Gözden kaçırmayın

Toplantı Afyonkarahisar'da yapılacakToplantı Afyonkarahisar'da yapılacak

“Ben bu gün sözlerime çok kıymetli gazeteci arkadaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü kutlayarak başlamak istiyorum.  Sizler gerçekten gece gündüz, yaz kış, yağmur çamur demeden haber peşinde koşan, ekmeğinin peşinde koşarken çok zor durumlar atlatan insanlarsınız. Ancak ne yazık ki hiçbir şeyin kıymetinin bilinmediği bu ülkede sizin de kıymetiniz bilinmiyor.  Sizler milletin gözü, kulağı, sesi oluyorsunuz. Sizin sesiniz demek milletin sesi demektir. Basının sesini kısmaya, sansür uygulamaya çalışanlara gücümüz yettiğince karşı çıkmaya devam edeceğiz. Ben bu güzel gün münasebetiyle sizlere hak ettiğiniz değeri göreceğiniz ve büyük başarılar elde edeceğiniz uzun yıllar diliyorum. Hükümetin tek adam rejimini eleştirenlere bu rejimi sevimli gösterme çabaları devam ediyor. İki dudağının arasından çıkacak kelimelerle bu milletin yazgısı değişiyor. Bugün iyiye hayra açsa ağzını yarın şerre açıyor. Benim asil Türk Milletim bugüne kadar hep kendi kendini yönetti.  Millet egemenliğini hiçe sayan bu tek adam rejiminin zerre kadar hayırlı bir yönü yoktur. Zaten yüce milletimiz de bunu anladı. Bu millet sandıkta kendi egemenliğini yeniden ilan edecektir. Lütfeder gibi emekli maaşı zammı açıklayan Sayın Cumhurbaşkanımız taksit taksit zam açıklıyor ki “aa bak ne güzel insiyatif kullandı da zammın üstüne ek zam yaptı” diyelim… Bu millet bu oyunlara kanmıyor artık bunu bilesiniz. Benim aziz Türk milletim hiçbir zaman kaderini tek bir adamın insiyatifine bırakmamıştır, bırakmayacaktır da. Teslimiyet bizim damarlarımızda akan kanla uyuşmuyor.  Teslimiyet, şahsi menfaatleri peşinde koşup yanlışa bile şakşakçılık yapanlara yakışıyor… Verilen zam zaten olması gerekenden kat be kat düşükken, parça parça oran açıklayarak algı yaratmaya çalışıyorlar. “%15 verdik hadi %10 daha verelim yetmedi mi? hadi 5 de benden olsun deyip de %30 zam açıklayanlar bu milletin aklıyla, sabrıyla alay etmektedir. Çocuk kandırır gibi zam oranı mı açıklanır? Sizin aklınız başınızda değil onu anladık da bu milletin aklı yerinde çok şükür. Oynadığınız oyunların, kurduğunuz tezgahın herkes farkında. Akılları sıra parça parça zam oranı açıklayacaklar ki milletin gözüne çok görünecek. Yahu sizin alım gücünden, açlık sınırından, yoksulluk sınırından haberiniz yok herhâlde. Siz anca masa başında rakamlarla oynamayı bilirsiniz. Kim olursanız olun, bu milletin aklıyla alay edemezsiniz. Yüce Türk milletinin onuruyla, gururuyla oynayamazsınız. Kim olursanız olun, bu ülkeye yıllarca emek vermiş, çalışıp çabalamış insanların emekli maaşını sadaka verir gibi belirleyemezsiniz. En düşük emekli maaşını 5.500 TL yaptık diye övünmeye utanmalısınız. Ülkeyi içinden çıkılamaz bir dar boğaza sokan siz değilmişsiniz gibi bir de bu komik rakamlar üzerinden hala kendinize rant sağlamaya çalışıyorsunuz. Bu gün bu ülkede 32’li tuvalet kağıdı, 5 litre Ayçiçek yağı, 2 kilogram çay 180 TL ise bu zam oranını açıklarken utanmalısınız. Bakın bu saydıklarımın hepsi ayrı ayrı 180 TL… Hepsinden 1’er tane alsa bir vatandaş 540 TL ödeyecek. Bugün bir evin en temel ihtiyaçlarını alacak olsan bir markete girsen tek seferde 3 bin TL harcama yapmak zorundasın. 3 bin TL markete veren emekli kirasını, faturasını nasıl ödesin? Kira diyorum dikkat ettiyseniz. Çünkü şimdiki emekli maaşları ile artık ev alınamıyor. İnsanlar eskiden emekli olayım rahatıma bakayım diye düşünürken artık son nefesine kadar çalışmak zorunda hissediyor. Çünkü geçinemeyecek biliyor. Sanmayın ki şimdi yaşa takılıp emekli olmayı bekleyenler emekli olduktan sonra çalışmayacak… hepsi çalışmaya devam edecek. Çünkü verilen ikramiyeler bir ev almaya, kalan ömrünü rahatça yaşamaya yetmeyecek. 2kişinin yaşadığı bir evde elektrik faturası 350 -400 TL geliyor artık. Doğalgaz faturası 1.000 TL geldiği halde kimse ısınamıyor. Ülkemizde ne yazık ki resmen soygun yapılıyor. En acısı da ne biliyor musunuz? İşçinin, emekçinin üzerinden soygun yapılıyor. Yiyenlere, kemirenlere, sömürenlere selam olsun!  “Emeklilikte yaşa takılanlar” diye bir kitle oluşturup bunu elinde koz gibi tutan AKP hükümeti, 2 dönemdir seçim vaadi olarak sunduğu ve bir lütufmuş gibi lanse ettiği EYT konusunu, seçim çalışmalarına başlar başlamaz yine gündeme getirdi. EYT çıktı çıkmasına ama AKP zihniyetinin çifte standardı burada da kendini gösterdi. Yıllarca esnaflık yapıp vergilerini ödeyen, sigortasını kendi imkanları ile yatıran vatandaşa 9 bin gün prim şartı getirdi. Sigortalı vatandaş 5 bin günde emekli olurken bağkurlu vatandaş 9 bin günde emekli olabilir denildi. E doğal olarak bağkurlu vatandaş haksızlığa uğramış oldu. Resmen esnafın 2 günü 1 gün olarak sayıldı. Şimdi esnaflıktan emekli olan vatandaşlarımız doğal olarak soruyor: “Vergimizi ödedik. Borcumuz yok. Suçumuz Esnaf olmak mı?” diye. Haklılar ve biz de sonuna kadar arkalarındayız…  İnsanlar bu gün kampanya peşinde, indirim peşinde koşuyor. En temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile günlerce fiyat takip ediyor. Ekonominin kötü gidişatını zincir marketlere yükleyen iktidar, Tarım Kredi marketlerinin reklamını yapıyor, bir iki parça ürünün fiyatını indirip market kapısında uzun kuyruklar oluşturuyor. Bunun adı nedir biliyor musunuz? En kötüsüne alıştırıp, kötünün iyisine sevindiriyor. Yahu insanların alım gücünü gör işte. Birkaç TL daha düşük ödemek için saatlerce kuyrukta bekliyor insanlar. Dışardan gören bedava dağıtıyorlar zanneder. Bu kuyrukta bekleyen insanlar sizden hesap sormayacak mı sanıyorsunuz? Elbet o günler gelecek. Devran dönecek. Evet belki siz ceplerinizi doldurmuş olacaksınız ama tarihe kara bir leke gibi isminiz yazılacak…  Geçim derdini görmezden gelerek seçim derdine düşen sadece AKP mi? Değil tabi ki onun yancısı var bir de biliyorsunuz. Davasını bir kenara itip yancı olmayı seçmiş parti de AKP’ye oy toplamaya başladı bile. Hatta AKP’den önce indi sahaya. Kendi partisine göstermediği özveriyi AKP için gösteriyor. Hani Anadolu’da bir laf vardır bilir misiniz? Etten evvel çömleğe düşmek diye… İşte tam da böyle yancı parti. Aslında ortada bir parti de kalmadı da neyse… Bu partinin vekili ilçe ilçe gezerek AKP’ye, cumhurbaşkanına oy topluyor. Aslında topladığını zannediyor. Bu vekili seçim çalışmasından önce bir ilçe ziyareti yaparken göremezsiniz. Bunlar yağmurdan sonra topraktan türeyen mantar misali seçim zamanı ortaya çıkar sonra da kaybolurlar.  Vatandaş evinde kombisi ile ısınamazken, ilimizdeki kurum müdürleri arabalarını tüm gün sıcak tutmak için çalışır vaziyette bırakıyor. Milli servetimiz birkaç bencil adam tarafından har vurulup harman savrulurken işçimiz, emekçimiz, gencimiz, yaşlımız geçim derdine düşüyor.  İlimizde Kamu kurumlarının önünden geçerken dikkatlice bakarsanız görürsünüz. Sıcacık makam odalarından çıkıp da üşümesinler diye kurum müdürlerinin araçları tüm gün çalışır vaziyette bekletiliyor. Vicdan muhasebesi yapmasını beklemiyoruz tabi ki bu insanların. Ama ele güne karşı alenen bu terbiyesizliği de yapmayın be kardeşim… Göz göre göre kamu malını böyle kullanmayın. Dünya sizin etrafınızda dönmüyor. Bu ülkede genç yaşlı herkes ekonomik sıkıntılarla, açlıkla, işsizlikle, barınma sorunuyla savaşıyor. Çıkarın artık şu at gözlüklerini de bir bakın etrafınıza…  Millet evinde ısınamazken birileri makam araçlarını bile gün boyu sıcak tutma derdine düşmüş, her yıl fiyasko ile sonuçlanan hizmet anlayışı ile gündemden düşmeyen AFJET zam peşinde koşuyor.  İGM Başkanı Çoban “AFJET’e tabi ki zam yapılacak. Yapılmazsa olur mu hiç” demiş…  Tabi ya olur mu hiç? Siz eksik kalır mısınız? Kaostan beslenen, arada biz de kaynarız ne olacak ki diye düşünen zihniyetler yüzünden alakalı alakasız her şeye zam geliyor. Kendi kendini idare edemeyen AFJET, girdiği her borcun, yaptığı her hatanın faturasını vatandaşa kesiyor. Hizmet kalitesini de borçları kadar artırsa içimiz yanmayacak. AFJET’e getirilen ve “yabancı” diye eleştirilen genel müdür yabancı kalmayı tercih etmiş belli ki çünkü daha İGM üyeleri ile bile tanışmamış. Amaç milletin menfaati ise herkes elini taşın altına koymalı…  Kimse olayların dışında kalabilmek için kendini soyutlamamalı. Bir ürün ya da hizmete zam yapılacaksa, bu ürün ya da hizmetin vatandaşa sağladığı fayda da artmalı ya da sabit kalmalı. Siz hem kaliteyi düşürüp hem de zam yapıyorsunuz. Elinizi vicdanınıza koyun. Vatandaşın içi üşürken siz kendi koltuğunuzu ısıtma peşindesiniz!  Biliyorsunuz bir süredir 2. Belediye Çarşısı’nın yıkılması gündemdeydi ve yıkım işlemlerine başlandı. Pek çok kişinin bu binadan yıllarca ekmeğini kazandığını düşünürsek büyük tartışmalara yol açan bu yıkım kararının arkasında gün yüzüne çıkmamış gerçekler daha çok üzecek bizi. Ne mi bu gerçekler? Çarşı esnafının tam anlamıyla rızası alınmadan, iş yerlerinin gerçek bedeli onlara verilmeden el koyar gibi yıkım kararı alındığını hepimiz biliyoruz. Ama o çarşıdaki esnafları iş yerlerinden edip rızkına engel olduktan sonra bile belediyenin o çarşıda otopark işletmeye devam ettiğini birçok kişi bilmiyor. Daha önce de söylemiştim. Bizim başkan şehir eşkıyası gibi. Birçok esnafı ve çalışanı işinden ettikten sonra bile orada otopark işletti. Ta ki bir arabanın tavanına sıva düşene kadar…  Bir de ne öğrendik biliyor musunuz? Yıkım kararını alabilmek için bazı çarşı esnaflarına güzide bir yerden iş yeri tahsis etmişler. Evet neresinden bakarsanız bakın alçaklık, neresinden bakarsanız bakın iki yüzlülük, adaletsizlik akıyor… Birilerini kalkındırırken birilerini mağdur etmek belediyeye yakışıyor mu? Herkese eşit mesafede durması gereken bir yapının kimilerinin ekmeğine yağ, bal sürüp diğerine ‘hadi oradan’ demesi yakışıyor mu? Çoğunluğu kendi tarafına çekmek için ilimizin en gözde yerlerinden birinde arsa ve iş yeri tahsis ettiği esnafları arkasına almış, diğerleri ne hali varsa görsün demiş…    Bir kez daha size yazıklar olsun diyorum.  Bu adaletsizliğinizin bedelini çok ağır ödeyeceksiniz…  Dedik ya hizmet yok, icraat yok ama maşallah rant çok. Afyonkarahisar Belediyesi’nin kendi kendine yapıp bozduğu yollar yetmezmiş gibi şimdi bir de özel bir firma, Cumhuriyet Mahallesi’nde belediyenin yeni yapmış olduğu yolları altyapı çalışması bahanesiyle kazdı. Bunu yaparken tabi ki belediyeden izin aldı. Peki belediye hiç düşünmedi mi “yahu kardeşim biz bu yolları daha yeni yaptık. Siz burayı şimdi kazarsanız bizim bütün çabamız, emeğimiz, paramız boşa gider.” Diyemedi mi? Tabi ki demedi.  Verdi izni, müteahhit firma da vurdu kazmayı… Kazılan yollarda su boruları patladı, kaldırım taşları söküldü, yollar perişan halde bırakıldı. Peki belediye ne yaptı? Çalışmaları yerinde incelemediği gibi o caddelere sokaklara bir daha uğramadı bile. Müteahhit firmanın kazıp bıraktığı gibi duruyor o yollar. Yarın öbür gün kar yağacak, çukurlar kar dolacak, buz tutacak… Bunları hiç düşünen yok. Şehrin göbeğinde koskoca mahalle köy gibi bırakıldı, yolların perişan haliyle kaderine terk edildi… Yerel yönetimler kentin tüm çehresinden sorumludur. Yapılacak her çalışmadan, vurulacak her kazmadan, harcanacak her kuruştan sorumludur. Belediye olarak tüm tüzel kişiliklerle koordineli çalışmak zorundasınız. Tüm kamu kurumları ve özel firmalarla işbirliği yapmak, haberleşmek zorundasınız.  Siz bir şehirde koordinasyonu sağlayamazsanız bu kısır döngünün içinde kaybolup gidersiniz. Çocuk oyuncağı değil ki bu. Sizin bugün yaptığınızı yarın birileri bozacaksa bizim vergilerimiz böyle taşa toprağa haybeden savrulacaksa, vatandaş rahat ettirileceği yerde tozun toprağın içinde bırakılacaksa nerede kaldı sizin belediyeciliğiniz? Belediyecilik bir öngörü işidir. Belediyecilik bir koordinasyon, haberleşme işidir. Belediyecilik bir ekip işidir. Asıl mesleğinizi yapmak istiyorsanız, inşaattan, kazma kürekten başka iş bilmiyorsanız, kenara çekilin de bu şehrin üzerindeki toz bulutları, sokaklarındaki çamurlar, yollarındaki çukurlar bitsin artık. Bu şehir sizin rant sağlayıcınız değil, vatandaş da oyuncağınız değil.  Afyonkarahisar Belediyesi’nin kendi içinde yaşadığı rant kavgalarının bir örneği de Yüntaş akaryakıt şirketi ile ilgili. Şimdiye kadar belediye araçları Yüntaş’tan yakıt alırken bundan sonra başka yerden yakıt alacakmış. Belediye kamuoyuna bir açıklasın bakalım belediye araçları yakıtlarını hangi firmadan alıyor? Ne sebeple böyle bir değişiklik yapıldı? Birilerini zengin etmek uğruna gösterilen bu çaba size ne sağlıyor? Şeffaf belediyecilik yapıyorsunuz ya bir açıklayın bakalım nedir bu işin aslı astarı? Saman altından su yürüttüğünüzü sanıyorsunuz ama ayıplarınızı örtemiyorsunuz artık. Alenen göze batıyorsunuz. Sandığa gömüldüğünüzde bunu çok net anlayacaksınız.  Adaletsizlik, iş bilmezlik, liyakatsizlik paçalardan akarken bir haber de engelli kardeşlerimizden aldık. Engelli bireylerin kamu ve özel sektörde istihdam edilmesi ile ilgili apaçık bir kanun varken maalesef bu kanun gerçekte uygulanmıyor. Engelli kardeşlerimizin bu çığlığını duyurmak istiyoruz. Kanunda yazan uygulansın, ahbap çavuş ilişkisinden vazgeçilsin istiyoruz. Liyakatsiz atamalarla kamunun her kademesinde eş, dost, akraba bulundurmak artık utanç vesikası olmuştur. AKP zihniyetinin ‘kendisinden olmayana’ insanca yaşama hakkı bile sunmadığı bu dönemde ne yazık ki kanunlara uymamak pahasına engelli kardeşlerimize yeterince kadro verilmiyor. Allı pullu sözlerle milletin gözünü boyamaya çalışanlar Cumhuriyetimizin 100. Yılına atıfta bulunarak 2323 kişilik engelli kadrosu açıklamışlar.  Bu sayı olması gerekenin çok çok altında olmasına rağmen, reklam yapacaklar ya akılları sıra… süsleyip püsleyip 2323 engelli istihdamı yapacağız diye övünüyorlar. Yahu siz kimi kandırıyorsunuz Allah aşkına? Övünmek istiyorsan kanunda yazan kadarının atamasını yaparsın, Cumhuriyetimizin 100. Yılına atıfta bulunacaksan da ayrıca bir atama yaparsın. Siz kendiniz dışında herkesin zekasını küçük görüyor, hafife alıyorsunuz ama buradan bakınca kendinizi küçük düşürüyor, komik duruma düşüyorsunuz.   Kaynak İyi Parti Afyon İl Başklanlığı