Müderris Hasan Efendi Çavuşbaşı Mahallesi'ndeki medresesinin hocalarındandır müderris Hasan Efendi medresede talebe okutmakla meşgûl iken. Afyon'un İmaret medresesine bir Molla geldi medrese hocasının huzuruna, Selam vererek girdi elini öptükten sonra ben falan yerden geliyorum ismim de filandır dedi ve bildiğim kadarını, bilmeyenlere öğretmeye, bilmediğimi de bilenlerden öğrenmeye geldim der. Müsaade buyurursanız bu medreseye bu fakiri de kabul ediniz der yanında da bir testeresi vardır.
İmaret medresesinin hocası bu mollayı kabul eder. Molla öğleye kadar medresede okur öğlenden sonra. İmaret hamamına gelen bölmeleri testere ile bölerek onun ücreti ile kimseye yük olmadan geçinip gider. Bu Molla böyle yaşayıp giderken medresedeki talebelerden ölen olursa kimisine zayiattan, kimisine ise Kur'an dilinden kurtuldu derdi. Bunun yanındaki talebeler ve karşısında testere çeken kimseler bu molanın sözlerine hayret ederlerdi.
Molla dört beş sene İmaret medresesinde tahsile devam ederken bir gün müderrislerden birine. Yarın ben kalıbı değiştireceğim benim gaslimi, Çavuşlar medessindeki müderris Hasan Efendi yapsın namazımı o kıldırsın diye vasiyet eder, ve sonra eğer vasiyetimi yerine getirmezseniz size zararım dokunur der.
Bu sözü işiten müderris durumu baş müderrise söyler baş müderris hoca bu duruma hayret ederek kendi kendine, Hasan Efendi'ye nezaket Çavuşlar mahallesine kadar kırk tane müderris var diye söylenir. Ertesi gün hakikaten molla kalıbı değiştirir, medresedeki kalfalardan birisi derhal müderris, Hasan Efendi'yi durumdan haberdar etmek için.
Çavuşlar medresesine gönderilir. Bu sırada müderris Hasan Efendi medresedeki yaşlı talebelerinden Hacı Hüseyin Efendi ile Hafız Halil İbrahim Efendi'ye dönerek talebelere dersi bugün siz okutun İmaret medresesinde yabancı bir molla öldü cenazesini benim yıkamamı defnetmemi, Vasiyet etti ben oraya gidiyorum der cübbesini giyerken kapı çalınır.
İmaret medresesinden gelen molla durumu anlatır müderris Hasan Efendi evet haberim var ben de onun için hazırlandım geliyorum evladım der. Müderris Hasan Efendi imaret medresesine gelir cenazeyi gasil etmek için hazırlıklar yapılır oradaki molalardan birkaç tanesine minarede, Sela verilmesi istenir mollalar derhal sela vermeye başlar. Müderris Hasan Efendi mollanın cenazesini teneşir üzerine yatırıp yıkamaya başlar bu sırada sela verilmeye başlamıştır minaredeki molla "Nasrum minallahi ve fethün garib ve beşşiril mü'miniyye"( Ya Muhammed) dediğinde cenaze teneşirin üzerinde doğrulup oturdu ve el bağladı.
Ayeti kerime bitince müderris Hasan Efendi cenazeye hitaben "Yat aslanım" diyerek yıkamasına devam etti bu durumu gören cenazenin etrafındaki talebeler korkularından. Her biri bir tarafa kaçtı bu manzarayı, İmaret Camisi'nin avlusundaki bir ağacın dibinde yaslanmış vaziyette seyreden.
Meşhur Şair Çiloğlu Deli Bekir görmüş Mollanın durumuna hayran olarak şu beyiti söylemiştir. İbretle bakarsan alırsın örnek. Amanın muradı dünyayı görmek. Her cana nasip olmaz sağ iken ölmek. O da nadir bulunur İrfan tarafı. O, yabancı Mollanın cenazesi gasledilip cenaze namazı kılındıktan sonra kadınlar pazarındaki mezara defnedilir.
Hasan Efendi bir gün yanına Hacı Hüseyin Efendi'yi alarak Mısır'dan yeni gelmiş olan meşhur hocalardan Burhanzade Yunus hocaya hoş geldin demek için beraberce ziyarete gittiler, Yunus Hoca hacı Aşık efendinin talebesi idi aynı zamanda, Nakşibendi tarikatına mensuptu tasavvufa meraklı olan Hacı Hüseyin Efendi Yunus Hoca'dan tarikat hususunda izin almak istediğinde. Müderris Hasan Efendi Hacı Hüseyin Efendi'ye dönerek biraz sabırlı ol, Yunus Efendi'nin müftülük vazifesi var seninle meşgul olmaya takati kafi gelmez seni İrşad edecek bir, Mürşit yakında gelecektir dedi.
Hakikaten İki sene sonra, Afyon'a Nakşibendi Tarikatı şeyhi Çorumlu Hacı Mustafa Efendi geldi. Kıymetli ilim adamı olan müderris Hasan Efendi böylece kerametini göstermiş oldu. Vefatından sonra, Müderris Hasan Efendi'nin cenazesi. Çavuşlar Sultan mezarlığına defnedildi.