Gözden kaçırmayın
Garnizon Komutanı Afyon Eğitim Vakfını Ziyaret Etti28 Şubat 1997 tarihinde yapılan olağanüstü Mili Güvenlik Kurulu toplantısında adalete, insan haklarına ve özgürlüklerine aykırı olarak "irticayla mücadele" adı altında birtakım kararlar alınmış ve uygulanması için de hükümete dayatmalarda bulunulmuştu.
Seçilmiş hükümetin başbakanı istifa ettirilmiş, kesintisiz 8 yıl eğitim oyunuyla Kur`an kursları ve imam hatiplerin orta kısmı kapatılmıştır. Katsayı uygulaması ile üniversite sınavlarında ayrımcılık yapılmış, başta imam hatipler olmak üzere tüm meslek liselerinin üniversitelere girmeleri imkansız hale getirilmiştir. Üniversitelere ikna odaları kurularak başörtülü öğrencilere fiziki ve psikolojik baskılar uygulanmıştır.
İş adamlarının boyunlarına "yeşil sermaye" yaftası asılmış, "Batı Çalışma Gurubu" tarafından kamu kuruluşları, askeri kurumlar, okullar, vakıf ve dernekler kıskaca alınarak, dindar insanlar tasfiye edilmiş ve binlerce insan hukuksuzca fişlenmiş, postmodern darbenin öncüleri tarafından hakimlere ve savcılara birifingler verilerek bağımsız yargı baskı altına alınmış, haksız yere pek çok masum insan, dindar kimliği gerekçe gösterilerek hapishanelere konulmuştur.
28 Şubat, sözde irticayla mücadele adı altında kendi meşruiyetini kendisi oluşturmaktaydı. Ama irtica tanımının belirsizliği, sadece sözde irticayla ilişkilendirilen mütedeyyin kesimler için değil, toplumun tüm kesimleri için bir demokrasi kaybını, baskı ve insan hakları ihlallerini beraberinde getirdi. Sözde irtica ile mücadele, kişi ve kurumların temel hak ve hürriyetlerinin ihlalinin kılıfı ve darbeciler açısından bir tür dokunulmazlık kazanmak için benimsedikleri bir misyon hâline geldi. Başörtülü kadınların eğitim, öğrenim ve çalışma hakları anayasal ve uluslararası sözleşmeler hiçe sayılarak ucube yönetmeliklerle engellendi.
?Kamusal Alan? bahanesiyle sadece resmî kurumlarda çalışan başörtülü kadınların değil, örneğin özel dershanelerde, sürücü kurslarında öğretmenlik yapan kadınların da istihdam edilmemeleri için söz konusu kurumlara baskılar ve baskınlar yapıldı. Başlarını açan veya peruk takan kadınlar dahi disiplin cezaları almaktan, sürgünle cezalandırılmaktan, memuriyetten atılmaktan ve işlerini kaybetmekten kurtulamadı. Eşi ile işi arasında tercih yapmaya zorlananlardan bazıları başörtülü eşlerinden, bazıları geçimlerini sağladıkları işlerinden vazgeçmek durumunda kaldılar. Bugün hâlâ kesin sayısı bilinemese de çok sayıda erkek de, eşi başörtülü olduğu için veya sözde ?irticai fikirleri ya da faaliyetleri? nedeniyle işten atıldı ve cezalandırıldı. Bu süreçte:
*281 vali ve kaymakam idari kovuşturma geçirdi.
*Ülke genelinde 6 milyon insan fişlendi.
*33 bin 272 öğretmene kılık kıyafetleri nedeniyle soruşturma açıldı.
*27 vakıf ve dernek irtica iddiasıyla kapatıldı.
*1635 askeri personel irtica suçlamasıyla TSK?dan atıldı.
*3527 öğretmenin görevine son verildi.
*11 bin öğretmen istifa etmek zorunda bırakıldı.
28 Şubatta bunca zulüm yanında memleketimizin ekonomisine de darbe vurulmuştur.28 Şubat postmodern darbesinin ülkeye ekonomik maliyeti 381 milyar dolar olmuştur. Bu rakam bugünkü parayla 1 kentrilyonu aşmaktadır.
20 banka içi boşaltılarak batırılmış; bankalardan hortumlanan para 46 milyar doları aşmıştır. Başta Doğan Medya olmak üzere kartel medyasına aktarılan para 428 milyon dolardır.
2006 yılından itibaren çıkarılan disiplin affıyla o dönemde mağdur edilen kamu görevlilerinin göreve iadesi sağlanmıştır. Birilerince bin yıl sürecek, birilerince ise bitti denilen 28 Şubat Darbesi, üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen, özellikle cezaevlerinde tutulan Müslüman siyasi mahpuslar ve aileleri için bütün ağırlığıyla devam etmektedir.
Dün irtica bahanesiyle hapse tıkılan yüzlerce kardeşimizi yargılayanların bir çoğunun bugün FETÖ Terör Örgütü mensubu oldukları ortaya çıkmış ve mahkum edilmişlerdir. Ama onların haksız yere yargıladığı kardeşlerimiz yirmi yıldır hala hapiste kalmaya devam etmektedir.Bu kişilerin anne, baba, eş ve çocukları ise halen cezaevi yollarında mağdur edilmektedirler?
Vurgulamak gerekir ki sürekli olarak çeşitli bahanelerle ucu açık ileri tarihlere ertelenen bu sorunun çözülmesi bizler için bir onur mücadelesidir. Darbecilerin yargılanması noktasında zaman aşımı süresi dolmadan gereken yapılmalıdır.
Afyonkarahisar STK?ları olarak, söz konusu hukuksuzluğu kınadığımızı yineliyor,
Binlerce insanın hayatını karartmış olan 28 Şubat sürecinin ve bu sürecin bütün aktörlerinin aydınlatılmasını;
28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek 28 Şubat?ın brifingli-siyasi yargılamalarının yok sayılmasını;
28 Şubat tutsaklarının hiçbir bahane ya da erteleme olmaksızın serbest bırakılmasını
talep ediyoruz.
Darbe heveslisi generallerin bir kısmının bugün hapiste olması bizi aldatmasın; darbelere karşı verdiğimiz mücadelede bir adım geri çekildiğimiz anda, onların ileri doğru on adım atacaklarına; onları ait oldukları yerden kurtarmak isteyenlerin hızla harekete geçeceğinden emin olalım.15 Temmuz darbe girişimi bunu en güzel şekilde göstermiştir.
28 Şubat Platformu olarak, 28 Şubat`ın yıldönümü münasebetiyle tüm sivil toplum kuruluşlarını ve halkımızı; milli iradeyi vesayet altına alabilecek; tüm oluşum ve güç odakları karşısında, birlik ve beraberlik içinde dayanışma içinde olmaya davet eder, şuanda Afrin başta olmak üzere terörle mücadele yolunda şehit olan kardeşlerimize Allah?tan rahmet, yaralı ve gazilerimize acil şifalar dileriz.
Basın toplantımıza katıldığınız için teşekkür ederiz...
Yorumlar
Yorum Yap