“Allah kitabını devamlı okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarf edenler, tükenmeyecek bir kazanç umabilirler.” Burada bize düşen görev her gün ama her gün Kur’anı okumak düşüyor. Okumanın yanında mealini de bakarak Allah’ın bize nasıl seslendiğini öğrenmemiz gerekiyor. Daha ilerisi de tesirlere de bakarak konunun iyice öğrenilmesi gündeme gelmiş oluyor. İkinci husus ise her ne olursa olsun beş vakit namazın zamanında ve cemaatle eda edilme hususun önemini belirtiliyor. Bir diğer önemli husus ta kazandığımız rızıktan gizli ve açık olarak sarf etmek gerekiyor. Bütün bunları yapılması kişinin lehine olan çok güzel davranışlar oluyor. Cenab-ı Peygamber şöyle buyurmaktadır: “Saadetli kişilerin hayatı gibi bir hayat, şehitlerin ölümü gibi bir ölüm, mahşer günü kurtuluş, çok sıcak günde gölge, sapıtılan günde dosdoğru yol istiyorsanız, Kur’an okuyun ve onu okutun. Çünkü O, Rahman kelamı yani sözüdür, şeytandan koruyucudur. Teraziyi ağır basandır.” Diğer taraftan Buhari, Müslim ve Ebu Davud’da belirtildiği üzere: “Kur’an okuyan mü’min ağaç kavununa veya portakala benzer, hem kokusu güzeldir, hem de tadı. Kur’an okumayan mü’min ise, hurmaya benzer, kokusu yoktur, fakat tadı tatlıdır. Kur’an okuyan münafık fesleğene benzer, kokusu güzeldir, fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münafık ise, karga düleğine benzer; hiç kokusu yoktur, tadı da acıdır.” Yine bir Kutsi Hadiste şöyle buyruluyor: “Ben kullarıma azab etmek isterim; ama camileri yapanlara, Kur’an ile oturanlara ve İslamiyet’te yetişip gelişen çocuklara bakarım ve gazabım sakinleşir. Tebareni’nin belirtiği bir başka hadiste şöyle buyuruyor Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim Kur’an okumayı öğrenir, sonrada onunla amel ederse, o, içi misk dolu bir torbaya benzer, kokusu her yere yayılıp saçılır. Kim de Kur’an okumayı öğrenir, ama onunla uyur kalır da Kur’an onun içinde kapalı durursa, o, içi misk dolu fakat ağzı sımsıkı bağlı bir torbaya benzer.” Enes (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadiste de şöyle ifadeler vardır: “Kim Kur’an okur ve gece gündüz onunla yaşar, helalini helal, haramını haram sayarsa, Cenab-ı Allah onun etini, kanını cehenneme haram kılar ve onu ter temiz, iyilikle dolu, amel yazan meleklerle beraber eyler. Kıyamet günü olunca da Allah ona Kur’an’ı hüccet kılar. Kur’an onun lehinde şehadette bulunur.” Ey anne ve babalar! Şimdi görev sırası sizde. Çocuklarınızı camilere, Kur’an kurslarına göndererek onların bu küçük yaşlarda İslami bilgileri öğrenmelerini sağlamak sizin en birinci görevlerinizin arasında bulunmaktadır. Bu yaşlarda çocuk neler öğrenirse onları beynine ve kalbine yazar ve öbür boyu bütün bu güzel amelleri yapmak için çaba ve gayret sarf eder. Atalarımız şu sözü ne kadar önemli: “Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur.” Eğer çocuklarımız küçük yaşlarda Kur’an’ı öğrenirlerse, öğrendikleriyle amel ederlerse, namaz surelerini öğrenerek namaz kılarlarsa, hakkı, hukuku, sevgiyi, saygıyı, yardımlaşmaya, merhameti, bilirlerse, haramı ve helali öğrenirlerse bütün bu güzel hasletler çocukların bütün yaşantısında önemli bir yer tutar. Ne olursunuz bunu ihmal etmeyelim. Çocuklarımızı bu yaşlarda camilere ve Kur’an kurslarına göndererek ilim sahibi olmalarını sağlayalım ki bütün bunları çocuklarımız yaptığında sizin de amel defterinize ömür boyu sevapların durmadan yazılacağını da hatırınızdan çıkarmamak gerekiyor.
Yorumlar