Yaz günlerinden bir günde adamın birisi bir Allah (c.c.) dostunu yemeğe davet eder. Allah (c.c.) dostu bu davete olumlu cevap verir ve yemeğe gider. Adam yemeğin ardından yensin diyerek eve gelirken almış olduğu karpuzu keser ve sofraya alır gelir. Ev sahibi der ki: ?Haydi buyurun Hocam.? Allah (c.c.) dostu bir türlü sofrada bulunan ve kendisine leş Olarak görünen o karpuzu yemek istemez. Ev sahibi ise üst üste iki kez ısrar eder Allah (c.c.) dostunun karpuzu yemesi için. Nihayetinde aralarında şu konuşmalar geçer: Allah dostu der ki: -Sen bunu nereden aldın? -Gelirken yol üzerinde satan kişi vardı ondan aldım. -Alırken tartı ile mi aldın? -Evet, tartı ile aldım. -Kaç lira tutmuştu? -Beş lira on kuruş. -Adama kaç para verdin? -Beş lira atıverdim, karpuzu alıp geldim. -Adam bir şey dedi mi? -Demedi ama, arkamdan bir süre baktığına şahit oldum. -İşte bu aldığın karpuz sana karpuz görünüyor ama bana de leş olarak görünüyor. Ben bunu yiyemem. Bunda haram var. Tez elden yarın git o adama on kuruşunu ver ve helalleş. Ev sahibi ertesi günü erkenden gidip adamın on kuruşunu verdi ve helalleşti. Arkasından da düşünmeden edemedi ve kendi kendine mırıldanmaya başladı: ?Allah dostunu ben boş yere davet etmemişim. BUNDA BİR HİKMET VARMIŞ. Ben haramı ve helali ve kul hakkını böylece bu yaşta yeni öğrenmiş oldum. Bunu bana gösteren o Allah (c.c.) dostunda razı olsun. Namazlarımı huşu içinde kılamadığım haramı, helali ve kul hakkını bilmediğimden oluyormuş meğer. Bundan böyle inşallah çocuklarıma da helal ve haram konusunda daha titiz davranacağım ve helal lokmalarla aile bireylerimi beslemeye çalışacağım Allah (c.c.)?ın izni ve keremiyle. Önemli Bir Not: Asr-ı Saadet döneminde kadınlar kocalarını işe gönderirken ve kapıdan uğurlarken her gün şu ifadeyi usanmadan ve unutmadan kullanırlarmış:?Aman Bey! Sakın evimize sakın haram lokma getirme, bu dünyada böyle yapalım ki ahirette cehenneme atılmayalım.? Kadın ne kadar haklı değil mi? Eskiden aileler böyleydi. Şimdi de böylesi aileler var da, gönül istiyor ki bütün aileler böyle düşünce içinde olsun ve insanlar helal lokma ile beslenmeyi öğrensin. Şurası da unutulmamalıdır ki çocuklara küçük yaşta verilen her türlü öğüt kalplere ve gönüllere hiçbir zaman çıkmayacak şekilde nakşedilir. Günün dörtlüğü: ?yemek pişmiş al da gel, ekin ermiş yol da gel, bozulunca abdestin, yenisini al da gel.?