Bu yazımda da tasarruf tedbirlerinden bahsedeceğim.
Evet Hükumet düğmeye bastı, kamuda tasarruf dönemi başladı.
3 yıl boyunca, çoklu maaş alımından tutunda, personel alımına kadar taşıt, bina, haberleşme giderleri, yurt dışı seyahatleri gibi çok sayıda paket içeriği açıklandı.
Ama TBMM’yi istisna tuttu.
Esas oradan başlamak lazım işe.
Umarım hakkaniyetli bir tasarruf olur ama, maalesef ben sanmıyorum böyle olacağını.
Çünki kamuda öylesine israflar varki öylesine har vurup harman savurmalar varki hangi birini sayalım saymakla bitmez size en basitinden bir örnek vereceğim, makamını ve mevkisini belirtmiyorum, zırhlı Mercedes marka bir makam aracına binen, bir devlet görevlisini, Aracın şoförü, aracı çalışır vaziyette bekliyor, bırak aracı kullanmayı, o aracın çalışır vaziyette saatlerce yaktığı mazotu hesap etseniz, bu vebali ödeyemezsiniz.
Bir defa makam araçlarının zorunlu haller ve zorunlu mevkiler dışında tamamının kaldırılmasından yanayım.
Çok gereksiz.
Hem makam aracı almakla iş bitiyor mu? Kesinlikle hayır, o aracın yakıtı ve şoför maaliyetini hesaplasanız ülke genelinde binlerce makam aracı var trilyonlarca lira eder.
Maalesef devletimiz burada emekliden kısıp emekliye vermiyor, böyle gereksiz yerlere para harcıyor.
Öte yandan, Milletvekilleri iki dönem hatta üç dönem vekil olanlar hem emekli milletvekili maaşı alıyor, hem de mevcut milletvekili maaşı alıyor.
Yazıktır günahtır yapmayın bu hepimizin parası.
Hem emekli milletvekili maaşı, hem de mevcut vekil maaşı almak ne demektir ya, insanın aklıyla alay mı ediyorsunuz ?
Emekliye 10 bin lira ver Milletvekili 80 bin emekli maaşı alsın yetmedi, 140 bin de mevcut vekillik maaşı alsın.
Nerdeyse 20 ila 25 emeklinin maaşını her ay bir vekil kapıyor.
Oh ne güzel memleket.
Vatandaş ta, emekli de açlığından gebersin.
Ya ne garip bir ülke de yaşıyoruz ?
İnsanlarımızı açlığa, sefalete sürükleyen yöneticileri, politikacıları bizzat kendi elimizle biz seçiyoruz, kendi başımıza getiriyoruz bizi yönetsinler, adaletli olsunlar diye, maalesef onlar bizden önce kendilerini düşünüyorlar.
Bazı vatandaşlar Diyanet İşleri Başkanını eleştiriyor şu sözlerle” Diyanet İşleri Başkanının bir eli yağda, diğeri balda, aylık kazancının haddi hesabı yok, korumaları, zırhlı aracı, gayrimenkulleri hak getire ama, vatandaşlara şükür edin, adaletli olun diye öğüt veriyor.
Bu nasıl iş ?”
Diyerek vatandaşlar tepkilerini dile getiriyor, haksız da değiller.
İşte burada empati yapmak gerek.
Şimdi Milletvekillerine, Bakanlara, Devletin değişik kademesinde bulunan yöneticilere desek ki bir yıl boyunca emekliye verilen 10 bin lira olarak maaşınız ödenecek desek, yemin ederim çoğu yaptığı işi bırakır terkeder, kazan kaldırır.
Evet tasarruftan bahsediyorduk değil mi ?
İşte önce bu sorunları aşmamız lazım devlet önce kendi içerisindeki savurganlığı çözmeli, çok sayıda bakan, vekil, bürokrat, isim vermeyelim 3 maaş alan, dört maaş alan, huzur hakkı alan yüzlerce makam sahibi var vallahi yazık, billahi yazık.
Eğer haksız yere bu devletin paralarını alıyorlarsa hak etmedikleri halde makam ve mevki veriliyorsa bu milletin hakkı haram, zehir, zıkkım olsun.
Kat kat kendilerinden çıksın.
Ben kendi adıma hakkımı kesinlikle helal etmiyorum.
Emekli asgari ücretli gebersin, onlar krallar gibi yaşasın yok böyle bir dünya, adaletten bahsetmek bu olmasa gerek.
O yüzden kamudaki tasarruf hakkaniyetle adaletli bir şekilde yapılmalı, onca danışmanlar, korumalar, makam araçları, kullandıkları mazot, şoförler, çiçek, çelenk, izzet ikram, bol maaşlar, kırmızı halılar, huzur hakları, akraba kayırma, yolsuzluklar, hırsızlıklar önce bunlara bir son verilmeli ardından maaş konusunda eşit ve adaletli olunmalı.
İşte o zaman herkes memnun ve mutlu olur.
Sevgiyle kalın….
Yorumlar