Gözden kaçırmayın
Biriken su yeni bir depremin habercisi mi ?Sevgili Kadın!...
Güçlü olmak zorunda değilsin ama bilinçlenmek zorundasın.
‘Kadın’ kelimesinin önüne ‘güçlü’ sıfatı eklenerek yapılmaya çalışılan şey; kadını, fizik gücüyle ön plana çıkabilen erkeğe benzetmek, yakınlaştırmak hatta eşitlemek çabasından başka bir şey değil. Oysa akıl sahibi ve biraz mürekkep yalamış herkes bilir ki, kadın ve erkek ne fiziksel ne duygusal nede nörolojik olarak birbirine eşit olmamakla beraber, kadınlar güç gösterisinde erkeklerle yarışmak zorunda olan bireyler değildir. Ancak kadın ve erkek, birbirini tamamlayıcı bir özellikte yaratılmışlardır, birbirine denktir.
“Güçlü Kadın” temasının toplumumuzca algılanış biçimi, işyerinde ve evinde tüm sorumluluğu omuzlayan, ekonomik özgürlüğe sahip, kimseye hesap vermek zorunda olmayan, özgür takılabilmenin yanında çocuklarına mükemmel anne ve mükemmel öğretmen olabilen, gözyaşlarını içine akıtıp her şartta dimdik duran bir kadın profilidir. Böyle bir görüntü bırakın kadını, insanın fıtratına ve doğasına aykırı bir durumdur. Çünkü her bireyin güçlü yönleri ve zamanları olduğu gibi güçsüz yönleri ve yetersiz hissettiği zamanları da vardır. Kişi, bazı işleri mükemmel yaparken bazılarını hiç beceremeyebilir. Kimi insan yemek yapmakta ustayken kimisi liderlik vasfıyla kitleleri ardından sürükleyebilir. Bütün bunlar kadın ya da erkeğin gücüyle değil, bireyin mizaç, yetenek ve donanımındaki farkla alakalı mevzulardır.
O halde literatürdeki “Güçlü Kadın” terimi yerine “Bilinçli Kadın, Eğitimli Kadın, İyi Gelişmiş Kadın” sözlerine vurgu yaparak kadının daha çok bilinçlenmesi ve gelişmesi için yatırım yapmak gerekmektedir.
Zira etraf, çocuklarına hem analık hem babalık hem de öğretmenlik yapmaya çalışmaktan yorgun düşmüş, güçlü görünme çabasıyla mükemmeliyetçilik kıskacında yetersizlik hisleriyle kıvranan, sürekli kendinden ödün veren, kendi zamanından çalan, çevresindekileri mutlu etme, sosyal medyada mutluluk pozu verebilme ve her şeye yetişebildiğini ispat etme pahasına gerçek duygularını maskeleyen yorgun kadınlar ve stres yüklü annelerle dolu.
Sevgili Kadın!
Güçlü olmak zorunda değilsin. Kendine dön. Kendini fark et. Kendini tanı. Potansiyelini, dünyaya geliş amacını, hedeflerini ve hayallerini keşfet.
Sen, önce insan sonra da kadınsın. Kimliğine sahip çık. Her neredeysen ve ne yapıyorsan, kadın gibi ol, kadın gibi yap.
Eğer illaki bir şeyi güçlendirmek istiyorsan, köklerine, kadim kültürüne, en önemlisi dinine ve inancına olan bağını güçlendir. Şunu unutma ki; “Dalından kopmuş yaprağın akıbetini rüzgâr belirler.”
Artık teknolojik üstünlüğün önemsendiği ve fiziki sınırların kalktığı dünyada hiç kimse kadının ya da toplumun güçlü olması ile ilgilenmiyor. Bu bizim, kadın kimliği üzerinde oluşturduğumuz bir baskı sadece. Oysa gelecekte hep var olacak olan toplumlar, kültürlerine bağlılıkları nispetinde teknolojiyi kucaklayabilen, esnek beyin yapısı ve yüksek bilinç düzeyine sahip olanlardır. Toplumların değişimindeki temel faktör kadın olduğuna göre, bilinçli bir gelecek oluşturacak olan bilinçli toplum ancak bilinçli ve kendini geliştirmiş olan kadınların ellerinde şekillenecektir.
O halde, “Bilinçli Kadın Bilinçli Toplum” sloganını kendimize rehber edinmek akıllıca bir yöntem olarak görünüyor.
Bu vesile ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün bireysel farkındalığımızın ve bilincimizin artmasına vesile olması dileklerimle tüm kadınları sevgiyle kucaklıyorum.
Ferhan ÇINAR/ BİLGEDER Başkanı, Araştırmacı, Yazar
Yorumlar
Yorum Yap