Değerli kardeşlerim şöyle bir bakıyorumda, kimsenin kimseye güveni kalmamış. Hiç kimse hayatından memnun değil, karşılaştığım sohbet ettiğim gençlere soruyorum, anne ve babalarından şikayetçi, anne ve babalara soruyorum evlatlarından şikayetçi, bir başkasına soruyorum komşusundan şikayetçi, bir başkası kardeşinden şikayetçi, bir başkası arkadaşından şikayetçi, dostundan şikayetçi hep birilerinden birileri şikayetçi. 

Peki bize ne oldu da bu hale geldik biz eskiden böyle miydik, İnsanlar eskiden birbirlerini, sayar sever muhabbet duyardı, oturup sohbet etmek için birbirlerini arayıp sorarlardı, güvendiği eşe dosta sırrını açıp rahatlardı insanlar. 

Şimdi bu sıkıntılar stresler bunalımlar neden, Halbuki eskiden insanlarda ekonomik sıkıntı daha çok vardı, imkânlar çok kısıtlıydı, yine de böyle bir, birilerine karşı kırıcı ve sert davranmazlardı herkes elinde olanla yetinir şükretmesini bilirdi.  

Komşuluk ilişkileri iyiydi akrabalık bağları oldukça kuvvetliydi aile denilen bir kavram vardı, büyük belliydi, küçük belliydi, 
Oysa şimdi ne büyük belli ne küçük belli ne zengin belli ne fakir belli, insanlar birbirine selam vermez hâl hatır sormaz olmuş.
Eğer deyim yerindeyse adeta pimi çekilmiş bir el bombası gibi patlamaya hazır durumdalar. 
Hatta patlamak için bahane aramaktalar. 

Kıymetli kardeşlerim gelin şu hadisi şerif üzerinde biraz düşünüp tefekkür edelim.

(İman etmedikçe, Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de, İman etmiş olmassınız). 
Rabbim sonumuzu hayır eylesin.

BİR KISSA 

Vakti zamanında dervişin biri, bir kuşun kanadını kırar. Kuş bu dervişi, Hz Süleyman'a şikayet eder, Hz Süleyman derviş'i çağırtır ve sorar kuşun kanadını neden kırdığını.


Derviş efendim der, ben onu avlamak istedim, O ise benden kaçmadı, tutayım derken kanadı kırıldı der. 
Hz Süleyman dervişi haklı bulur ve kuşa döner sana gizlice yaklaşmamış, sen neden kaçmadın deyince.
Kuş Efendim ben bu derviştir, bundan bana zarar gelmez diye düşündüm, Onun için kaçmadım nereden bilecektim bana zarar vereceğini der. 
Hz Süleyman kuşa sorar peki sen bu dervişten şikayetçi misin, kuş evet der öyleyse kısasa, kısas yapmak gerekir der Hazreti Süleyman. 
Ve Derviş'in kolunun kırılmasını emreder, kuş hemen bir telaşla atılır Efendim kolunu kırdırırsanız bir zaman sonra iyileşir, İyileştikten sonra bir başka kuşun da kanadını kırar. 


Peki ne yapalım der, Hazreti Süleyman en iyisi siz bu dervişin üzerinden dervişlik elbisesini alın ki başka Kuşlar da benim gibi aldanmasın bunun dervişliğine der.