Gözden kaçırmayın
Demirkırkan En düşük emekli maaşı asgari ücrete denk olmalıCumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar İl Başkanı Yalçın Görgöz yazılı basın bildiri yayınladı.Görgöz yaptığı yazılı bildiride hükümeti eleştirdi. "Hatırlarsanız Mart ayında, Öcalan’ın Diyarbakır Mitingi’nde okunan Nevruz Mesajıyla, Hükümet-İmralı-Kandil müzakerelerinin yeni bir sürece girdiği açıklanmıştı.Daha sonra Kandil’de tüm dünya medyası davet edilerek açıklanan yol haritası, Murat Karayılan’ın dile getirdiği ve hükümet ile üzerinde mutabık kaldıklarını, anlaştıklarını açıkladığı çözüm aşamaları ve geçiş süreçleri de tek tek duyurulmuştu.Hatırlarsanız, Karayılan 4 bölgeli bir Kürdistan’dan ve üçüncü aşama sonrasında bu dört bölgeli Konfederal Kürdistan ile birlikte özgürleşme dönemine geçişten bahsetmişti. Bu son aşama, yani özgürleşme aşaması Öcalan’ın da özgürleşmesini kapsıyordu.Kısaca hatırlatmak gerekirse; Birinci aşama çatışmasızlık ve PKK’lıların Türkiye sınırları dışına çekilmesini kapsıyordu. Bu noktada Başbakan silahlarını bırakıp, gömüp gidecekler demişti. PKK yönetimi ise “silah bırakmanın söz konusu olmadığını, silahlarıyla çekileceklerini” açıklamıştı. Çekilme süreci medya eşliğinde ilk grupların gidişiyle PKK’nın söylediği şekilde gerçekleşti. Başbakan ise çekilmenin henüz yüzde 15-20 olduğunu tamamlanmadığını savunuyor. Bu “yüzdeli” çekilme tartışmaları sürerken Cizre’de, Şırnak’ta, Diyarbakır’da “PKK-Asayiş” adı altında yeni yapılar ortaya çıkıyor. Bölge illerinin valileri PKK’ya katılımın ciddi biçimde arttığını açıklıyorlar. TSK’nın operasyon ve müdahale taleplerine ve valiliklerce ve tabii olarak İçişleri-Savunma Bakanlıkları, Başbakanın talimatlarıyla izin verilmediği açıklanıyor. TSK operasyonlarının valilerin iznine tabi kılınması, TSK’nın ‘’operasyon yapalım mı?’’ diye başvurduğu valilerin de TSK’ya bu izni vermemesi, kamuoyuna karşı oynanan bu Ali Cengiz oyununun resmi görüntüsüdür.Yani Çözüm Süreci’nin ne olduğu, nasıl yürüdüğü, Hükümet ile İmralı-Kandil arasında nasıl bir mutabakatın olduğu bilinmediği gibi, şimdi de o bölgede güvenlik güçlerinin geri çekilmesi talimatıyla oluşan boşlukta yeni yapılanmaların, hızla hayata geçirildiği ve bunların ne amaçla yapıldığı kamuoyuna açıklanmıyor.Ancak yine Mart ayındaki Nevruz mektubu sonrası Murat Karayılan’ın açıkladığı Çözüm Süreci aşamalarını hatırlayacak olursak, demokratik özerklik çerçevesinde bölge illerinde kendi emniyet birimlerinin, öz savunma güçlerinin kurulması planlarının olduğunu görürüz. Yani devlet kendini çekmiş durumda bir plan işliyor ve bu plan dahilinde paralel devlet, savunma, güvenlik birimleri oluşuyor. Murat Karayılan Güney Kürdistan (Kuzey Irak), Rojava (Batı Kürdistan-Kuzey Suriye), Amed-Kuzey Kürdistan (Güneydoğu Anadolu) ve Doğu Kürdistan (İran Kürdistanı) olmak üzere dört bölgeli bir Kürdistan planı çizmişti. Çözüm süreci içerisinde Konferanslar gerçekleştirileceğini, Demokratik özerkliğin, giderek Kürdistan’ın kuruluş çalışmalarının başlatılacağını açıklamıştı.Bu konferansların ilki geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da gerçekleştirildi. İşte şimdi Barzani’nin Başkanlığında Selahaddin’de yapılan hazırlık konferansı Karayılan’ın daha önce açıkladığı ve Eylül’de Erbil’de yapılacak asıl büyük Bağımsız Kürdistan Konferansı’nın ön hazırlığı. Erbil toplantısından sonra Karayılan Avrupa’da Uluslararası Kürt Konferansı’nın toplanarak, konunun ve bağımsızlık sürecinin uluslararası kamuoyunun gündemine taşınacağını ilan etmişti. Hatırlarsanız o konferansta Barzani konuşmasını, "Sayın Talabani ile Sayın Öcalan’ın da aramızda bulunmasını isterdim. Temennim Allah’tan odur ki Talabani bir an önce sağlığına kavuşur, Öcalan da özgürleşir; hepimiz birlikte ulusumuzun çıkarları için mücadeleye devam ederiz. Şehitler Ölümsüzdür. Yaşasın Kürtler. Yaşasın Kürdistan" diyerek bitirmişti. Kuzey Suriye’de PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve PYD’nin silahlı gücü YPG’nin başlattığı silahlı bağımsızlık mücadelesi, bölgesel özerklik ilan etme, kuzeyde geçici Kürt Hükümeti’ni kurma adımları, hepsi Türkiye’de başlatılan Çözüm Süreci’nin kamuoyundan gizlenen aşamaları, adımlarıdır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘müsaade etmeyiz’ sözleri olası tepkileri dizginlemek içindir. Her şey, herkesin gözü önünde olmakta, Başbakanın da bilgisi dahilinde mutabık kalınan plan yürümektedir.Zaman zaman da taraflar, kamuoyu önünde olası tepkileri frenlemek için ‘göstermelik’ tartışmalara, karşılıklı restleşmelere girmektedir.*Geçen hafta değişiklik sonrası Yürütme Kurulu Eşbaşkanı olduğu açıklanan Cemil Bayık’ın ‘AKP hükümetini son kez uyarıyoruz, sözünü tutsun, demokratikleşme adımlarını atsın’ sözleri bu danışıklı dövüşün sonucudur.*Başbakan Başdanışmanı, aynı zamanda gazeteci-yazar, aynı zamanda AKP milletvekili Yalçın Akdoğan’ın da PKK’ya, PYD’ye yaptığı sert çıkışlar, ‘kimse hükümeti uyaramaz’ tarzı söylemleri aynı göstermelik senaryonun parçalarıdır.Artık ortada fiili bir durum vardır. Bu durum ilerlemekte, ülke kamuoyunun, TBMM’nin bilgisi dışında o bölgemizde farklı bir yapılanma, paralel devlet ve devlet birimlerinin oluşumu hayata geçirilmekte, kökleştirilmektedir.Halkımız her gün yaratılan sahte gündemlerle uyutulmaya, dikkatleri başka başka taraflara çekilmeye çalışılırken, diğer tarafta tüm dünyayı yakından ilgilendiren yüzyılın en büyük değişimi, dönüşümü gerçekleşmek üzeredir. Bu değişim gerçekleşmesi halinde, en başta Kürt kökenli vatandaşlarımız olmak üzere kimseye fayda sağlamayacaktır. Başbakan’da, Öcalan’da, Karayılan’da, Bayık’da, BDP, PKK, PYD’de senaryonun figuranlarıdır.Bundan faydalanacak olanlar; oyunu planlayanlar, istedikleri gibi yönetenlerdir. Gelecek yüzyılın hesabını yapan ‘’emperyal güçlerdir’’.
Yorumlar
Yorum Yap