İlahlar anası, toprak ana ilahisine Firikler, NANA (Nine) veya Kübele (Göbele) adını vermişlerdir. Her iki adı da Türkçeden nine ve işlenecek bereketli (verimli) toprak anlamındadır. Bir günde anadolu köylüsü ekilmeyen topraklara ve tarlarlara Göbele denmektedir. Göbeleye bırakılan (tabiata bırakılan) bir kaç sene ekilmeyen tarlalar güç kazanmakta dinçleşmektedir. Aynı zamanda Kübele Kutlu ocağın ailenin de tanrısıdır. Kübele için yapılan tapınaklar ve bu tapınaklardaki mihrablar hep ev ve kapı ile canlandırılmıştır. Bu açık kapı içlerinde Kübele ayakta ve yalnız veya bir, iki arslan ile heykel veya kabartmaları yapılmıştır. Kübelenin en canlı bir Mihrabı Afyon İhsaniye ilçesinde Düger dpğrultusunda Emre Gölü kıyısındaki Arslankaya anıtında kapı aralığı içinde iki dişi arslanın arasında ve arslanlar Tanrıçasın omuzlarına elleri ile arbılmış durumdadır. Diğer iki örneği Kapıkaya'larda ise arslansız yalnızdır. Kübele mihrabları sonradan tapınak yapılınca heykellere yerini bırakmış bunlarda Kübele koltuğunda oturan, başı kale burçlarıyla süslü taçlı, bir elinde def veya anahtar, diğer elinde bir meyve veya başak tutan olgun bir kadın olarak yapılmıştır. Kübeleye tapınmayan şehir Anadolu'da hiç kalmamıştır. Özellikle her şehir bir Kübele timsalı ile süslenmiştir. Hatta Roma çağında Atina'ya ve Roma'ya da götürülmüştür. Bu heykerllerin koltukları yanında birer oturmuş arslan bulunurdu. Bazı kere iki arslan koşulmuş bir araba üzerinde etrafında diğer dişi tanrıçalar olduğu halde de resmedilirdi. Ana Tanrıça bazı şehirlerde özel bir efsaneye bağlanmıştir, örneğin Pesinüs (Balahisar) tanrıçası sevdiği bir çobanı kendı tapınağı yönetimine atamış ve başka bir kadınla evlenmesi yasak etmişken çoban, Kralın kızına aşık olmuş, buna kızan tanrıça çobanı delirtmiş ve çoban, dağlara kaçarak keskin bir çakmak taşı ile kendi erkeklik organını kesmiş ve kanama sonunda ölmüştür. Buna çok üzülen tanrıça onu bir çam ağacına çevirmiş ve böylece ölümsüz her zaman yeşil bir bitki yapmıştır. Pesinüsdeki Ağdos dağından dolayı tanriçeye Ağdistis (Angdizi) denilmiş ve ayrı bir biçimde heykel ve resimleri yapılmıştır. Pesinüs sikkelerinde Angdizi elinden yıldırımlar saçan ayakta olgun bir kadın biçimi kabartması yapılmıştır. Buranın papasları çezbe halinde müzikli ayin (tören) sırasında erkeklik uzuvlarını keserlerdi. Angdizi tanriçe için yapılan adakların en zengin koleksiyonu Yazılıkaya'da bulunmuş ve Afyon müzesine getirilmiştir. Bu efsane yüüznden çam ağacı kutsallaşmış, Frikya dağlarını asırlık çamlar süslemiştir. Bir de dağlara kaçan çobanın akan kanları dağlarda mor ve mavi mermer damarları haline gelmiş sayılırmıştır, özellikle Afyon İscehisar mermer ocaklarındaki mor ve mavi damarlı mermerlerin böyle bir anısı vardır. Kübele tanrı inanci hristiyanlığı da etkilemiş, bir Firikyalı Kübele tapınağı papazı iken hristiyan olan Montanos bu inançlar etkisi altında bir mezhep kurmuştur. Bu mezhepe girenlere Montanist denilmiştir. Kübele'ye Fransız ağzı ile Sibele denilmesi yanlıştır. Bir küçük mihrab üzerinde Firik yazısı ile MATAR KYBELE yazılmıştır. Bu yazı Afyon İhsaniye ilçesi Hayranveli köyü Köynüş mevkiinde derenin sol kayalıklarındadır. Süleyman Göncer Afyon ili tarihçesi kitabindan 1.cilt.