Malum Ramazan ayındayız, Allah?ın onbir ayın sultanı olan Ramazan ayı, hepimiz elimizden geldiği kadar ibadetlerimizi, Allah?a olan kulluk görevlerimizi bir şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Rabbim cümlemizin yaptığı ibadetleri, kabul ve makbul eylesin. Dedik ya Ramazan ayındayız diye, şöyle bir bakıyorumda etrafımıza, sanki hiç Ramazan değilmiş gibi geliyor neden?, Ramazan ayı bir nevi Oruç ayı demek bu doğrultuda da, Allah biz müslümanlara nasıl ki namaz kılmayı farz kılmış sa, Oruç ibadetini yerine getirmemizi de aynen farz kılmış. Tabii sağlık sorunları nedeniyle, Oruç tutamayanlara lafımız yok. Onlar da tutamadıkları gün sayısı kadar parasını bir fakire, bir ihtiyaç sahibine ya da bir hayır kurumuna bağışlamak zorunda. Ama gelin görün ki, eli ayağı tutan, gayet sağlıklı olan çok sayıda kişi maalesef, Oruç tutmuyor. Tamam saygı duyarız tutmayana, ama acaba o Oruç tutmayanlar neden tutanlara saygı göstermiyor ? Bazıları gözümüzün içine baka baka, ?Aman Allahın bildiğini kuldan mı gizleyeceğim ?? Sözüne sığınarak istediğini yapıyor. Evet Allah zaten kimin ne halt ettiğini, gayet iyi biliyor ona lafımız yok ama, en azından Oruç tutanlara saygınız olsun be. Bizler Oruç tutmayanlara saygı duyuyorsak, onların da elbette ki tutanlara, saygı göstermesi gerekiyor diye düşünüyorum. Ama maalesef toplumda saygı bir yana, adam gayet rahat yakmış cigarasını Oruçmuş, Ramazanmış umurunda bile değil. Biz ne zaman bu hale geldik ? Eskiden çocukluğumuzda evet, tutmayanlar olurdu ama o tutmayanlar ya hastalığından, ya da önemli mazaretleri ve sağlık sorunlarından dolayı tutmazlardı doğru ama, onlar bile hiç bir zaman, aleni bir şekilde milletin gözünün içine baka baka, ne sigara içer, ne de her hangi bir şey yer içerdi. Neden? Çünkü bilirdi, Oruca ve oruçlu kimselere saygının ne olduğunu. Ülkemizde dini inanışı farklı, etnik köken ve farklı inanışlara mensup çok sayıda insanlar var. Onlar bile Ramazan ayı geldiği vakit, Müslümanların Oruç tutttuğunu bildikleri için, kesinlikte ortalıkta ne yer ne de içerler. Hatta, kadınları yaptıkları yemeğin kokusu, müslümanlara gitmesin diye, bulundukları mutfağın camlarını sıkıca kapatır,evin yada tencerenin kapağını sıkı sıkıya örterlerdi. Yemeklerin kokusu müslümanlara giderse, onlar oruçlu belki canları çeker nefislerine yenik düşerler diye, bunu yaparlardı. Ama bizde nerde.. ? Dedim ya biz ne ara bu hale geldik? Diye, maalesef bizler hala akletmiyoruz, görüyoruz ama çoğu şey işimize gelmiyor. 3 Şubat 2002 Sultandağı depremini çoğunuz hatırlarsınız. Normal şartlarda camiye gitmeyen ve namaz kılmayan çok sayıda kişinin bir anda ben camileri doldurduğuna şahit oldum. Ve kendi kendime şöyle dedim demekki can korkusu insanları hiç akıllarına gelmeyen namaza, duaya ve ibadete yöneltti. Ne demişler ?Bir musibet, bin nasihatten iyidir? Allah?a emanet olun...
Yorumlar