Gözden kaçırmayın
Dayı Lokanta ve konser dışında ne yaptınız ?Basın toplantısına il ve ilçe yönetimlerinin yanı sıra Çobanlar ’da hasat yapan çiftçiler katıldı. Başkan Mısırlıoğlu Arif Nihat Asya’nın bayrağımıza ithafen yazmış olduğu bayrak şiirini okuyarak basın toplantısına başladı. Mısırlıoğlu” Bayrak ve millet düşmanlarına karşı birlik ve beraberlik içerisinde her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuzu vurgulamak istiyorum. Tüm vatandaşlarımızı bayrağımıza, devletimize ve birlik beraberliğimize sarılmaya davet ediyorum” dedi. “ Geçtiğimiz günlerde ekonominin patronu Maliye Bakanı Sayın Şimşek ekonomide yavaşlama sürecine gireceğimizi söyledi” diyen Başkan Mısırlıoğlu” Ekonomide yavaşlama demek üretimde daralma demektir. Daralma demek eleman ihtiyacının azalması demektir. Eleman ihtiyacının azalması demek işsizlik demektir. Sayın Şimşek ülkemizi Asya ülkeleri ile kıyaslayarak ülkemizde asgari ücretin düşük olmadığı ifade etti. Tabiki Sayın Şimşek için asgari ücret çok önemli değil. Kendisi bir çırpıda hatırı sayılır ölçüde maaşına zam yapmaktan geri durmuyor. Emeklimiz ,işimiz açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verirken elektriğe % 38 zam yapmaktan geri durmadılar. Kiralarda yüzde 25 zam sınırını kaldırdılar. EYT muhalefetin baskısı ile hayata geçti. Yurt dışı çıkış harcına gelecek zam zenginleri ilgilendiren bir konu diye geçiştirilemez. Bu ülkede bütün vatandaşlarımız her şeyden eşit ve adil bir şekilde faydalanmalıdır. Konya’da dev bir süt üretim tesisi kapanma aşamasına gelmiştir. Bu nasıl bir ekonomidir, nasıl ekonomi düzeliyor. Buna çocuklar bile inanmaz. Motorinin 2023 yılında 18.53 Tl olduğu dönemde bu tarlada üreticimiz ürünü ile 443 litre mazot almaktaydı. Bu gün ise bu tarlada üretim yapan çiftçimiz 213 litre mazot almaktadır. Bir yılda bu kadar kayıp veren üretimiz bu tarımı nasıl yapacak. Bu kabul edilemez. Bu iktidar her zaman 1974 yılından bahsediyor. O zaman çiftçimiz bir kilo buğday ile bir litre mazot almaktaydı. Hükümet o zaman kuyruklar vardı diye milletimizin başında boza pişirmekte. O gün çiftçimiz doğduğu topraklarda doymaktaydı. Buğday fiyatı açıklandıktan bir hafta sonra akaryakıta yüzde on zam yaptılar. Bu nasıl bir ekonomi politikasıdır. Milletimiz kaderi ile baş başa bırakıldı. Çiftçinin, emeklinin, esnafın, hayvancılık yapanların ve daha birçok sektörle iştigal edenlerin mevcut durumu içler acısı….. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından açıklanan 2024 yılı hububat alım fiyatları, çiftçiler arasında büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Açıklanan hububat alım fiyatları, çiftçilerin üretim maliyetlerinin oldukça altında kalmıştır. Makarnalık buğday için ton başına 10.000 TL, ekmeklik buğday için ton başına 9.250 TL ve arpa için ton başına 7.250 TL olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, buğday için ton başına 1.750 TL ve arpa için ton başına 750 TL destek ödemesi açıklanmıştır. Tarımsal girdi enflasyonun bu kadar yükselmişlen, hububat alım fiyatlarının bu kadar düşük tutulması kabul edilemez. Kurban keseceğimiz hayvanların bile ithal edilmesi kabul edilemez, bu acı bir durumdur. Çiftçimizi, hayvan yetiştiricimizi düşürdükleri durum ortada. Ülkemiz dışa bağımlı hale getirildi. Tarım ana girdilerinden olan kimyasal gübrenin günümüz Türkiye sinde afakî fiyat artışlarından dolayı kullanılamaz ya da az kullanıldığı için Tarımda verimlilik düşmüş durumdadır. Örnek verecek olursak Dekar başı gübre kullanımı olarak Hollanda’ya göre 5 kat daha az, Fransa’ya göre 3 kat daha az, Yunanistan’a göre 2 kat daha az gübre kullanıyoruz. Bu durum dekar başı ürün verimliliğini düşürmektedir. Gübre fiyatlarının artışının ana sebebi hammadde girdilerinin %95 inin İthal edilmesinden kaynaklanmaktadır. Son 20 yılda yürütülen tarım politikaları sonucu çiftçi kendi haline bırakılmıştır ve Tarım yapılamaz hale gelmiştir. 2006 yılından sonra gübre üretiminin tamamı yapılan özelleştirmeler ile özel sektörün eline geçmiştir. Plansız ve denetlenmeyen özelleştirme hamlesiyle yaklaşık % 60 ı KİT’lerde olan Kimyasal gübre sanayi hammadde girdilerini yurtdışından temin etme yoluyla sektörü dışa bağımlı hale getirmiş aynı zamanda yandaş şirketlerin tekeli haline gelmiştir. Gübre sanayinin tekrar yerli kaynaklara yönelmesi uygulana bilir üretim modeline geçilmesi şarttır. Kimyasal gübre hammaddelerinin çoğu Türkiye’de üretile bilir. Ana hammaddelerden Nitrat üretimi ihtiyacın %10 u kadar yurt içinde üretiliyor. Nitrat üretiminde hammadde maliyeti düşük fakat yatırım maliyeti yüksek yatırımlardır. Özel sektörün Devlet desteklemeleri ile Nitrat tesislerinin yatırım için teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Fosfat üretimi; Türkiye’de gübre sanayi olarak üretilen fosfatın tamamına yakını yurt dışı kaynaklıdır. Türkiye kaya fosfat Madeni havzaları KİT’lerden yandaş firmaların eline geçmiş ve Tekel oluşmuştur. Maden havzaları tekrar belirlenip rekabetçi bir uygulama ile Tekel konumundan çıkarılmalıdır. 1960 ve 1971 de MTA’nın arama faaliyetleri sonucu tespit edilen fosfat yatakların( yaklaşık 500.000.000 ton)üzerinde yapılan çalışmalar günümüz maden arama yöntemleri ile daha verimli halde getirilmeli ve yeni maden havzaları bulunmalıdır. (özellikle Mardin ve Gaziantep bölgelerinde) kurulacak maden ocaklarına devlet tarafından tren yolu gibi altyapı destekleriyle işleyebilir hale getirilmelidir. Potasyum Üretimi; Yine potasyum’dan yapılan ürünlerin tamamına yakını yurt dışı kaynaklıdır. Günümüz maden arama teknikleri ile maden yatakları tespit edilip uygun alt yapı ile özel sektör maden firmaları desteklenmelidir. Belirttiğimiz üzere özellikle maden yataklarımızda ulaşımı tren yolları ile yurdun dört bir yanına ulaştıra bilinmesi bile madencilik sektörümüzün dolayısıyla Tarım sektörümüzün önünü açacaktır. Madenler harici Nitrat ve Amonyak üretim tesislerinin açılması için ciddi devlet desteklerinin oluşması lazımdır. Üretim fabrikalarının tesis yatırım maliyetlerini düşürmek adına hazine arazilerinden hibe desteği, makine ve teçhizat için düşük faizli devlet destekli krediler ile yatırımcı özendirilmelidir. Tekelleşme kaldırılmalı ve yeni yatırımcıların önü açılmalıdır. Sonuç olarak Gübre sanayine ve madenciliğine verilecek destek kontrolümüz dışı dış etkenlerden ( bölgesel savaşlar, pandemi ve küresel krizler) tarım sektörünü koruyacak, yerli üretim gübre maliyetleri ucuzlatacak, dolayısıyla çiftçimiz üretim yapar hale gelecektir. Yeni madenler, madenlerden çıkan hammaddeyi işleyip gübre haline getirecek tesislerdeki iş imkânlarıyla kırsalda kalkınma desteklenmiş olacaktır. Topyekûn yerli kaynaklarla gübre sanayi kalkınma planlamasıyla dışa bağımlılık ortadan kalkacaktır. Avrupa birliği ülkeleri, ABD ve birçok ülke de uygulanan kırmızı mazot (çiftçi mazotu) ÖTV ve KDV adı altında dolaylı vergi uygulamalarından muaf iş makineleri ve traktörlerin motorlarına uygun mazot şeklinde üretilmiş mazot’tur. Çiftçi mazotu neden ÖTV ve KDV den muaf olmalıdır; Tarım ürünlerinde nihaiyi tüketiciye %1 KDV ile uygulanır ve tarım ürünleri Özel tüketim değildir zaruri ihtiyaç ürünleridir. Dolayısıyla özel tüketim vergisi ve KDV alınmamalıdır. Bilim insanlarının öngörüsü önümüzdeki yıllarda su ve gıda krizinin giderek derinleşeceği doğrultusundadır. Tarımda kendine yetebilen hatta Dünyada söz sahibi İhracatçı bir ülke konumuna gelmek istiyorsak tarımda planlı yapılanmaya gitmeliyiz. Bu bağlamda Ülkemizde rekabetçi ve yapılabilir tarım uygulamalarının olmazsa olmazı Üretim girdilerinin makul seviyelere çekilmesidir. USD de Çiftçiler 0,7 $ / Litre’ye Kırmızı Mazot kullanırken Türk çiftçisi 1,32 $/ Litre’ye mazot kullanıyor.AB de Çiftçiler ortalama 0,8 €/ Litre’ye Kırmızı Mazot kullanırken Türk çiftçisi 1,33 €/ Litre’ye Mazot kullanıyor. 1999 yılının Türkiye’sin de Tarıma verilen doğrudan destek yaklaşık olarak 11 milyar $ iken 2022 Türkiye’sin de 29 Milyar TL(1,58 Milyar $) dır. AK parti iktidarı 20 yıllık iktidarında çiftçiye dost değil düşman olmuştur. Çiftçiye satılan mazottan aldığı ÖTV ve KDV’nin tutarı kadar bile Tarımsal destekleme için çiftçiye dağıttığı paradan azdır. Kısacası kepçeyle alıp kaşık ile vermektedir. Tarımda gelişmiş ülkelerde tarım desteklemeleri havza bazında ürün destekleridir, alınmayan vergiler ise destek olarak adlandırılmaz. Türkiye de alınan vergiler eski uygulama ile 15 ay sonra yeni uygulama ile 9 ay sonra destekleme adı altında geri ödeme yapılarak %30’ u bulan yıllık faiz uygulaması içerisinde eriyip gitmektedir, Bazı ürünlerde destekleme faizin altında kalmakta desteklemenin anlamı kalmamaktadır. Türk tarımının yeniden yapılanmaya ihtiyacı vardır. Türk çiftçisi kendi haline bırakılmış ve Devletin himayesinden mahrum bırakılmıştır. Yeni ve kalıcı reformlara ihtiyacı olan Türk çiftçisini tarım girdilerinde ve ürün planlamasında yardımcı olmak ve tekrar dünyada saygın ve güçlü hale getirmek için kalkınmanın ön plana çıkarıldığı İYİ tarım reformları ile uygulana bilir ve sürdürülebilir tarım ile Türk çiftçisi tekrar ayağa kalkacak ve Türk milletinin efendisi olacaktır. Kırmızı Mazot uygulaması çiftçinin aldığı mazot KDV ve ÖTV den ve çiftçiye uygulanan faiz yükünden arındırılmış on yıllardır uygulandığı ülkelerde mal sahibinin değil üreticinin desteklendiği adil, üretimi destekleyen girdi maliyetini düşüren uygulamadır. Gelin Meclis kapanmadan acile bizim insanlarımızın, çiftçimizin, hayvan yetiştiricimizin , emeklimizin, işçimizin, memurumuzun derdine çözüm bulun. Bu gün çiftçimizin yanındayız her zamanda yanında olacağız” diyerek basın toplantısını sonlandırdı. Kaynak Hasan Öğünç
Yorumlar
Yorum Yap