Gözden kaçırmayın

Bakan Uraloğlu erişim yasağı ile ilgili açıklama yaptıBakan Uraloğlu erişim yasağı ile ilgili açıklama yaptı

"Türkiye`nin demokratik olgunluğu, başkanlık sistemine geçişi sağlayacak düzeye gelmiştir". 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeri daha önce çeşitli sebeplerle iki defa değişmiş bir türbeyi üçüncü defa taşımış olmayı, vatanı satmak olarak nitelendirenler, açık söylüyorum vatan kavramının ne olduğunu bilmeyenlerdir. Vatanı satmak nasıl olur biliyor musunuz? Vatanı satmak ortadaki açık gerçeğe, somut bilgilere rağmen kahraman askerlerimizi orada tehlikeye atmakla olur. Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, kendi iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur. Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur" dedi. 
Erdoğan, Valiler Buluşması dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı`nda verdiği öğle yemeğinde yaptığı konuşmada, pek çok ile, ilçeye, hatta köye yayılan Suriyeli misafirlere, ensar anlayışıyla sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi. Valilerden, bu konuda hiçbir aksaklığın, hiçbir nahoş durumun yaşanmaması için özel önem ve hassasiyet beklediğini dile getiren Erdoğan, "Sıkıntılar olabilir, doğrudur. Bunlar gelmediği zaman sıkıntılar olmuyor muydu? Yine aynı sıkıntılar, benzer sıkıntılar oluyordu. Ama unutmayalım ki dara durmuş ve dara düşmenin ötesinde bombaların altında kalan bu insanlara, bu millet kucağını açmak suretiyle hem insani hem vicdani hem de İslami bir görevi yerine getirmiştir" diye konuştu. 
"Suriye içinde örgütlenen ve 120 ülkeyle bizim de desteklediğimiz muhalefet, tam netice almaya yaklaşırken, bir anda DAEŞ diye bir örgüt icat edildi, işler tepetaklak oldu" ifadesini kullanan Erdoğan, Irak`ta bir önceki hükümetin yanlışları sebebiyle yaşanan derin kırılmaları fırsat bilen örgütün, burada da süratle etkin hale geldiğini kaydetti. 
"Aslında ortada tanımlanabilen tabanı, tanımlanabilen hiyerarşisi, tanımlanabilen hedefi olmayan bir yapı var" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Bölgenin kendi içinde ve küresel düzeyde pek çok hesap, bu çatı altında, bu isim altında görülmeye çalışılıyor. Bu örgütün bir proje ürünü olduğunu anlamak için öyle çok derin siyasi analize falan ihtiyaç yok, her şey ortada. Musul`da kütüphane yakan, camileri yakan yıkan, aynı şekilde türbeleri yakan yıkan bu örgütle, ülkemizde okulları yakan örgüt arasında aslında hiçbir fark yok. Onlar da yeri geldiğinde camileri de yakıp yıkıyorlar, hiçbir fark yok, okulları aynı şekilde yakıp yıkıyorlar." Türkiye`nin Suriye ile 911 kilometrelik sınırı bulunduğunu, sınır hattının ötesinin, iki farklı örgütün kontrolü altında olduğunu dile getiren Erdoğan, "Irak`ta ise sınırlarımızın bulunduğu Kuzey Irak yönetimi ile merkezi hükümet arasında ciddi sorunlar var" dedi. Böyle bir ortamda Türkiye`nin, bir yandan kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlamaya, diğer yandan bu ülkelerdeki kardeşlerinin sıkıntılarına çare olmaya çalıştığını dile getiren Erdoğan, "Daha da üzüntü verici olanı, böyle bir ortamda dahi ülke içindeki siyasi partilerin birlik beraberlik içinde hareket edemiyor olmasıdır" görüşünü paylaştı. 
"HÜKÜMETİ VE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ TEBRİK EDERİM"
Süleyman Şah Türbesi`nin nakli konusundaki tartışmalara değinen Erdoğan, dün Türkiye`nin "Suriye`de maceraya sokulmaması gerektiğini" haykıranların, bugün hilafıhakikat olduğunu bile bile ricattan, toprak kaybetmekten söz ettiklerini söyledi. Üstelik bu konuda sadece hükümeti, iktidar partisini eleştirmekle kalmadıklarını, kendisini, Genelkurmay Başkanı`nı, komutanları ve onların nezdinde tüm Silahlı Kuvvetleri hedef aldıklarını anlatan Erdoğan, "Halbuki gayet başarılı bir operasyon yapılmıştır. Orada bizim bir metrekare toprağımız kaybolmamıştır, tam aksi olmuştur. Şu anda belki de dünyanın en netameli, en sıkıntılı olan bölgesine girildi, oradaki askerlerimiz ve manevi emanetlerimiz alındı, ülkemiz sınırına yakın bir yere nakledildi" diye konuştu. 
Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerini bir kez daha tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Yeri daha önce çeşitli sebeplerle iki defa değişmiş bir türbeyi üçüncü defa taşımış olmayı, `vatanı satmak` olarak nitelendirenler, açık söylüyorum, vatan kavramının ne olduğunu bilmeyenlerdir. Vatanı satmak nasıl olur biliyor musunuz? Vatanı satmak ortadaki açık gerçeğe, somut bilgilere rağmen kahraman askerlerimizi orada tehlikeye atmakla olur. Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, kendi iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur. Vatan satmak, bu topraklarda bin yıllık ortak geçmişi olan insanların birliğini beraberliğini, kardeşliğini sağlayamayarak, ülkenin maddi, manevi kayıplara uğramasına göz yummakla olur. Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur." 
"ŞU AN KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR 11 BİN DOLAR"
Erdoğan, Türkiye`yi hemen yanı başındaki kaos ortamına sokmak isteyenleri engellemek için stratejik bir hamle yapmanın, Çözüm Süreci ile ülkenin kanayan yarasına, milletin dağlanan yüreğine merhem olmaya çalışmanın, ekonomiyi ve onunla birlikte refahı 12 yılda üç kat büyütmenin, ülkeyi tarihinde görülmemiş yatırımlarla buluşturmanın vatana hizmet demek olduğunu vurguladı. "İşte sene 1980-82, kişi başı milli gelir bin 567 dolar, şu anda hamd olsun 11 bin dolar. Nerelerden nerelere geldik. Yeterli mi? Değil, daha fazla olması lazım" şeklinde konuşan Erdoğan, vatana hizmetin enflasyonu ve faizi düşürerek lobilere aktarılan kaynağı ülkeye ve millete hizmet için yatırıma dönüştürmek olduğunu söyledi. 
Bugüne kadar vatana hizmet etmenin çabasını gösterdiklerini anlatan Erdoğan, "Sizler valisi olduğunuz şehirlerin 12 yıl önceki durumuyla bugünkü durumunu sürekli olarak kıyaslamak ve bunu iyi bilmek durumundasınız. Yapılanlar ortada" ifadesini kullandı. "Bizi vatanı satmakla itham edenlerin, bu ülkeye ve bu millete verdikleri zararı anlatmaya kalksam, sokağa çıkacak yüzleri kalmaz. Bunları iyi tanırım" diyen Erdoğan, "Gerçi bu onlar için alışılageldik bir şey. Türkiye`ye ve milletimize hiçbir katkıları olmadığı gibi başında bulundukları partilere de hiçbir faydaları dokunmadı. Her seçimde yenildiler ama sanki gökten yağmur yağıyormuş gibi `Ya Rabbi şükür` deyip yollarına devam ettiler" görüşünü bildirdi. 
Kendilerinin, vatan, millet sevgilerini yaptıkları hizmetlerle sayısız defa ispatladıklarını dile getiren Erdoğan, Süleyman Şah meselesinin ne olduğunu, herkesin gayet iyi bildiğini söyledi. Türkiye`nin ne herhangi bir hakkından vazgeçtiğini ne de kendisine ait bir karış toprağı terk ettiğini kaydeden Erdoğan, "Tamamen kendi stratejimiz, kendi planlamamız, kendi icramız olan bir operasyonla türbenin yerini değiştirdik. Bu öyle bir günlük, iki günlük, bir hafta, bir aylık bir çalışmanın neticesi değil. Aylardır üzerinde çalıştığımız, ta Başbakanlık dönemimden itibaren bir süreçtir ve Cumhurbaşkanı olduğum andan itibaren de gerek dar kapsamlı yaptığımız çalışmalarda, toplantılarda da sürekli bunu görüşerek en sonunda nihai kararı verdik ve bu adımı attık" bilgisini verdi. 
SİSTEMİN KÖKTEN DEĞİŞMESİ GEREKİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin Türkiye için birçok bakımdan önemli olduğuna dikkati çekti. Bu seçimlerin huzur, güven içinde demokrasiye yakışır bir ortamda geçmesi için valilere önemli görevler düştüğünü ifade eden Erdoğan, seçim ortamını zehirlemeye yönelik birtakım gayretlerin şimdiden başladığını söyledi. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilere şöyle seslendi: "Sandıktan umudunu kesenlerin sandığı provoke ederek, kendilerine bir inisiyatif oluşturma çabalarına özellikle sizler dikkatli davranmalısınız. Oy kullanan her vatandaşımızın tercihini kendi iradesiyle yapması, sandıktan da o iradenin çıkması demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bu namus da öncelikle sizlere emanettir. Milletin namusu olarak kabul ettiği sandığa sahip çıkamayan yönetici, şehrine de sahip çıkamaz, ülkesine de sahip çıkamaz. Seçim ve sandık güvenliği konusunda en küçük zafiyetin yaşanmasına asla izin verilmemeli. Bu konuda her birinizin azami dikkati, gayreti, titizliği göstereceğine inanıyorum." 
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının da ülkedeki yönetim sisteminin geleceği bakımından kritik öneme sahip olduğuna işaret ederek, seçim sonuçlarına göre yeni anayasa ve başkanlık sisteminin gündeme geleceğini dile getirdi. Başkanlık sisteminde, yerel yönetimlerin daha da güçleneceğini, daha da etkin hale geleceğini belirten Erdoğan, bu sistemde başkanlığın merkezdeki gücünün, bir yandan Meclis ile diğer yandan yerel yönetimlerin sahadaki gücüyle dengelendiğini aktardı. Bu sisteme geçildiğinde valilerin farklı bir konuma gelmesinin, daha geniş yetkileri bulunmasının mümkün olabileceğini dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Esasen cumhurbaşkanının doğrudan halkın oylarıyla seçilmesi, bu konuda atılmış ilk adımdır. Şimdi bu adımı daha da ileriye taşıyıp, güçlü bir başkan, güçlü bir meclis ve güçlü yerel yönetimlerden oluşan ülkemizin, devlet geleneğine ve milletimizin ihtiyaçlarına uygun bir sisteme geçmenin vakti gelmiştir. Bugüne kadar meşruiyetini özellikle de millete değil mevcut sistemin içine gizlenmiş mekanizmalara borçlu olanların feveranları boşunadır. 1960 ve 1980 darbeleriyle kurulan vesayet düzeni, Türkiye`yi 2023 hedeflerine ulaştıramaz. Biz 12 yıl boyunca bu oligarşik yapıyla mücadele ettik. Geldiğimiz noktada da görüyoruz ki sistemi kökten değiştirmeden bu yapının ıslahı mümkün değildir. Türkiye`nin demokratik olgunluğu, başkanlık sistemine geçişi sağlayacak düzeye gelmiştir. Yeni Türkiye, yeni anayasa ve başkanlık sisteminin sağlayacağı güçlü zemin üzerinde yükselecektir. Bu sadece bir sistem değişikliği değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti`nin bekası meselesidir." 
"BAL GİBİ DE OLUR"
Zaman zaman "Türk tipi başkanlık sistemi olmaz" denildiğini aktaran Erdoğan, "Çok açık, çok net söylüyorum, bal gibi de olur. Niye olmazmış" diye konuştu. Dünyadaki başkanlık sistemlerinin hepsinin birbirinin aynısı olmadığına işaret eden Erdoğan, "Amerika`da farklı bir başkanlık sistemi var, hemen güneyine iniyorsun, Meksika`da farklı bir başkanlık sistemi var. Gidiyorsun Küba`ya farklı, Arjantin farklı, Brezilya farklı, hepsi farklı, Rusya`ya gel farklı, Fransa`ya geliyorsun yarı başkanlık sistemi. Farklı farklı sistemler var" değerlendirmesinde bulundu. 
"Biz ne diyoruz, bir arı maharetiyle şöyle çiçeklerden nasibimizi alalım, ondan sonra balımızı yapalım. `Kendi geleneklerimiz, kendi göreneklerimizde de çerçevelenmiş, işte bizim başkanlık sistemimiz` der, bununla beraber geleceğe yürürüz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Şu anda Amerika, Latin Amerika, Rusya, Avrupa vs. buralardaki sistemler olmazsa olmaz değil. Bunlar da birçok testlerden geçti. Biz de kamuoyunda bunu tartışarak, sivil toplum örgütlerimizle bunları tartışarak, müzakere ederek, akademisyenlerimizle, hepsiyle bunu müzakere ederek bir yere oturtmalı, çünkü artık patinaj yapıyoruz. Yani bu patinaj yapmaktan kurtulmamız lazım, sıçramamız lazım. Çok daha rahat, çok daha ilerilere hızla ulaşmamız lazım. Bunu sizler de zaten kendi vilayetlerinizde yaptığınız çalışmalarda da aslında görüyorsunuz."