Gözden kaçırmayın
Demirkırkan En düşük emekli maaşı asgari ücrete denk olmalıÖzsarı yaptığı açıklamada;
"Muhterem Dostlarım,Kıymetli hemşehrilerim Ve siyasi partilerimizin birbirinden değerli temsilcileri, Öncelikle hepinizi en derin kalbi duygularımla hasreten kucaklıyorum. Söz, sahibinin kalitesini gösterir. Siyasetin dilinde sevgi egemen olmalıdır. Bunun yanı sıra, siyasette nezaketi, zerafeti ve istişareyi elden bırakmamalıyız!
Ülkemizde siyasetin dili gittikçe sertleşmeye, siyasi partilerin karşılıklı yaptığı açıklamalar ise günden güne saldırgan,ötekileştirici ve ayrıştırıcı olmakta.Maalesef ve ne yazık ki,siyasetteki bu sert söylemler nedeni ile toplumumuz şucu bucu diye gittikce kutuplaşmaktadır.
Oysa ki, ses bayrağımız olan Türkçemizin birbirinden güzel sözleri ve deyimleri varken; neden ve ne maksatla çirkin, kırıcı, kutuplaştırıcı, aşağılayıcı, veyahut, bunlara benzer söz veya cümleler; hatta, iftira içerikli sözler kullanılır? anlamak mümkün değil. Esasen partiler arasında, iktidar ve muhalefet arasında iletişimi baltalayan, ortak paydalarda buluşmaya engel olan şey de, çoğu zaman karşılıklı yapılan hakaretler ve ilişkileri zehirleyen çirkin dil ve tutumdur.
Demokrasilerde siyaset, rekabet zemininde yapılır. Bu anlamda rekabetin muhatapları da siyasi partilerdir. Gerek siyaset, gerek ticaret, gerekse de rekabetin temel ve meşru olduğu tüm zeminlerde, rekabetle birlikte münhasıran bulunması gereken bir şey daha vardır ki, o da nezaket ve zerafettir. Zerafet, medenî bir insanın asla ve kat'a elden bırakmaması gereken bir davranıştır.
Gelişen ve değişen dünyada insanların iletişim kurması için illa ki yüz yüze gelmeleri veya mektuplaşmaları gerekmez. Bugün, gelişen iletişim araçlarından dolayı bir çok alternatifleri vardır. Aralarında iletişim olan insanlar, kolay kolay birbirlerine karşı kırıcı ve aşağılayıcı olamazlar.
Yani, Yani şu;eleştirmekle, hakaret etmeyi, sövüp saymayı ve hasıla sapla samanı birbirine karıştırıyoruz. Dil ile düğümlenen, diş ile çözülemez.Bu nedenle toplumun önünde olan en başta siyasiler, sanatçılar,bilim adamları, yazarlar ve aydın kesimin sözleri sahih ve kucaklayıcı olmak zorundadır. Demem o ki; sokaklar tehlikelidir. İnsanların kontrolsüz bir şekilde sokağa inmesinden kimse kazançlı çıkmaz. Bunun tek kazanan tarafı olur. O da,devletimizi ve milletimizi bölmeye çalışan şer odakları.
Siyaset; hizmet aracı olup, her siyasi organizasyon kendi yönetim pragmatiğinin en iyisi olduğunu başka bir ifadeyle, iyinin iyisine talip olduğunu ortaya koyduğu bir modeldir.Unutmayalım ki, dil yarası kılıç yarasından daha derin iz bırakır. Siaysette hamaset yerine gerçeklik olmalı.Karşılıklı edep elden bırakmamalı. Kürsülerde Şeyh Edebali‘nin Osman Bey‘e ettiği nasihatleri yüksek sesle okur, duvarlara asarız ama onu hayatımıda dikkate almayız.
Ne diyordu Şeyh Edebali?
“Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..”Herkes milli görev ve sorumluluğunu bilmeli, memleket sorunları üzerinde o şuurla, düşünüp çalışmayı alışkanlık haline getirmelidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1927 yılında Nutuk'ta şöyle der: Bizim yüzümüz, her zaman temiz ve lekesiz idi ve daima temiz ve lekesiz kalacaktır. Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar, bizim vatanseverce, vicdanlıca ve namusluca hareketlerimizi, küçük ve çirkin tutkuları yüzünden çirkin göstermeye kalkışanlardır.
Gerçekten memlekete hizmet etmek isteyenlerin kalbi açık olmalıdır; açık söylemelidirler. Millet ile, milleti yönetenler çok açık görüşmelidirler. Olan şeyler ve yapılacak şeyler olduğu gibi ifade olunmalıdır. Yoksa, safsatalar ile milleti aldatmak, onu birbirine düşürmek demektir. İlkemiz, daima millete karşı gerçekleri ifade olmalıdır. Milleti aydınlatma, bu demektir. Millete gerçeği açıklayanlar, kendilerinin de aldanmadığına emin olmalıdır. Arkadaşlar, benim bütün yaşamımda izlediğim yol budur!
Bizim bizden başka ne dostumuz var. Ne de başka gidecek yerimiz. İşte bu sebeple; kazanırsakta beraber kazanırız, kaybedersekte.Sen ben yok, biz varız. Velhasıl biz Türk milliyetçileri her daim ve her zor şartlar altında devletimizin yanındayız.Sözlerimi Yunus'un su veciz sözü ile noktalamak istiyorum.
Ben gelmedim dava için,
Benim işim sevi için,
Dost'un evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm dostlarıma saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. Hoşçakalın." dedi.
Yorumlar
Yorum Yap