Son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun terör ve yolsuzluk iddiaları üzerine göz altına alınarak, ardından 2 yıl 7 ay gibi bir ceza ile karşı karşıya kalması, Muhalif tüm siyasi görüşü olanların ve siyasi partilerin tepkisine neden oldu.

 

 Hatta bazı illerde çok sayıda muhalif farklı siyasi parti il başkanları ve muhalif partilere üye olanlar sokaklara inerek, yaşanan bu olayı protesto etmeye başladılar. Farklı çok sayıda açıklamalar havada uçuştu, çok sayıda Ak Parti iktidarına karşı çıkan CHP li olmayanlar bile İmamoğlu’nun tabir yerinde ise avukatlığına soyundu. Yapılan uygulamanın, haksız ve hukuksuz olduğunu savunanlar oldu.

 

 Ülkedeki yargı süreci, adalet, hukuk ve cezalar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin her bir bireyi ve vatandaşı için geçerli. Nasıl ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişiler özgür bir şekilde belli makamlara aday oluyorsa, seçiliyorsa bunu kendinde bir hak olarak görüyorsa,  o zaman görevini kötüye kullandığı zaman da Mahkemeler tarafından yargı süreci başlatılarak çok sayıda kendisine oy veren kişilerin hakkını hukukunu savunması kadar doğal bir şey yok.

 

Bu herkes için geçerli. İster Ak Partili ister CHP li İster MHP tüm partiler için geçerli. Kişi kim olursa olsun isterse Cihan-ı alem olsun bulunduğu makamı kullanarak istediği gibi at koşturamaz. Yönettiği makamın kendisine verilen yetkilerin de belli kuralları ve yasası var o kural ve yasalara öyle ya da böyle uymak zorunda. Ben başkanım yaparım, ben seçilmiş kişiyim benim dediğim olur diye bir kural maalesef yok.

 

Şimdi Ekrem İmamoğlu hakkındaki iddiaların ve üzerine atılı suç her ne ise yargılanarak, aklanması ya da varsa suçu cezasını çekmesi kadar doğal bir şey yok. Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yasalarından ve kanunlarından üstün değildir. Sırf kendisini binlerce vatandaş seçti diye, seçilmiş başkan diye teröre yardım ve yataklık, yolsuzluk, rüşvet, görevi kötüye kullanma, kamu malını zarara uğratma gibi suçları işlemesinin önünü açmaz.

 

 O nedenle bir söz vardır özellikle tırnak içerisinde belirteyim “ Beyt-ül maldan, rızasız bir şekilde bir hırka dahi alan kişi, cephede savaşarak şehit düşse dahi nar-ı cehennemliktir” burada Beyt-ül mal Devlet malı oluyor. Yani devlet demek millet demektir Milletin malı, milletin yetkisini, parasını, malını ve emanetini teröre ve olmayacak yerlere harcayamazsın. Sen Şehrül Emin sin sana onca insan güvenerek oy vermiş. Bu insanları güvenini boşa çıkaramazsın. O yüzden ne olursa olsun bakın cümlelerimde sürekli vurguluyorum bu herkes için geçerli diye. Sırf İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçildi diye, ya da başkan seçildi diye, mesela vali, kaymakam, milletvekili, müdür, amir her ne ise yapıldı diye bu sıfatları üzerinde taşıyanlar yargılanmasın mı ?  İstedikleri gibi hırsızlık yapmalarına müsaade mi edilsin?

 

 Bizde üç maymunu oynayalım öylemi? “ Görmedim, Duymadım, Bilmiyorum “ O zaman bizde yapılan her türlü hırsızlık, yolsuzluk ve ihanete ortak oluruz.  Elin ecnebi memleketlerinde bile koca koca devlet başkanları yargılanırken, bizim ülkemizde bunlar görmezden mi gelinsin? O yüzden ben buradan, kimin hakkında ne iddia varsa yani isterse babam olsun yargılanması ve cezasını çekmesi taraftarıyım. Son olarak, teröre yardım ve yataklık yapanları koruyan, ülkenin parasını, milletin parasını çalan hırsızları, rüşvetçileri, yolsuzluk yapanları savunanların da onlardan hiçbir farkı yoktur. Sevgi ile kalın……