Gözden kaçırmayın
Mısırlıoğlu Poşet kadar değeriniz yokAfyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) öğrenci kulüplerinden Sosyoloji Kulübü ile Risale Akademik Araştırmalar Derneği`nin birlikte düzenlemiş olduğu "Adım Adım Said Nursi: Sosyolojik Arka Planı" konulu panel, 6 Mayıs 2013 Pazartesi günü AKÜ ANS Kampüsü Birinci Eğitim Binası Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Panel programına Nurettin Durgu`nın okuduğu Kur`an-ı Kerim tilaveti ile başlandı. Afyonkarahisarlıların da büyük ilgi gösterdiği panelin yöneticiliğini AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Rektör Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Karakaş yaptı. Panelde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Hizmetleri Başkanlığı Başkanı Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Din Sosyoloğu Doç. Dr. Adil Efe, AKÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selim Kaya ve Sosyolog-Yazar İbrahim Kaygusuz birer konuşma yaptı. Panelin açış konuşmasını yapan Risale Akademi Bilim Kurulu Üyesi Dr. İsmail Benek, konuşmasında "Said Nursi`nin 1896`da başlayan ve yaklaşık 120 yıla tekabül eden Namık Kemal`in hürriyet vurgusuyla süren yeni bir uyanışın 120. yılına giriyoruz. Dolayısıyla, böyle bir fikir hareketinin mutlaka üniversitelerde konuşulması lazım. Bilim adamlarının bunu konuşması lazım. Konuya isterseniz tarihi olarak bakın, isterseniz antropoloji açısından bakın, isterseniz siyaset bilimi veya fıkıh, hadis ve tefsir açısından bakın. İsterseniz yeni bir ihya hareketinin, yeni bir iman ve hürriyet denkleminin 20. yüzyılın başındaki bir inşa modeli olarak ele alın. İslam dünyasındaki diğer dini hareketlerle değerlendirin. İster Avrupa Birliği ekseninde bakın. Bütün bu yönleriyle bence Said Nursi`nin fikirleri günceldir." dedi. Daha sonra panel yöneticiliğini üstlenen Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Karakaş panele giriş konuşması yaptı. Prof. Dr. Karakaş konuşmasında "Said Nursi, sadece Cumhuriyet tarihinin değil, İslam dünyasının da, son yüzyılda batı modernitesi karşısında gerileme sürecine girdiği, İslam`ın değerleriyle birlikte belli bir kuşatma altına girdiği, İslam dünyasında düşüncenin gerilediği bir dönemde, İslam dünyasının yeniden ayağa kalkma, düşünceyi diriltme anlamında tevhid ve ıslah hareketinin önderlerinden biridir. Dolayısıyla bu dönüşümün önemli aktörlerinden, kendi coğrafyamızdan yetişmiş ve bu sürecin çilesini çekmiş bu çilenin önemli bir kısmını da bu topraklarda çekmiş birisi olarak Said Nursi`nin görüşlerinin, sosyolojik perspektifte, siyaset bilimi perspektifinde tarih disiplini perspektifinde ele almak, günümüze uyarlamak ve bundan bir sonuç çıkarmak, gerekirse müzakere etmek, eleştirmek ve bugün hangi sosyolojik yapıya karşılık geldiğini değerlendirmek, tartışmak yalnızca takipçilerinin değil, aynı zamanda Türkiye`nin sosyal bilimcilerinin de bir sorumluluğudur." dedi. Prof. Dr. Karakaş daha sonra sözü panelistlere bıraktı. Panelde ilk sözü Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Hizmetleri Başkanlığı Başkanı Doç. Dr. Ahmet Yıldız aldı. Doç. Dr. Yıldız, yaptığı konuşmasında "Said Nursi`nin Afyon`daki hayatını okurken doğrusu çok etkilendim. Afyon hapishanesine giderken yaşadığı süreç, tutuklanma gerekçesi, mahkeme süreci ve sonrası tek başına aslında tek partinin fotoğrafını bize net bir şekilde veriyor. Hukuk devletinin olmadığı, temel hak ve hürriyetlerin tamamen keyfi bir şekilde uygulandığı bir dönemin sonlarına doğru yaklaştığımızda ilginç bir şekilde kontrol edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Çok partili demokrasiye geçilmesinin iç ve dış dinamikleriyle bir zorunluluk haline gelmesi tek parti yönetiminin bu süreci yönetme, yönetirken de din toplum ve devlet ilişkisini kendi kontrolünde, uhdesinde tutarak gerçekleştirme gibi bir yola sevk ediyor. Toplumun artık gizlenemez hale gelen, 1947 yılındaki CHP kurultayında da ciddi taleplerle dile getirilen din eğitimi ihtiyacı ve bu ihtiyacın karşılanmasında devletin rolü aslında bize, Afyon hapishanesine giden süreci bir ölçüde açıklıyor." dedi. Panelde daha sonra sözü Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Din Sosyoloğu Doç. Dr. Adil Efe aldı. Doç. Dr. Efe "Uzun yıllardır yapılamayan şeylerden biriydi bu toplantı. Şerif Mardin ile birlikte biraz daha akademik araştırmalara konu edilmeye başlandı. Şerif Mardin`in `Bediüzzaman Said Nursi Olayı` adlı çalışmasının New York Devlet Üniversitesi`ndeki baskısı 1989-1992 yılları arasında Türkçe`ye çevrildi. Din sosyolojisi alanında dini grup ve cemaatler çok çalışılan bir konu değil. Belli çekinceleri, belli sakıncaları vardı. Ama son zamanlarda biraz daha gelişti. Özal`lı yıllardan sonra biraz daha gelişti. Şu anda böyle bir salonda bu toplantının yapılabilmesi güzel çalışmalardan biri. Bilindiği gibi, Said Nursi, Türkiye`nin farklı kesimlerinin anlaşamadıkları, kendisi hakkında en olumlusundan en olumsuzuna kadar geniş bir yelpazede birbirinden farklı değerlendirmelerin yapıldığı, Osmanlı`nın son dönemiyle, Cumhuriyet`in en önemli dönemlerini yaşamış, münevver, bugünkü deyimiyle aydın, entelektüel şahsiyetlerinden biri. İçinde yaşadığı çağın ve toplumun siyasi ve kültürel bakımdan son derece önemli ve radikal değişiklikler yaşandığı bir dönemde alakalı. Said Nursi yakın tarihin en önemli dönemlerinden birinde yaşamı. Dünyayı etkileyen büyük olaylara iştirak ederek onlara yakından şahit olmuş. Bu olayları sayacak olursak mesela en başta iki dünya savaşı, Osmanlı İmparatorluğu`nun çöküşü ve yeni Türkiye Devletinin doğuşu, Müslüman toplumların hala sınır değiştirmeye devam edişi, milliyetçi ideolojilerin etkisiyle bağımsızlık kazanan müslüman halkların bölünmesi, anarşizm, materyalizm ve ateizm gibi akımların ve marksizm, kapitalizm gibi temel ideolojilerin ortaya çıkması. Onun yaşadığı dönemde kültürler din ve bilim gibi her şey yeniden şekillenmiş." dedi. AKÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selim Kaya ise konuşmasında "Said Nursi, Emirdağ`da zorunlu olarak ikamete tabii tutulduğu esnada ona bir nüfus kâğıdı çıkarılıyor. Kendisinin doğum yeri Nurs olduğu halde Said Okur adıyla yeni bir kimlik veriliyor. Epeyce bir zaman gezdikten sonra Nurslu Said, Emirdağlı Said oluyor. O`na yapılan zulümleri yeterli görmeyenler, 1948 yılında Emirdağ yöresindeki talebeleri -15 civarında oldukları ifade ediliyor- Said Nursi`yi siyasi bir rejim, siyasi bir cemiyet kurma, rejime aykırı fikirler neşretmek, siyasi bir gaye takip etmek ithamlarıyla Afyon`a getiriyor ve Afyon hapishanesinde 20 ay mahpus olarak yaşamına devam ediyor. O, kendisine yapılan tüm cefalara rağmen sadece hedefine, idealine odaklanmış, onun dışında başka hiçbir şey düşünmemiştir." dedi. Panelde son olarak Sosyolog-Yazar İbrahim Kaygusuz söz aldı. Kaygusuz konuşmasında "Ben daha önce de Afyon`a Said Nursi`yi konuşmak için sivil toplum kuruluşlarının davetlisi olarak geldim. Ben aydın, namusunu kurtaran Şerif Mardin`i huzurlarınızda tebrik ediyorum. Kendisi hayatta. Ama özellikle O`nu bu konuda araştırmak, incelemek, yazmak, gerçekleri ortaya koymak üzere teşvik eden Türkiye`nin değerli sosyologlarından Cemil Meriç`i rahmetle anıyorum. Modern Türkiye`nin siyasi, fikri ve dini tarihini yazanlar, Said Nursi ve onun manevi mirasına çok kalın harflerle kayıtlara geçirmek zorunda. Bütün planları, bütün akışları altüst eden, suyu tersine çeviren bir şahsiyet var karşınızda. Şerif Mardin`den bir cümle okuyorum: `Türkiye`de laik konuma sahip kesimlerin en sert eleştiri yönelttiği dini önderler arasında Said Nursi mevcuttur.` Yaşadığı dönemlerin tamamına ait analizler yapmış. Mutlakıyet dönemini yaşamış, devamından gelen Meşrutiyet`i yaşamış, tek partili ve çok partili Cumhuriyet dönemini de yaşamış. Ve bu dönemlerin tamamına ait fikirler kanaatler, görüşler üretmiş bir şahsiyettir Said Nursi. Özellikle 1920 ve 1950`li tarihler, Türkiye`nin en kapalı tarihleridir. Bir de3 onun yaşadığı Yine onun yaşadığı dönemlerde Mutlakıyet ve Meşrutiyet dönemleri dünya tarihi açısından, imparatorlukların yıkıldığı, yeni devletlerin teşekkül ettiği dünya siyaset tablosunun çok şiddetli, çok keskin bir şekilde dönüştüğü bir tablo var karşımızda. Bu tablonun sosyolojik arka planını analiz etmek çok zordur." dedi. AKÜ öğretim elemanları ve öğrencileri kadar, Afyonkarahisarlıların da büyük ilgi gösterdiği panel, konuşmacıların, dinleyici sorularını yanıtlamasının ardından sona erdi. Panelin gerçekleştiği ANS Kampusü 1. Eğitim Binası koridorunda Bediüzzaman Said Nursi`nin hayatının anlatıldığı bir sergiye de yer verildi. Panel sonrasında isteyen dinleyiciler Bediüzzaman Said Nursi`nin eserlerini de yine koridorda kurulan stanttan temin edebildi.
Yorumlar
Yorum Yap