Afyonkarahisar da ve tüm Türkiye de bu sıralar gündem oldukça yoğun, bir yandan Ramazan ayı yaklaşıyor, diğer taraftan önümüzde 24 Haziranda yapılacak olan Başkanlık ve Milletvekilliği seçimleri var. Son günlerde dolar ve Euro daki artış ile birlikte ise piyasalarda bir dalgalanma söz konusu. Dövizin fırlaması ile birlikte tabir yerinde ise iğneden ipliğe çok sayıda ürün zamlandı buna bağlı olarak, tabii vatandaşında alım gücü kısıtlı hale geldi. Dolar bu gün 4 lira 20 kuruş bandına yaklaştı, Euro ise 5 Lirayı aşmış durumda dolar üzerinden alışveriş yaparak, borçlanan esnafa ise Allah sabır versin demekten başka söz bulamıyorum. Spekülasyoncular iş başında desek yeri var.Peki kim bu spekülasyoncular? Tabi ki de dış güçler ve Avrupa birliği ülkeleri, onlar için sorun yok. Onların parasının değeri bizim paramıza oranla dolar bazında 4 kat Euro bazında ise tam 5 kat daha değerli. Tabii bizim hükümetimizde aradaki farkı nasıl kapatacak? İşte tüm sorun burada öyle ya bir denge kurmak lazım. O nedenle olan vatandaşa oluyor. Biraz önce de dediğim gibi vatandaşın alım gücü git gide azalıyor. Bu gidişata birilerinin mutlaka dur demesi lazım bu görevde başta hükümetin üst düzey yöneticilerinde bitiyor. Artık öyle bir zamana geldik ki vatandaş kuruşun hesabını yapar oldu. Evine günlük 4 ekmek alan vatandaş ekmek sayısını üçe düşürdü. Ekmek demişken bu arada ekmeğin fiyatı 1 lira oldu, evet yanlış duymadınız 250 gram ekmeğin fiyatı daha bir önceki gün 80 kuruşken, bugün 20 kuruş zamlanarak, 1lira oldu. Bu arada yaklaşan Ramazan öncesi böyle bir zammın beklenip beklenmediği ise muamma. Şimdi bu sadece bir örnek hele bir Allahın izni ile Ramazan ayına girelim bakın fiyatlar nasıl olacak? Bizim bu noktada bir an evvel ithalatı azaltmamız lazım yani dış ülkelerden satın almamamız lazım bizim alacağımız ürün her ne ise, kendimiz üretmeliyiz yoksa bu böyle devam eder gider. Tamam, belki yapılan belli anlaşmalar var eyvallah ama üretmediğimiz sürece ve bu anlaşmalara bir son vermediğimiz sürece sıkıntı büyük. Devletimiz bu noktada elinden geleni yapsa da yapılanlar yeterli değil köyler ve kasabalar sürekli göç veriyor. Eskisi gibi köylerde hayat kalmadı desek yeri var, çünkü genç nüfus sürekli şehirlere kayıyor nedeni ise gençlerin baba mesleği olan tarım ve hayvancılığa karşı bakış açısının negatif olması, buna bağlı olarak kırsal kesimde yaşayan nüfus sürekli azalıyor ve göç veriyor. Son zamanlarda kırsal kalkınma planı çerçevesinde, köyde hayvancılık yapılması konusunda Devlet kesenin ağzını açsa da, şu ana kadar olumlu bir sonuç elde edilemedi. Tarım ve hayvancılıktan bahsetmişken birazcık ta et fiyatlarından bahsedelim isterseniz etin fiyatı dışarıdan ucuz karkas et getirilmesine rağmen bir türlü düşmedi. Sözde karkas et 28 liraya satılacak iken, bazı uyanık satıcılar bu eti de yerli etmiş gibi vatandaşa kilosunu 40 liradan satışa çıkardı eee ne değişti o zaman vatandaşın sofrasında yine et yok. Bir başka bahara derler ya hani bu da bir başka Kurbana yani fakir eti ancak Kurban Bayramından Kurban bayramına sofrasında görebiliyor. İşin özü, biz dışa bağımlı olmazsak, bu yabancı sermayenin nabzı düşer. Ama yok bu böyle iyi dersek, o zaman altta kalanın canı çıksın hesabı. Aslına bakarsanız daha yazacak ve ele alınacak çok konu var ama kısaca bu yazımda bunları vurgulamak geldi içimden bir başka yazımızda buluşmak dileği ile?..
Yorumlar