24 Temmuz Basın Bayramının yani basında sansürün kaldırışının, üzerinden tam 109 yıl geride kaldı. Belirli bir yaşa sahip olanlar geçmiş yıllarda, siyah beyaz televizyonların hatta her evde televizyonun olmadığı ama çoğu evde radyoların olduğu dönemleri çok iyi bilir. Bizler o dönemlerde daha çocuktuk. Ama o dönemlerin sonlarını gördük diyebilirim. O dönemlerde, evet her evde televizyon denilen alet yoktu ama radyo mutlaka vardı. O yıllar gazeteler bile belli başlı yerlerde bulunur ve yerel gazeteler de birkaç tane idi. Siyah beyaz dönemlerdi o yıllar. Haberleri, televizyonları olanlar tek kanaldan siyah beyaz televizyonlardan, olmayanlar ise radyodan TRT kanalından izler veya dinlerdi. Bu yazımı okuyanların çoğu şimdi hey gidi günler hey! Diyordur mutlaka iç geçirerek. Evet, o zamanlar her şeyin bir tadı vardı. Tabii gazete alıp okumanın zevki de vardı, radyo dinlemenin de, televizyon izlemenin de.  O zamandan günümüze kadar, hayatımızda kitlesel araçlarda envai çeşit değişikler oldu.  Renkli televizyonlar çıktı, tek kanaldan yüzlerce hatta binlerce özel kanallara geçiş yapıldı. Uydular, led tvler, TRT radyo kanallarının bile çok sayıda frekansı açıldı. Tabii tüm bunlara paralel olarak, gazeteler, o eski siyah beyaz sayfalardan renkli magazinsel sayfalara dönüş yaptı. Tüm bu güzel gelişmelere sebep ise tek bir şey vardı, o da gelişen ve hızlı bir şekilde büyüyen teknoloji. Gelişen teknoloji ile birlikte yüzlerce, binlerce, gazete, radyo ve televizyonun yanında son 10 yılda dijital platform denilen yani sizin anlayacağınız, internet medyası da on binlerce haber sitesi forum sitesi ile birlikte medyadaki yerini aldı. Eskiden her evde telefon bile bulunmazken, şimdilerde bırakın her evde telefon bulunmasını artık herkesin cebine girdi. Ardından, android işletimcili telefonlar, aypedler, laptoplar, masaüstü bilgisayarlar, diz üstüler, sayda say. Şimdi buraya kadar neden bunlardan bahsettim gelelim işin o kısmına, Tüm bu saydığım akıllı cihazların tamamını gazeteciler ve basın mensupları mesleği icabı kullanıyor ve kullanmak zorunda. Artık Dünya?nın en uzak noktası bile insanlar için o kadar uzak değil. Günümüz insanları istediği an istediği habere, olaya ya da toplumu ilgilendiren ne varsa kısa sürede haberdar oluyor. Hani insanlar sabit telefonların olmadığı bir dönemde sevdikleri ile mektuplaşarak yada önemli günlerde tebrik kartları atıyordu ya. Şimdi onların yerini de mailler, mesajlar, görüntülü konuşmalar, aldı. İşte tüm bu gelişmelerle birlikte basın da bu teknolojiden istifade ederek kendini sürekli geliştirdi ve yeniledi. Ve günümüz teknolojisinde tek tuşla anında olaylara vakıf olan, bir toplum var artık. Şuan insanlar gece gündüz demeden, uzak yakın demeden çok rahat bir şekilde birbirleri ile haberleşebiliyor. Yüzlerce hadiseden ve olaylardan haberdar olabiliyor artık. Nereden nereye? İşte bu gelişen teknolojide günümüzde insanların en çok kolayına ne geliyorsa insanlarımızda ister istemez hem rahatlık bakımından hem de kolaylık bakımından o mecraya yöneliyor. İşte bu mecralardan bir tanesi de İnternet, İnternet öylesine bir nimet ki, gazete, radyo, televizyon, haber sitesi gibi insanların haberdar olduğu çok sayıda mecrayı bünyesinde barındırabiliyor. Ve bu sayede insanlar habere, olaya ve bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyor. Bu durum insanların hayatını da, çok tabii ki kolaylaştırıyor, bu da şu demek oluyor artık insanlar cebinde tabir yerinde ise bir televizyon, bir radyo, bir gazete, bir haber sitesi veya bir sinema taşımış oluyor tüm bu saydıklarımdan haber sitesi hariç, eskiden insanlara başlı başına bir külfiyet getiriyordu.  Neden?  Radyonun yeri ayrı idi cihazı ayrı idi televizyonun yeri ayrı cihazı ayrı idi gazete bile öyle idi. Ama şimdi tüm bu saydıklarımın hepsi tek bir cihaz da,  O nedenle yakın gelecek internette. Ve İnternetin değeri o zamanlar daha da iyi anlaşılacaktır. Ben bu itibar ile, gazete, radyo, televizyon ve İnternet medyasında görev alan, tüm basın çalışanlarımızın  24 Temmuz Basın bayramını  bir kez daha kutluyor, ebediyete intikal etmiş basın mensuplarına da Allahtan rahmet diliyorum hoşçakalın??