1 Kasım’da tüm Türkiye erken seçim sebebi ile sandıklara gitti. Seçime günler kala siyasi arena bir hayli kızışmıştı. Buna bağlı olarak siyasi liderlerin söylemleri de, sertleşmeye başlamıştı. Hatta ve hatta Kılıçtaroğlu, Bahçeli ve Demirtaş kendilerinden emin bir şekilde, bu seçimde çok net başarı sağlayacaklarını ifade ederek, meydanlarda halka sesleniyorlardı. Peki ne oldu da, Adalet ve Kalkınma Partisi tüm Türkiye’de kendisinin dahi beklemediği bir oy potansiyeli yakaladı? Hemen söyleyelim Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Halkların Demokratik Partisi liderlerinin, izledikleri yanlış politikalar ve hükümeti yanlış bir şekilde eleştirmeleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu seçimlerden yine galibiyetle çıkmasına neden oldu. Seçmen artık eskisi gibi karalama politikalarını ve kötüleme politikalarını benimsemiyor, bu bir gerçek. Bunun yanında 7 Haziran sonrasında, yaşanan istikrarsızlıktan dolayı halk artık yeter ne olacaksa olsun diyerek, iradesini sandığa yansıttı. Diğer partilere verilen fırsatın değerlendirilememesi de tabiî ki işin başka bir boyutu.Seçimlerin ardından, sosyal medyada Devlet Bahçelinin istifa etmesi gerekir şeklinde bir çok yorumlar ortaya çıktı . Hatta ve hatta Devlet Bahçeli istifa etti, haberleri bir anda gündeme oturdu. Ardından Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Merkezinden yapılan açıklamada,Tüm teşkilatlarımızla görevimizin başındayız, açıklaması yapıldı.Bahçeli istifa etmediğini duyurdu. Bir önceki seçimlerde, Milliyetçi Hareket Partisi 80 Vekil ile Mecliste olmasına rağmen bu seçimlerde 41 Vekil ile Meclise girdi. Buda demektir ki, Milliyetçi Hareket Partisinin Vekil sayısında yarı yarıya bir kayıp var buna bağlı olarak, bir o kadarda oy kaybı. Aslında istifa etmek bir erdemliktir.Bence Devlet Bahçeli istifa etmeli mi? Evet etmeli sebebine gelince,hem yaşı itibari ile hem de, 2002 yılından bu zamana kadar yaklaşık 14 ila 15 seçim yaşandı, girdiği tüm seçimlerden hezimetle ayrıldı. Buna rağmen hala o koltukta oturmanın bence bir anlamı yok.Bunu Lideri olduğu parti mensupları da pek tabiî ki biliyor.Milliyetçi Hareket Partisinde, tepe yönetiminde köklü bir değişikliğe gidilmesi, en doğru karar olacaktır. Bahçelinin yerine daha genç, daha dinamik, biraz daha ılımlı siyaset yapabilecek çok kişi var bence. Eğer demokrasiden bahsedilecekse, demokrasi yeri geldiğinde görevi layıkı ile yapamadığını kabullenip, başkalarının önünü açmaktan geçer. Her ne olursa olsun vatandaşın 1 Kasım’da ortaya koyduğu iradeye saygı duymak hepimizin görevi. Türkiye Cumhuriyeti kuruldu, kurulalı ne babayiğitler ne liderler gördü. İşin özü bazen tadında bırakmakta fayda vardır. Sağlıcakla kalın…