Boşalan mabetler,şehirler,iş yerleri,cadde ve sokaklar bir nevi küçük kıyametin numunesi gibi,İnsanların moralinin bozulmasına,ümitsizliğe ve karamsarlığa bürünmesi,korku ve paniğin hakim olmasına yol açmış durumdadır. Bu ortamın elbette salgından korunmak için Devletimiz ve Milletimizin aldığı önlemler çerçevesindedir. Ne kadar bu telkin edilen kurallara itina gösterirsek o kadar bu süreci sağlıklı bir şekilde üstesinden gelebileceğiz Allah`ın izniyle. Korkmalıyız daha fazla kayıp vermekten, korkmalıyız tedbirde geri kalmaktan, korkmalıyız daha beterinden, korkmalıyız kendimize gelip ibret alamamaktan. Milletimizi ve bizleri mahsun eden Dini ritüellerimizi umumen yapamamaktan,Ekonominin zora girip kaos ve kargaşanın baş göstermesinden dolayıdır. Milletimizin güçlü dirayetiyle ve yardım severliğiyle böyle bir duruma düşmeyeceğimize de inanıyorum. Velhasıl şu içinde bulunduğumuz durumu iyi anlayıp,toplum bilinciyle hareket etmemiz,ferdi iç muhasebe yapmakla,bolca tevekkül,tevbe,dua,ibadet,sadaka vermekle İnsanlık adına,Ülkemiz adına,çevremiz,ailemiz ve kendimiz adına nasıl faydalı ve yardımcı olabiliriz,bunun gayretinde olmayı,yapılacak vazifelerimiz olarak görülmektedir. Fazla da enseyi karartmadan,`beterin beteri vardır`sözüne istinaden bu günümüze şükürle şöyle niyaz ediyorum: ``Allah bu günlerimizi aratmasın`` Amin