Gözden kaçırmayın

Kayıt Ücreti Desteği Gecikti, Öğrenciler TepkiliKayıt Ücreti Desteği Gecikti, Öğrenciler Tepkili

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Sosyoloji Kulübü tarafından düzenlenen "Cemil Meriç Konferansı", 27 Aralık 2012 tarihinde ANS Kampusü 2. Eğitim Binası Erdal Akar Konferans Salonunda gerçekleştirildi. 
AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karakaş tarafında verilen konferansa çok sayıda öğretim elemanı ve öğrenci katıldı. Cemil Meriç ile son dönemlerinde tanışma fırsatı bulmuş ve Cemil Meriç`in kızından da ders almış olan Prof. Dr. Karakaş, Cemil Meriç`in kişiliği, entelektüel olarak dünya ve Türkiye meselelerine bakış açısını, bu noktadaki tavrını anlattı. Cemil Meriç`in salt bir sosyolog olmasa da Türkiye`nin sosyolojik meselelerine ilgi duymuş ve sosyolojik çözümlemeler yapmış bir aydın olması itibariyle sosyologları ve sosyolog adaylarını ilgilendiren görüşleri olduğunu belirten Prof. Dr. Karakaş, "Cemil Meriç, Türk düşünce hayatında ayrı bir yeri olan, özgün fikirleriyle kendini kabul ettirmişti. Kendini kabul ettirme noktasında da ilginç bir ayrıcalığı vardır. Cemil Meriç, hem sağ hem de sol yelpazede karşılık bulan, saygı duyulan bir isimdir. Bu da Türkiye`deki entelektüellerin çok azında olan bir özelliktir. Genel olarak toplumun bütün kesimleri tarafından kabul görmüş bir entelektüeldir" dedi. 
Prof. Dr. Karakaş, toplumun geneli tarafından kabul görülmesine karşın Cemil Meriç`in kendini yalnız hissettiğini ifade ederek, "Cemil Meriç`in ben kimim? sorusuna verdiği en öz cevap, "Ben arafta yalnız bir adamım" diyor. Bu da ilginç bir durumdur. Toplumdaki karşılığı ile kendisinin toplum içerisindeki algılaması arasında bir karşıtlığın olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Karakaş, Cemil Meriç`in tecessüs sahibi bir entelektüel olduğunu da belirttiği konuşmasında, "Tecessüs sahibi olmak, konular üzerine düşünen, düşündükten sonra da fikir ortaya koymayı ifade eden bir kavramdır. Kendisinin bu anlamda gözlem yaptığını, düşündüğünü ve düşündüğünü de korkmadan, cesur bir şekilde ortaya koyduğunu biliyoruz. Bu cesareti de Cemil Meriç`in kabul görmesinde rol sahibidir. Cemil Meriç, düşünceyi çok önemsiyordu. Düşüncenin entelektüelin gıdası olduğunu söylüyor. Düşünmeden üretmenin ve yazmanın, Türk aydınının bir hastalığı olduğunu ifade ediyor. Çünkü O`na göre, düşünmeden konuşmak ya da yazmak, yetersiz gıda almak anlamına geliyor" dedi. 
Prof. Dr. Karakaş konuşmasında, Cemil Meriç`in kitapları kendisine bir liman olarak gördüğünü aktararak, "Kitaplarla ilgili kendi ifadesi şöyledir: "Kitaplarda yaşadım. Kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap, benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardır." Cemil Meriç, belli bir yaşta gözlerini kaybetmiş olmasına rağmen kitaplarla ilişkisini koparmamıştır. Bir entelektüelin kitaplarla iç içe olması önemli bir özelliktir. Kitaplar, dünyadaki deneyimlerin birikiminin olduğu araçlardır, kültürün, medeniyetin taşıyıcısıdır. Bu anlamda kitaplarla yaşamak önemlidir" şeklinde konuştu. 
Bir aydının nasıl olması gerektiği ile ilgili Cemil Meriç`in düşüncelerini de aktaran Prof. Dr. Karakaş, "Cemil Meriç`e göre aydının, entelektüelin temel niteliği eleştirel olması, düşündüğünü olduğu gibi ortaya koymasıdır. Eleştiride istikrarının olması gerekir. Eleştiren kişinin de altının dolu olması gerekir. Eleştirel olabilmek, cesareti de gerektirir. Entelektüel, cesurca fikirlerini ortaya koyabilmelidir" diye konuştu. Konferans, Prof. Dr. Karakaş`ın konuşmasının ardından Cemil Meriç belgeselinin izlenmesinin ardından sona erdi.