Sizlerin de bildiği gibi kamuoyunu fazlası ile meşgul eden çok sayıda konu var. Bunlardan bir tanesi, ülkemizin kuzeyinde yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı.

 

 Yine sizlerin de bildiği gibi, güney sınırlarımızda bulunan İsrail denilen teröristan Gazze’yi abluka altına almış, Lübnan’ı ve başkenti Beyrut’u vuruyor.  İran’ı tehdit ediyor, bir yandan da Suriye sınırını işgal ediyor.

 

Tüm bu yaşananların arka planında, ABD denen ateş körükleyicisi, kaostan beslenen, dünyayı sürekli karıştıran lanet bir idare sistemi olan ABD var. Ülkemizin etrafında tüm bunlar yaşanırken, son zamanlarda ise, ülke içerisinde de küçük kız çocukları kayboluyor, öldürülüyor, kadın cinayetleri almış başını gidiyor.

 

 Kimse kimseye en ufak olumsuz bir durumda bile tahammül etmiyor. Torun dedesini parası için öldürüyor, nasıl bir zihniyetse sevgilisi tarafından kadınlar, parçalanarak katlediliyor. Ulu orta, devletimizin ve milletimizin güvenliğini sağlayan polislerimize, kurşun sıkılıp, bıçaklanıyor. İnsanlar trafikte seyir halinde, birbirini eziyor.

 

 Bir yandan da, gıda teröristleri, her türlü hile ile insanların sağlığını tehlikeye atarak, insanlara her türlü şeyi yedirmeye kalkıyorlar. Hangi birinden bahsedelim ki? Hayat pahalılığı desen almış başını gidiyor. Son zamanlarda, boşanan çok sayıda eş ve parçalanan aileleri sayacak olursak, vay halimize. Yıl 2024 yirminci yüz yılın ilk çeyreğinde, işte bunlar yaşanıyor maalesef.

 

Zaman teknoloji zamanı, kimseler artık eskisi gibi birbirini ziyaret ederek, hatır ve gönül sormuyor, cenazelere bile sosyal medyadan başsağlığı dilenildiği bir zamanda yaşıyoruz. Aynı binada oturuyor fakat birbirimizi tanımıyor, birbirimize Allah’ın selamını dahi vermiyoruz. Kısacası komşuluk ilişkileri denen bir şey kalmamış. Millet birbirinden kaçar hale gelmiş. Herkesin ayrı bir derdi var.

 

 Kimseler hayatından memnun değil, insanlar gelecek kaygısı içerisinde hayatını sürdürüyor. İşte içerisinde bulunduğumuz evreni yaşanmaz hale getiren sebeplerin en başında insan geliyor. Son zamanlarda ve yıllarda kimse hayatından memnun değil, sürekli bir doyumsuzluk, para hırsı, insanların gözü başka bir şeyi görmüyor. Ahlaksızlık almış başını gidiyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil.

 

Toplum içerisindeki uyulması gereken kanunlar, nizamlar ve kuralları takan yok. Saygı yok, sevgi yok, evlatlar artık ebeveynlerinin sözünü dinlemiyor, anneler ve babalar artık evlatlarına söz geçiremiyor, kimse kimseyi tabir yerinde ise tınlamıyor. Ne büyük belli, ne de küçük. Herkes fırsatçılık ve dolandırıcılık peşinde, millet kısa yoldan zengin olmanın hayali ile yaşıyor, alın teri ile para kazanmak, helal yoldan rızık temin etmek inanın dolandırıcıların umurunda bile değil.

 

Allah korusun nasıl olsa ölmeyecek miyiz? Diyerek yaşam sürdürenlerin haddi hesabı yok.   Ortalıkta etrafına karşı göstermelik namaz kılanlar, hacı, hoca gibi görünüp arka bahçelerde fink atanlar maalesef çoğaldı. Bilmiyorum bu durum daha ne kadar böyle devam eder, Ama ortada bir gerçek var ki, o da etrafımızdaki tüm bu olup bitenlere karşı bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın deyip sessiz kalmamız. Evet, bu zihniyette düşünenlere de buradan şunu söylüyorum, merak etmeyin o bin yıl yaşayacak olan yılan gelip bir gün size de dokunacak haberiniz olsun.