Gözden kaçırmayın
Dikkat 31/12/2024 tarihinde yürürlüğe girecekKarabağ Şenlikleri Düzenleme Komitesi Başkanı Mehmet Aydın, bir basın açıklaması yaptı.
Aydın yaptğı açıklamada;
" Bozulus?a tabi Karabağ Aşiretine tabii Türkmen Köylerinin gerçek göç hikayesi kendisi de bir Karabağ Türkmeni olan Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Prof Dr. İbrahim Şirin?in Bolvadin?de Mukim Karabağ AŞİRETİNİN İSKÂNI,İKTİSADÎ VE SOSYAL TARİHİ isimli eserinde şu şekilde geçmektedir.
?Anadolu?da Bozulus?a tabi Karabağ aşiretine ilk kez 1540 tarihinde Diyarbekir, Sivasve Edirneyakınlarında Çirmenkazasında konargöçerbir hayat sürdürdükleri şeklinde rastlanmaktadır. Kanuni devrinde Mahalli idari ve maliye memurlarının Bozulus?a devlet tarafından tayin edilmiş olan yaylaklarına çeşitlinedenlerleelkoymasındandolayıyaylaksız kalan Bozulus?un bir kısmı İran?a gitmeğe mecbur kalmıştır. İran?a göçen Bozulus neden XVII. yüzyılda Anadolu ve özellikle Batı Anadolu?ya tekrar göç etti.
Gerek İran?a giden gerekse Anadolu?da kalan Bozulus?un 1613?te Batı Anadolu?ya Konya ve Aydın?a göç ettiğini belgelerden anlaşılmaktadır. Osmanlı Devleti, Batı?ya giden Bozulus Türkmenlerini eski yerlerine göndermede başarılı olamayınca bulundukları mevkilerde yerleştirilmelerine teşebbüs etti. Bozulus teşekküllerinin, Karasi, Saruhan, Aydın ve Menteşe bölgesine geldiği, hatta denizi geçerek Rodos ve İstanköy gibi adalara göç ettikleri anlaşılmaktadır. Bozulus?un bir kısmı ise 1696?da Rakka?ya iskân edilmek istendi ve Rakka?ya sürüldü.
Rakka?da yaşamayı reddeden Bozulus?a tabi aşiretler tekrar Anadolu?ya gelip Bozulus?a tabii Anadolu?daki aşiretlere karıştılar. Bozulus?atabiiküçükbirgrup Kars, Erzurum, Erzincan?da kaldı. Karabağ aşiretinin ise bir kısmı Karaman eyaletinde Akşehir- Ilgın bölgesinde varlıklarını devam ettirirken bir kısmı ise Aydın, Saruhan havalisine yerleştiler. 1691-1699 Aşiretlerin İskanı Meselesinde Aydın?daki Karabağ aşireti 1702?de Karahisar-ı Sahip sancağına bağlı Barçınlı kazasına tabi Sivri Karkın köyüne iskan edilmiş iseler de buranın otu ve suyu olmadığı için yine aynı kazada Sivrihisar yakınlarında Candan Köprüsü, Ali Tan, Zabdalı, Ömer Hacı ve Mastar köylerine yerleştirilmişler, bu defa eşkıya zulmüne uğradıkları hususunda şikayet etmeleri üzerine Tavulga, Alikan, ile 1785 yılından itibaren Bolvadin?e bağlı eski bir Bizans yerleşkesi olan Julya kentinin harabelerinin yakınlarına) Göl-i Karabağ köylerine iskan olunmuşlardır. Aydın?da kalan Karabağ aşiretinin bir kısmı İncirliova?ya bağlı Karabağ köyünde yerleşik hayata geçti.
Muğla?ya giden Karabağ aşiretinden bir grup ise Turgutreis Karabağ köyünde yaylak ve kışlak hayatlarını sürdürdüler. Adana, Rakka, Tarsus, Sis, İçel, Çirmen, Karaman, Kars ve Iğdır?da Karabağ aşireti ya kendi isimlerinde Kars Digor ve Kağızman örneğinde olduğu gibi Karabağ köyleri gibi köyler kurmuşlar ya da başka adla kurulmuş köylerde yaşamaktaydılar.
Konya Cihanbeyli, Karabağ Köyü
Eskişehir, Çifteler Doğanay, Ortaköy Yenidoğan,
Afyon Emirdağ, Bademli, Davulga, İncik, Karakuyu, Eşrefli, Daydalı, Avdan, Ali Kan, Aşağı Çomaklı
Bolvadin, Büyükkarabağ, Ortakarabağ, Derekarabağ
Sultandağı, Yeni Karabağ köylerine yerleştiler.?
Ata yurdu kardeş ülke Azerbaycan?da son zamanlarda yaşanan hadiseler kamuoyunun malumudur. Zira bu hadisenin bugünün meselesi olmadığını ve tarihe geçmiş kara bir leke olarak günümüze kadar geldiğini bütün dünya bilmektedir. Ermenistan otuz sene önce uluslararası hukuku hiçe sayarak, Azerbaycan toprağı olan kadim Türkmen yurdu Karabağ?ı işgal etmiş ve bu işgal esnasında hiçbir ahlaki kural tanımayan saldırganlığı ile adeta bir katliam gerçekleştirmiştir.
Azerbaycan topraklarının neredeyse beşte birini işgal eden ve milyonlarca insanı yurtlarından ederek, başta Hocalı?da yaptığı soykırımı ile insanlık suçu işleyen Ermenistan?ın tescilli bir saldırgan olduğunu biliyoruz. Ancak ne acıdır ki bütün dünya devletlerinin söz konusu ?biz? olunca ortaya koyduğu ?üç maymun? u oynama tavrı yine değişmemiş ve Azerbaycan?ın haklı mücadelesi her koşulda uluslararası camiada örselenmiştir.
Azerbaycan, yaşanan bunca kıyımdan sonra kendi öz toprağını geri almak için diplomatik sahada her türlü meşru gayreti sarf etmiş olsa da uluslararası camia duyarsız kalmış ve Ermenistan bu durumdan güç alarak şımarık tavrını sürdürerek her koşulda provokasyonlarını sürdürmeyi devam ettirmiştir.
28 Eylül sabahı Ermenistan silahlı güçlerinin yeniden ahlaksızca yaptığı saldırıya meşru müdafaa hakkını kullanan Azerbaycan?ın yanında olmak boynumuzun borcudur. Bir yanda kendi toprakları işgal edilen Kardeş Ülke, diğer yanda ise işgalci konumunda olan bir ülke varken; bizlere de ?Dünya Beşten Büyüktür? diyen iradenin arkasında durarak, haklı olan Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında, omuz omuza mücadele vermekten başka seçenek yoktur. Bu saiklerle uluslararası hukukun işletilmesi noktasında; başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bütün dünya ülkelerini inisiyatif almaya ve Ermenistan?ın hukuk tanımazlığına karşı tavır almaya davet ediyoruz.
Ülkemizin atayurdu Azerbaycan?a verdiği güçlü destek sadece devletlerimiz arasındaki kardeşlik hukuku sebebiyle değildir. Aynı zamanda otuz senedir Kardeş Azerbaycan?a yapılan haksızlığa ve hukuksuzluğa gösterilen haklı bir tepkidir. Ama bilinmelidir ki Türkiye?nin Azerbaycan?a yardımı ve desteği de ?her nasıl istiyorlarsa öyle? olur şeklindedir.
Bizler, bugün Ermenistan?ın uluslararası hukuku hiçe sayarak, dost ve kardeş ülke Azerbaycan topraklarına yönelik haksız saldırılarını, insanlık dışı işgallerini protesto etmek, hiçbir şekilde izahı olmayan hukuksuz saldırılar nedeniyle Şehit olan Azerbaycanlı kardeşlerimizi anmak ve ne olursa olsun Azerbaycan halkının yanında olduğumuzu açıklamak için buradayız. Tekrar Ermenistan?ın saldırılarında şehit olan kardeşlerimize Allah?tan rahmet diliyor; İki Devlet Bir Millet olduğumuz Azerbaycan halkının yanında her fırsatta koşulsuz olarak duracağımızı bütün dünyaya ilan ediyoruz." dedi.
Yorumlar
Yorum Yap