Gözden kaçırmayın

Toplantı Afyonkarahisar'da yapılacakToplantı Afyonkarahisar'da yapılacak

Mısırlıoğlu yaptığı açıkalamada şu ifadelere yer verdi; "Geride bıraktığımız 24 Kasım öğretmenler günü dolayısıyla başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.  Onlar için daha yaşanabilir bir hayat, uygulanabilir ve içe sinen bir eğitim sistemi diliyorum. Bu kutsal görevi layıkıyla yapan tüm öğretmenlerimizin eli öpülmeye değerdir diye düşünüyorum. Şehit Aybüke öğretmenimizi, şehit Necmettin öğretmenimize daha nice kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum. Onlar çocuklarım, sınıfım, öğrencilerim deyip, genç yaşta bu dünyadan ayrılmışlardır! Onların verdiği mücadele bizler için geleceğe yansıttığımız ışıklardır. Mekanları cennet olsun. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü de geride bıraktığımız başka önemli bir gün. Başımıza taç etmemiz gereken, her zaman saygı duymamız gereken kadınlar ne yazık ki günümüzde sık sık şiddete maruz kalıyorlar. Hayatın her alanında yaptıkları işe naiflik katan, güzelleştiren kadınlar toplumun huzurunu ve refahını da sağlamaya katkı sağlarlar. Şiddetin her türlüsünü kınadığımız gibi kadınlarımıza yönelik şiddeti de kabul etmiyoruz. Sözlü ve fiziki şiddete maruz kalan kadınlarımız için yasalarımız güçlendirilmeli, şiddet uygulayanlara caydırıcı cezalar verilmelidir. Günümüzde artık her ortamda 7’den 70’e herkes ekonomi konuşuyor.  Çocuklar bile artık geçim sıkıntısından bahseder oldu. Cefakar babaların evlerinde mahcubiyeti her geçen gün büyüyor. Babalar çocuklarına yetemediğini düşünüyor. Ama suç onların değil. Suç, çalışana emeğinin karşılığını vermeyende. Suç, verdiği zammı bile 1 ay geçmeden enflasyona ezdirende. Dedeler, nineler de babalar kadar zor durumda. Eskiden büyükler torunlarını dört gözle bekler, onlara çeşit çeşit hediyeler alır, harçlıklar verirdi. Şimdi kendilerini geçindiremez hale geldiler.  Şimdi sizlere vicdanları yaralayan bir olaydan söz edeceğim. Ekonomik krizin pençesinde kıvranan vatandaşlarımıza bir darbe de zincir marketlerden geliyor ne yazık ki… Zincir marketler indirim adı altında son kullanma tarihi yaklaşmış ürünler, çürümeye yüz tutmuş meyve sebzeler satıyor.  Ünlü bir zincir marketin manav bölümünde son kullanma tarihi yaklaşan çürümeye yüz tutmuş ürünler çöpe atılıp zarar edilmesin diye yarı fiyatına yoksul insanlara satılıyor. Düşene bir darbe de zincir marketler vuruyor anlayacağınız…Sayın Erdoğan tek adam sistemini gayet güzel kullanıyor.  Olmayacak bir karar alıyor sonra düşünüp taşınıp tam aksi bir karar daha alıyor. Emeklilerle ilgili kararı da kendi inisiyatifi ile değiştirdi. Çalışan emekliye ikramiye yok dedi, sonra vazgeçtim onlara da verelim bari dedi. Yani anlayacağınız milyonlarca vatandaşın kaderi bir kişinin dudakları arasından çıkacak iki çift lafa kalmış. Ülkeyi böylesine bencilce yöneten bir insandan her şey beklenir… Zam kararlarını da kendi kafasına göre alıyor Sayın Erdoğan. Vergi ve harçlara yaklaşık yüzde 60 zam yapıldı.  Vatandaşın ekonomisiyle sarayın ekonomisi farklı tabi. Tok açın halinden anlamazmış.Emekliler bu ülkede ikinci sınıf insan muamelesi görmeye başladı. Adaletsiz bir şekilde verilen zamlar, seyyanen zam gibi kelime oyunları derken emeklilerimiz iyiden iyiye çıkmaza girdi. Biz boşuna demiyoruz milletin aklıyla dalga geçiyorlar diye.  AKP hükümetinin işi gücü Ali Cengiz oyunları olmuş. Her konuda algı operasyonu yapmayı başarıyorlar. Çeşitli kelime oyunlarıyla vatandaşı kandırmaya çalışıyorlar ama kimse kanmıyor artık. Ülkede hiçbir veriye güven kalmadı biliyorsunuz açıklanan enflasyon verileri, işsizlik verileri hep oynanmış rakamlar. Şeffaf bir idare anlayışı olmadığı için kurumların kafalarına göre açıkladığı rakamlarla ülke ekonomisi şekilleniyor. Kasım ve Aralık aylarında çeşitli indirimlerle enflasyon düşük gösterilip yılsonundaki maaş zamları ona göre belirlenecek. Sıradaki oyunları da bu. Yılbaşında yapılacak olan maaş zamlarını bu minvalde belirleyecekler. Ülke bir satranç tahtası sanki. Vatandaşı da piyon gibi görüyorlar. Ama gün gelecek devran dönecek bunu da çok iyi biliyorlar. Şimdi yeni anayasa türküsü çığırıyorlar. Asıl değiştirmek istedikleri madde belli…  101. Maddeyi değiştirip Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı seçtirmeye çalışacaklar. Ülkeye kazık çaktıklarını düşünüyorlar ama yanılıyorlar. Öyle her şey onların istediği gibi olmayacak. Tek adam rejimi zaten bu ülkeye yakışmadı sizler de biliyorsunuz ki Başkanlık sistemi bu ülkeye vurulan en büyük darbeydi. Şimdi zeminini sağlamlaştırıp anayasa değişiklikleriyle ülkemizi saltanat sistemine geri döndürmeye çalışıyorlar. Attıkları her adımın ardında yatan gizli bir sebep mutlaka var. Bunlar hiçbir zaman millete karşı dürüst olmadılar…Ülkemizin küresel arenada hangi durumda olduğunu özetleyen bir konudan bahsedeceğim şimdi sizlere. Uluslararası şirketlerin çoğu ülkemize yatırım yapmayı, ülkemizde istihdam sağlamayı reddediyor artık. Burayı güvenli görmüyorlar çünkü. Biliyorsunuz daha önce bazı otomotiv şirketleri ülkemizdeki fabrikalarını kapatmışlardı.  Şimdi de BP istasyonlarını satıp Türkiye pazarından çıkacakmış. HSBC şubelerini azaltıyor. Koç Ford-LG yatırımlarını iptal ediyor. Mazda da ülkemizden gitmeye hazırlanıyormuş. Tüm bunların sebebi ülkemize olan güvensizlik duygusudur. Kendi vatandaşının bile güvenmediği bir iktidara kim neden güvensin ve o ülkeye yatırım yapsın ki? Bu şirketler milyar dolarlarını ortaya koyuyorlar. 1 kişinin ülkedeki her şeye tek başına karar verebildiği bir düzende yatırım yapma riskini alırlar mı sizce? Tüm kararları kendi başına alıyor, tüm kurumları kendine bağladı. Kendine bağlı olmayan kurumların başına da bir şekilde kendi adamlarını getiriyorlar. Hal böyle olunca küresel ticaret ağında da güvensiz bir ortam yaratılmış oluyor. Bu şirketler büyük, kurumsal şirketlerdi ve ülkemizde istihdam sağlayan yerlerdi. Gitme kararları ile birlikte oluşan işsizliği düşünebiliyor musunuz? Mühendisinden işçisine kadar herkes işini kaybetmiş oluyor. Bizim ülkemiz de sermaye kaybediyor tabi ki…  Gelelim yerel gündemimize… Eğitimde reform, sağlıkta reform diyorlardı ya gidin de sağlıktaki reformu devlet hastanelerinde görün… Hastaneler tıklım tıklım. Sağlıklı girseniz hasta çıkarsınız öyle söyleyeyim. Sistem yürümüyor. Bir görüntüleme hizmeti İçin aylar sonrasına randevu veriliyor. Onu geçtim acil servileri görün bir de. Mahşer yeri gibi olmuş acil servis. Saatlerce sıranızın gelmesini bekliyorsunuz sıranız geliyor, muayene olmanız 1 dakika sürüyor.  Doktorların suçu yok onlar ne yapsın?  Kapıda mahşeri kalabalık varken seri bir şekilde vatandaşın şikayetini sorup uygun tedavi yöntemini belirlemeleri için en fazla 1 dakikaları var. Çünkü biraz fazla vakit ayırsalar kapıda bekleyen yüzlerce insan mağdur olacak ya da gerginlik çıkacak vesaire… ülkedeki gerginliğin en temel sebebi bu iktidar ve onların yanlış politikaları değil mi zaten ?Sonra hastanelerde şiddet olayı, zorbalık haberleri okuyoruz duyuyoruz…Belediyemizin başlanıp bitirilemeyen projeleri her ne kadar yapılmış gibi şehrin duvarlarını süslese de hiçbirimiz çocuk değiliz. Gözümüz görüyor çok şükür… Teleferik ve Afray projeleri ölü doğdu. Başlandı ama bitirilmedi. Öyle görünüyor ki bitmeyecek. Temelleri atılan bu projeler belediyenin eksi hanesine çoktan yazıldı bile.  Ancak Afyonkarahisar Belediyesi’nin bitirmiş olduğu Uzun Çarşı restorasyon projesi için kendilerine teşekkür etmeyi de ihmal etmeyeceğim. Esnaflarımıza hayırlı uğurlu olsun. Afyonkarahisar’ımız uzun çarşı ve ordu bulvarından ibaret değil. Bu şehrin başka kadim mahalleleri de var. Sahipata, Osmangazi, Orhangazi, Ataköy, Çavuşbaş gibi mahallerde yaşayan vatandaşlarımızın da insanca yaşamaya hakkı var. Buralarda alt yapı ve üst yapı perişan. Buralarda yaşayan vatandaşlarımız neden ikinci sınıf insan muamelesi görüyor? Sizinki bir evi temizlerken görünen yerdeki kirleri görünmeyen yerlere itelemeye benzer. Evinizin her odasına aynı özeni göstermezseniz evi temizlemiş olmazsınız. Afyonkarahisar Belediyesinin gerçekleşmeyen projelerini hep anlatıyoruz da ilçelerde neler oluyor acaba? Sandıklı’da mesela fenomen başkan 16 proje vaadinden sadece 3’ünü hayata geçirebilmiş. Sosyal medyadan sıra gelmemiş anlaşılan. Sinanpaşa’da da 17 proje vaat ederek seçimi kazanan başkan bu projelerden sadece 8’ini bitirebilmiş. Başkanı sürekli il merkezinde görenler ilçedeki projelerin neden bitmediğini biliyor zaten. Dinar’da Cumhur İttifakı’nın adayı olarak seçime giren ve başkan seçilen Nihat Sarı, 22 projeden sadece 10’unu yapmış. Çay ilçemizde de benzer bir durum var. 38 vaatle yola çıkan başkan 14 projeyi tamamlayabilmiş. Bolvadin’de 14 projeden 4’ü yapılmış, Emirdağ’da 56 projeden 29’u, İscehisar’da ise 18 projeden 7’si hayata geçirilmiş. Bakın neler vaat etmişler neler yapmışlar görüyorsunuz.Şimdi sizlerle bu gün TÜRKİŞ tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk verilerini paylaşmak istiyorum.Açlık Sınırı 14 Bin TL'yi Aştı: Gıda Fiyatlarında Yıllık Artış %80!"Açlık ve Yoksulluk Alarm Veriyor: Vatandaşın Cebi Daha da Sıkışıyor" TÜRK-İŞ tarafından yayımlanan son rapora göre, Türkiye'de artan gıda fiyatları hanelerin bütçesine ağır bir yük getiriyor. Kasım ayında gıda fiyatlarında aylık bazda yüzde 2,49'luk bir artış yaşanırken, yıllık artış oranı dudak uçuklatan yüzde 80,12'ye ulaşmış durumda. Raporda dile getirilen verilere göre, dört kişilik bir aile yalnızca sağlıklı ve dengeli beslenmek için ayda 14.025 Türk Lirası harcamak zorunda. Bu miktar açlık sınırı olarak kabul ediliyor. Yoksulluk sınırı ise; gıda, giyim, konut, ulaşım, eğitim gibi temel ihtiyaçları kapsayacak şekilde 45.686,81 Türk Lirası olarak belirlenmiş. Yalnızca gıdada yaşanan bu artışlar, zaten kırılgan olan aile ekonomisini daha da zora sokuyor. Bekar bir çalışanın ayakta kalabilmek için karşılaması gereken yaşam maliyeti ise 18.239,8 Türk Lirasına yükseldi. Bu raporda da görüldüğü gibi Ülkede izlenen ekonomik politikaların, vatandaşları giderek artan bir yoksulluğa sürüklediği vurgulanıyor.Rapor, asgari ücretle geçinmek zorunda olan bireyler ve emekliler için durumun daha da vahim olduğuna işaret ediyor. Asgari ücretin mevcut şartlarda yetersiz kaldığı, emeklilerin de artan hayat maliyetleri karşısında geçinmekte güçlük çektiğine dikkat çekiliyor. Ekonomik istikrarın sağlanması ve halkın refah düzeyinin yükseltilmesi adına acil çözümler üretilmesi gerektiği yönünde çağrılar yapılıyor.Ülkeyi bu hale getiren beyler hala üç maymunu oynamaya devam ediyor. Yazıklar olsun. " dedi.Kaynak Hasan Öğünç