Hiç bir kimsenin hiçbir kimse tarafından öldürülmediği, hiçbir kimsenin yalan söylemediği, hiçbir kimseye iftira atmadığı, hiçbir kimsenin gıybetinin yapılmadığı, adaletin herkes tarafından baş tacı edildiği, adam kayırmacılığın olmadığı, hiçbir kimsenin hiçbir kimseye karşı kibirlenmediği, yapılan iyiliğin başa kakılmadığı, hiçbir işin çıkar ve menfaat için yapılmadığı, yapılan her bir işte gösterişten uzaklaşıldığı, kalplerin kin ve nefretle değil de sevgiyle, muhabbetle, hoşgörüyle, birlikle, beraberlik ile yoğrulduğu, bir dünya düşlüyorum. Yetimin hakkının yetime verildiği, düşkünlerin, fakirlerin ve yoksulların yaralarının sarıldığı, her bir çocuğun daha küçükken anne ve babası tarafından Allah, Peygamber, Ana-baba, vatan-millet-bayrak, yardımlaşma, dayanışma, kaynaşma ve kardeşlik duygularının kalplerine nakşedilmeye çalışıldığı, her bir kişinin elinde olanla yetindiği, başkalarının elinde olana haset edilmediği, yardımlaşmanın insanların kalplerine usul usul acele etmeden narin ve nakış gibi nakşedildiği bir dünya düşlüyorum. Hiçbir anne ve babanın huzur evine gönderilmediği, her bir insanın tutumlu olarak ayağını yorganına göre uzatarak yaşamasını bildiği, her bir insanın merde dahi değil namerde dahi muhtaç olmadan yaşamaya çalıştığı, hiçbir kimsenin Yüce Allah’a şirk koşmadığı, Ahir Zaman Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’i canından çok sevdiği ve sünnetine uyarak yaşadığı, insanların az yiyerek az uyuyarak, az konuşarak yaşamaya çalıştığı bir dünya düşlüyorum. Elinde bir dilim ekmeği bile olsa onu bölüştüğü, her bir insanın bu dünyaya niye geldiğine kafasını yorduğu, yatmadan önce kendini muhasebeye ve hesaba çektiği, günahlarını ve sevaplarını mizan terazisine koyar gibi düşündüğü, hiçbir kimsenin gıybetinin yapılmadığı, hiçbir insanın hiçbir insana zarar vermeden hayatını idame ettirdiği bir dünya düşlüyorum. Emanete her halükarda kesinlikle riayet edildiği, her bir insanın işini yaparken kesinlikle rüşvet almadığı, her bir insanın olabildiğince cömert olduğu, yalan yere şahitlik yapılmadığı, bozgunculuğun, vurgunculuğun ve hiçbir talanın olmadığı, selamın toplum içinde olabildiğince yayıldığı, sılayı rahimin ihmal edilmediği, sofralardan sürekli olarak misafirin eksik edilmemeye çalışıldığı bir dünya düşlüyorum. Evli olan eşlerin birbirlerini sadece ve sadece Allah rızası için sevdiği, birbirlerini kırmadığı, birbirlerine canım, gülüm, hayatım, bebeğim, menevşem, menekşem, hayatım, birinci baharım diye hitabettiği, eşini, çocuğunu helal lokmalarla beslemeye çalışıldığı, beş vakit namazların zamanında cemaatle eda edildiği, hayra hasenata koşulduğu, gecede gündüzde kendisini yaratan Yüce Allah’ın zikredildiği, O’nun verdiği nimetlere hamdedildiği bir dünya düşlüyorum. İnsanların alış-veriş yaparken tartıda kesinlikle hiçbir zaman hileye başvurmadığı, zinanın hiçbir yerde rastlanmadığı ve görülmediği, içkinin hiçbir zaman içilmediği, kumarın oynanmadığı, büyü ve sihirin kesinlikle yapılmadığı, insanların faizden akrepten kaçtığı gibi kaçıldığı, bütün insanların abdesti bozulduğunda hemen abdest aldığı, beş vakuit namazını kıldığı, hiçbir kimsenin sütlüsüne, etlisine karışılmadığı, anne ve babaların baş tacı edildiği, her bir insanın her işini sadece ve sadece Allah rızası için yaptığı, gönüllerin yıkıldığı değil sürekli olarak gönüllerin yapıldığı ve fethedilmeye çalışıldığı bir dünya düşlüyorum. Siz de düşlüyorsunuz değil mi?
Yorumlar