Bizler gazeteci olarak, görevimiz icabı her türlü görüşten olan kim varsa, oturup kalkıyoruz ve tüm yaşanan olaylara olumlu yada olumsuz gelişen bir takım olaylara tarafsızca yaklaşıyoruz ve yaklaşmak zorundayız. Gazeteci doğru ve güvenilir kaynaktan elde ettiği belge üzerine, haberini yazar yayınlar doğruya doğru yanlışa da yanlış diyerek,kamu vicdanını gözetmek kaydıyla, kimseye çamur atmadan, iftira atmadan kişinin hak ve mahremine halel getirmemek kaydı ile hareket eder ve her zaman da bu düstur ile işini yapar. Ancak Afyonkarahisar öyle bir memleket ki hani derler ya ?doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar? hesabı, işte biz o dokuz köyden kovulan guruba giriyoruz gazeteci olarak. Kişinin yanlışını yazdığınız zaman sevilmiyorsunuz ve size şantajcı gazeteci, iftiracı gazeteci, menfaatçi gazeteci gözüyle bakılıyor maalesef. Yani işin özü birilerinin nasırına bastığınızda vay halinize hesabı. İyi de biz ne zaman işimizi tam layıkı ile adam gibi yapacağız? İnanın onu anlamış değilim. Evet biraz önce doğrulardan bahsettim. Bu memlekette hırsıza hırsız demek suç, Ahlaksıza ahlaksızlık yapıyorsun diyerek, üstü kapalı haber yazmak suç, insanların maddi ve manevi duygularını kullanarak dolandıran, insanların haberini yazmak suç. Suç diyorum çünki yazdığın zaman seni direk yargılanan kişi koltuğuna oturtuyorlar. Velhasılı haberi kaldırmak için yargı yoluna başvuruyorlar, ya da  seni iyi tanıyan birileri rica minnet devreye girip haberi kaldırtıyor. Kısacası ne tarafa dönsek sıkıntı üstüne sıkıntı. Ben şahsen bu ülkede basının özgür ve tarafsız olduğuna zerre kadar inanmıyorum. Neden mi? Maalesef biraz önce bahsettiğim tüm konuları birebir yaşıyorum da ondan. Ama basın savcımız ne diyor ? ?Sizler görevinizi yapmak zorundasınız, yazmak zorundasınız? Diyor. Şimdi soruyorum size onu yazma, bunu yazma, aman ona haber yapma, aman bu bizim partili, aman şu bizim olan iyi de ne olacak o zaman bu memleket ? O zaman bizim bu mesleği yapmamızın ne anlamı var?, Biz yazamayacaksak bu mesleği neden yapıyoruz?, Eleştiremeyeceksek bu mesleğin anlamı ne?, Allah aşkına memleket güllük gülistanlık ta bizim mi haberimiz yok ?, Yoksa biz farklı bir dünyada mı yaşıyoruz? Biz görevimiz icabı hiç bir kişinin tarafında olamayız, bunu söylerken doğru ne ise o, yanlışta ne ise o demek zorundayız. Yani kalemimizinde bir vebali var. Bire bir yaşadığım bir olayı anlatayım sizlere haber yazdık diye resmen günah keçisi ilan edildik. Üstü kapalı anlatacağım şimdi neme lazım, yine birileri kalkar ?vay beni yazmışsın? der şimdi yine, bir yerde röportaj yaptık, tabii malum seçim üzerine ve siyaset üzerine yapılan bu röportaj, röportaj yaptığımız yerdeki üç adaydan birisinin ismi halk tarafından çok zikredildi. Yani halk oyumu ondan yana kullanacağım dedi. Tabii malum bu tür durumlarda kara haber tez duyulur hesabı, ordan birileri de olayı hemen karşı rakip partinin adayına aksettiriyor. İşte ?burada röportaj yapıldı, ben bizzat takip ettim 60 kişiden 40 ı senin rakibine oy verecekmiş, aman abi bilgin olsun? zaten biz röportajı yaparken, yanımızda sürekli bizi yakın markaja alan bir kaç kişi vardı, bizde hiç oralı olmadan işimizi yaptık. Röportaj bitti, tam dönüş yoluna geçtik, ismi halk tarafından az zikredilen vatandaş, ?aman abi röportajı bizden tarafa çevir? Ee şimdi bu etik mi ? Velevki diyelim onun dediğini yaptık, orada bize röportaj verenler ne diyecek arkamızdan? ?vay be bunlar resmen bizimle dalga geçmişler? demeyecek mi? Allah aşkına, tabii biz oralı olmadık olan neyse yazdık. Adam bizi ikna edemedi ya arkamızdan ne iftiralar, ne iftiralar yok biz kendisinden para istemişiz, yok orada bizimle röportaj yapanlar bize bu röportajı paralı yaptırmışlar neler neler, yalanın biri bin para. Üstelik mensubu olduğu partinin, il başkanını da arayıp ?benden para istediler? gibi terbiyesizce bir laf etmiş.Velhasılı bizim bu meslek öyle zor bir meslek ki varın artık işin içinden siz çıkın çıkabiliyorsanız ? Sevgi ile kalın....