Unutulan ve sarsılmaya devam eden Marmara depreminin yaşandığı 03.02 saatlerin de İran'ın başkentine yeni bir BOB pardon bombalı saldırıyı yapan İsrail'in uçaklarının nasıl olupta, Tahran'ın mahallelerine kadar geldiği ve 'Sıra İran'da mı?' sorusu da bir kez daha tartışılmaya başlandı.
Çünkü İran ile İsrail arasında ki uzaklık 2 bin 315 kilo metre olduğu ve hava yoluyla da 1 saat 50 dakikaya gidilen bir yol.. Yani dağlar ülkesi olan ve Med (Kürt) İmparatorluğunu yıkan Perslerin ülkesi Fars dilli İran'a kadar uçup, bu ülkenin başkenti olan Tahran'ın mahallelerine kadar rahatça girip, aralarında bir çok üst düzey askeri idareciyi, bilim insanlarını evlerinde uyurken bombalayıp, öldürmesi, silah tesislerini vurması ve Ortadoğu'da yeni bir savaş için hem yakıt, hem de ek bir havaalanı olan bir yolu olmalı..
Evet, ABD destekli İsrail tarafından beklenen saldırıyı yaptığı saatlerde şimdiki hedefin İran olduğunu iddia edenlerin sonraki hedefin neresi olduğunu hiçte hesaplamadıkları ve birilerinin, 'eş başkanıyım' dediği Büyük Ortadoğu Projesini BOB'u da unuttuklarını da görüyoruz.
Tabi bunu söylerken İsrail ile birlikte tatbikat yaptıkları, silah olacak demirleri taşıyan gemilerin limanlarından kalktığı iddia edilen ülkenin yani Türkiye'nin başında ki isim olan Erdoğan'ın 'İsrail'in bu saldırganlığının Türkiye’yi de içine almaktadır' meclisteki konuşmasını da unutmadan sözü yine aynı Erdoğan'ın hitap ettiği seçmene yönelik siyaset yapan diğer bir isime bırakmak istiyorum.
Çünkü bu isimin rahmetli babası da oğlunun dediklerini yıllar önce dediğini ama ne hikmetse hitap ettiği seçmenin anlayışının iktidar olduğu bir dönemde önce Irak, sonra Suriye ve şimdi de İran sonra da bu isimlerin ve hitap ettikleri anlayışın dediklerine doğru gittiğimizi de görmekteyiz.. Yani sıra İran'da mı derken asıl ve bundan sonraki hedefin Kanada yada güneş görmeyen kutup veya Kuzey Kore olmadığı alenen görülmektedir..
Şimdi gelelim son yıllarda hiçte yabancı olmadığımız bir tavır içine girilip, 'Bir dönem daha Anayasayı değiştirmemiz gerekir diyen 'dostumun' bayrak yakanların, güvenlik güçlerine tükürenlerin ve kararlarına karşı çıkan valinin tutuklanmasını isteyen senatörü gözaltına aldıran demokrasinin beşiği denen ve gün geçtikçe içeride, dışarı da diktatörleşen Amerika destekli İsrail'in, İran'a yönelik 'beklenen' denen saldırıyı yaptığı sırada geri de kalan gün içinde 3.5 büyüklüğünde yeni bir depremin yaşandığı İstanbul'un da içinde olduğu 99 Marmara depreminin yaşandığı saat olan 03.02'de yaşanan İsrail saldırısını izleyerek yazdığımız bu yazımıza rahmetli babasının dediklerini tekrarlayan ve birilerini uyaran oğul Erbakan'ın partisinin bir toplantısında dediklerini de ekleyelim..
İşte yıllardır söylenen ama sanırım çokta anlaşılmayan o açıklama..
'Irak gibi Suriye'nin de bölünmesi, arkasından Türkiye ve İran'ın bölünmesini getirir, bu oyuna fırsat verilmemeli..'
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, 'Suriye’de yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini Türkiye'nin Suriye'de ABD ve İsrail'in oyunlarına fırsat vermemesi gerektiğini belirtti.
Suriye ve hatta bütün Orta Doğu denklemini derinden etkileyen gelişmeleri yaşıyoruz.
İşte tam bu noktada Türkiye'nin rolü hayati önem taşıyor. Ankara mutlaka siyasi inisiyatif almalı. Suriye’nin arkasından Türkiye ve İran’ın bölünmesini getirir. Türkiye bu oyuna asla fırsat vermemelidir.' demişti, demeye devam ediyor..
Evet, baba Erbakan'dan sonra o babanın başlattığı harekattan 'Üstümüzdeki Milli Görüş gömleğini çıkardık' diyerek ayrılan ve 23 yıldır başında bulunduğu ülkenin meclisinde yaptığı bir konuşmasın da, '"Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır" diyen Erdoğan'dan sonra oğul Erbakan'ın dediklerini bir araya BOB'layıp pardon toplarsak sizce ne anlama gelir?
Bilmem ama sanırım Irak'ı, Suriye'yi izleyen, bu yazıyı yazan biri olan benim ve bu yazıyı okuyan senin olmayacağın yıllara not düşen bu yorumun ardından sıranın 'şimdilik' İran sonrasında neresi olduğunu siz okurlara bırakıp, bugünkü yazımı da bolca 'Hayırlı Cumalar' denecek güne merhaba diyen gecenin karanlığını bir kez daha yaran güneş gibi bitiriyorum..' derken bölgenin MED İmparatorluğundan bugüne dek ağlayan Kürtlerin göz yaşlarının ahı ile anıldığını ve o göz yaşları dökenlerin Saddam, Esed pardon Esad gibilerinin çoktan çöp olup, gittiklerini ama Kürtlerin hala orada ve burada da olduğunu ve bölgede oynanan satrancın veziri olduklarında hatırlıyorum.
Ha bu arada unutmadan Esad'ın 'Alın başınıza çalım' diyerek geride bırakıp, Rusya'ya kaçtığı Suriye'den hemen sonra İsrail'in İran'ı vuracağı yönünde tartışmaların başladığı ilk günlerde iyi bir ulusalcı olduğunu tahmin ettiğim bir arkadaşımla berberimde yaptığım sohbette ulusalcı arkadaşımızın, bu denklemde Erdoğan ile Trump'un birlikte hareket ettiğini ve Kütleri desteklediğini belirttiği İsrail'in ise bundan rahatsız olduğunu, bu neden ile durmayacağını belirtip, 'bizim burada Erdoğan ile Trump'un yanında olmalıyız..' derken aslında Kürtleri desteklediğini düşündüğü İsrail'in bölgeyi vurmasıyla bölgede Kürtlerin kârlı çıkacaklarını düşündüğünü de ortaya koyuyordu..
Yani, 7 sülalesinin İsrail tarafından başları yere düşürülen Filistinli gerici bir mollanın kendi haline bakmadan, 'başları ezilmeli' dediği Kürdün kârlı çıkmasının muhtemel bu gelişmelerin önüne geçmek için gerektiğinde 'CHP, MHP demeden Erdoğancı olmanın ülkenin bekasına sahip çıkmaktır..' hem de sözde Erdoğan karşıtı bir CHP'li, Atatürkçü ve ulusalcı olarak bir Kürt olan bana anlatmaya çalışıyordu.
Evet, tam yazımı bitirip, bilgisayarın başında kalkmaya hazırlanırken hatırladığım o sohbet aklıma gelmişken, bu ülkede kardaşın kardaşı ne kadar sevdiğini, bende ulusalcı bir kafa ile buraya not olarak düşeyim dedim..
Yorumlar