MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 5 ay önce beklenmeyen çıkışıyla bir anda grup toplantısında partililere seslenirken "Tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın" açıklaması ile başlayıp, milletin evi denen ama günlük masrafları ile her gün tartışma konusu olan Cumhurbaşkanlık külliyesinde yapılan görüşmeye kadar gelen sürecin ne kadar zor olduğunu, Bahçeli'den sonra Sırrı Süreyya Önder'in kalp krizi geçirdiği haberi ile daha iyi anlamak gerekmez mi?

Evet adı konmayan ama devam ettiği ve Haziran ayına kadar olumlu sonuç vereceği söylenen süreci başlattıktan kısa bir süre sonra 10 yıl önce değiştirilen kalp kapağındaki dejenerasyon bulguları üzerine rahatsızlanıp, kalp kapağı değiştirilen Milliyetçi Hareket Partisi  Genel Başkan Pof. Dr.. Devlet Bahçeli'nin ardında şimdide Sırrı Süreyya'nın da kalp krizi geçirmesiyle aynı süreci başlattığını bildiğimiz Özal'ın yine bir kalp krizi sonucu beklenmedik ölümünden beter şok oluyoruz.

Çünkü Bahçeli'nin 5 ay önceki meclisteki beklenmeyen konuşması ve bu beklenmedik ama barış adına çok önemli olan konuşma ile başlayan sürecin ne olacağı konusunda tartışmalar sürdüğü bir sırada aynı geçirdiği kalp rahatsızlığı sonrası Sırrı Süreyya Önder ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Süreyya'nın, Bahçeli'nin  sağlığını sorması üzerine 'Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın' diye hem sevinmiş, hem de çok güzel diyerek başlatıldığı alenen belli olan barış adına umutları güçlendirmiştik.

Ama aynı zaman da TBMM Başkanvekili olan, DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in kalbine kan taşıyan en önemli hayati damarlardan olan Aort damarında yırtılması sonucu Bahçeli gibi 15 Nisan Salı akşamı geçirdiği ağır bir kalp krizi sonucu hastanelik olmuştu. Ve kaldırıldığı hastane de yapılan ilk açıklamada, 62 yaşındaki Önder'in bu hastaneye nabızsız bir şekilde getirildiği ve müdahalelerle yeniden dolaşım sağlandığı belirtilse de hayati tehlikesinin sürdüğünü de üzülerek haber alıyorduk.

Ve kalp spazmı geçiren ve 'Öcalan ile beni de görüştürün' diyen bir gazeteci olan bana 'Kalp krizi geçirten barış süreci' başlığını koydurtan bu gelişmelere baktığımızda başlığımızın hiçte yanlış olmadığını ve sürecin ne kadar stresli bir o kadar zor ama 'Gerçekleşemez, olamaz' denmeyecek bir durum olmadığını da ortaya koymaktaydı. 

Şimdi buradan bu yazıyı yazdığım sırada, 'Zorluklar, sıkıntılar olsa da umut var' dediğimiz bu zor hayatta yaşadıklarımıza, yaşatılanlara direnmesiyle ortaya koyduğu direnciyle yakinen tanıdığım Sırrı Süreyya Önder'e Erdoğan ve Bahçeli gibi telefonla olmazsa da 'Yazıyorsam Sebebi Var' adlı köşemin adını bugünlük 'Yaşıyorsak Sebebi Var' diye değiştirip, bu köşem aracılığıyla sesleniyorum ve kendisi gibi ağır bir kalp ameliyatı geçiren Bahçeli'nin 'Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın' sözüne verdiği, 'Olur mu efendim daha barış halayı çekeceğiz,' cevabını buradan hastaneye ulaşması umuduyla kulağına fısıldıyor ve barışla bitmesini umut ettiğimiz sürecin hatırı için 'daha zamanı değil, daha barış halayı çekeceğiz' diyerek yaşaması için Allah'a dua ediyorum.