Gözden kaçırmayın

Demirkırkan En düşük emekli maaşı asgari ücrete denk olmalıDemirkırkan En düşük emekli maaşı asgari ücrete denk olmalı

Türkiye, Özgürlükçü Demokrasi ile yeni bir geleceğe ulaşacak.
 
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Kemal Demirkırkan, 35’inci CHP Olağan Kurultayı’nı İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi.


Demirkırkan, Kurultay’da Türkiye’nin sorunlarına çözüm önerileri getirilen Sonuç Bildirgesi’nin hazırlandığını belirterek, CHP’nin, Cumhuriyet’in 100’üncü yılına giderken “Özgürlükçü Demokrasi” mücadelesi vereceğini kaydetti.


Demirkırkan, “Özgürlükçü Demokrasi mücadelesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaracak tek yoldur. Bu yol, siyasi iktidarın tek tipleştiren, kendisi gibi düşünmeyenleri suçlu ve hain ilan eden, çoğulculuğu reddeden uygulamalarına karşı, farklı kimliklerin barış ve kardeşlik ilkesine bağlı kalarak yaşamasını amaçlayan, yeni bir geleceğe Türkiye’yi ulaştıracaktır” dedi.

 
 
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Kemal Demirkırkan, CHP’nin 35’inci Olağan Kurultayı’nı, Kurultay’da hazırlanan Sonuç Bildirgesi’ni ve yerel gündemi, İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi.

TÜZÜK DEĞİŞİKLİKLERİ YAPILDI

Demirkırkan, “CHP 35’inci Seçimli Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik adını verdiğimiz Olağan Kurultayımıza 1238 delege katıldı. İlimizden Milletvekilimiz ile birlikte 11 delege katıldı. 3 gün süren kurultayda Parti Genel Başkanı, PM ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin seçimi dışında tüzük değişiklikleri de yapıldı.


Tüzük komisyonunda Merkez ilçe Başkanımız Av. Yusuf Onur Seçme ve Sonuç Bildirgesi komisyonunda ben görev aldım. Kurultayda hepinizin de takip ettiği gibi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tek aday olarak katıldığı seçimde yeniden genel başkan olarak seçildi. Parti meclisinde delegelerimizin isteği doğrultusunda belirgin değişiklik yapıldı” dedi.

SİNDİRME POLİTİKALARI UYGULANIYOR

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğunu, ülkemizi çok partili hayata geçirdiğini, ülkemize sosyal demokrasiyi getirdiğini aktaran Demirkırkan, “Dördüncü Devrim”e de birlikte imza atacaklarını kaydetti.


Demirkırkan, “Dördüncü devrim ‘Diktatörlük’ hedefini somutlaştırmaya çalışan baskı rejiminin en büyük korkusudur. Bu nedenledir ki toplumun tüm kesimlerine yönelik sindirme politikalarını uygulamaya koyan siyasi iktidarın önündeki tek kurumsal engel, gücünü devrimci ruhundan alan Cumhuriyet Halk Partisi ve partimizin fedakâr kadrolarıdır. CHP’nin kendisi dışındaki toplum kesimlerini de kucaklayarak vereceği ‘Özgürlükçü Demokrasi’ mücadelesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaracak tek yoldur.



Bu yol, siyasi iktidarın tek tipleştiren, kendisi gibi düşünmeyenleri suçlu ve hain ilan eden, çoğulculuğu reddeden uygulamalarına karşı, farklı kimliklerin barış ve kardeşlik ilkesine bağlı kalarak yaşamasını amaçlayan, yeni bir geleceğe Türkiye’yi ulaştıracaktır” ifadelerini kullandı.

İSTİKRAR GELECEK TÖRER BİTECEK DİYE OY DEVŞİRDİLER

Ülkede terör sorununun çözülemediğini söyleyen Demirkırkan, “Sadece bu hafta içinde Sur ve Cizre’de 6 güvenlik kuvvetimizi şehit verdik. Şehit cenazeleri devam ediyor. Genel seçim öncesi terör fırtınasında ‘istikrar gelecek terör bitecek’ ‘analar ağlamayacak’ diye oy devşirenlere soruyoruz. Ülkemize istikrar gelmedi mi? Şehit cenazeleri niye hala devam ediyor?


14 yıldır bu ülkeyi başkaları mı idare ediyor? Açılım, saçılım politikalarınız dışında, terörle ilgili cümle kuranları, imza atanları suçlu ilan edip hapise atmak dışında bir şeyler yapmak için, daha neyi bekliyorsunuz?. İstikrarlı bir iktidarda ne şehit cenazesi, ne de faili meçhul olmaz. Yeter artık. İnsanlarımız ölmesin, öldürülmesin, öldürülenlerin failleri bulunsun” şeklinde konuştu.

BELEDİYELERİN GÖREVİ İNSANLARI RAHAT ETTİRMEKTİR

Afyonkarahisar’ın yerel gündemi ile ilgili de açıklama yapan Demirkırkan, şu ifadeleri kullandı:
“Afyonkarahisar`daki trafik sorunu ile otopark sorununu birlikte ele almamız gerekiyor. Paralı ya da parasız, cadde-sokak kenarlarına park eden araçların önüne geçilmediği müddetçe 2 araçlık yollarda bile tek aracın zorla ilerlediğini görmeye devam edeceğiz. İlimizde öncelikle ciddi bir otopark sorunu var.


Şehrin merkezi noktalarına bir an önce kısa süreli parka ücret alınmayan otoparklar yapılmalıdır. Belediyemiz insanlarımızı rahat ettirmek için vardır. Bu ücretli sistemle her gün tartışmalar yer yer bıçaklı kavgalar olmaktadır. Bankalar caddesi gibi kritik alanlara kesinlikle park yasağı getirilmelidir. Bununla bağlantılı başka bir konu da şehrimizdeki kırmızı ışıkların düzensizliğidir. Ana yoldaki araç bekletilirken, tali yol olarak kabul edilebilecek araçlara yol verilmektedir.


Bize göre, Türkiye`nin birçok kentinde uygulanan belli bir hızda giden araçların kırmızı ışığa yakalanmadan seyretmesini esas alan ‘yeşil dalga’ projesi esas alınmalıdır. Trafikle ilgili başka bir sorun da dolmuş ve halk otobüsleridir. Belediye Meclisi, dolmuşların güzergahlarına göre renklerini belirlemiştir, bu toplu ulaşım için olumlu bir adımdır. Ancak yetmez.


Dolmuş esnafının özel halk otobüsleri ile ilişkisi net bir şekilde kamuoyuna açıklanmalı, bu açıklamadan sonra da trafikteki araç sayısının azaltılması için çalışmalara başlanmalıdır. Toplu taşıma ile ilgili aktaracağımız son başlık ise, durak yerleri ile ilgilidir. Durak yerleri net olarak belirlenmeli, durak yerlerinin başında ve sonunda asgari 7 metre araç parkına izin verilmemeli, bu alanlara park edenlere gerekli cezalar uygulanmalıdır. Böylece toplu taşıma araçları yolun ortasında yolcu alıp yolcu indirdiğinde, geçerli bir mazeretleri kalmaz. Bununla ilgili Emniyet kuvvetleri ve Zabıta`dan da destek alınmalıdır.”

CHP GÖRMEZDEN GELİNEMEZ

Afyonkarahisar’da Cumhuriyet Halk Partisi’nin görmezden gelinemeyecek bir parti olduğunu aktaran CHP İl Başkanı Kemal Demirkırkan, bu konudaki sitemini de basın mensupları aracılığıyla dile getirdi. Demirkırkan, “Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizin anamuhalefet partisidir. İlimizde de bir milletvekili ile temsil edilmektedir. İlimizde de anamuhalefet görevini yerine getirmektedir. En tepeden başlarsak, devletimizin Bakanı, hepimizin Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, devletin resmi toplantılarını yaparken Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı`nı bu toplantılara davet etmekte, ancak Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanları davet edilmemektedir.


Çalışan Gazeteciler Günü etkinliğinde hepimizin Belediye Başkanı olduğuna inandığımız Sayın Burhanettin Çoban`ın yine Adalet ve Kalkınma Partisi`nin İl Başkanı`nı davet etmiş, ancak diğer il başkanlarını davet etmemiştir. Üzülerek söylüyorum, Afyonkarahisar Gazetecileri Dayanışma Derneği`nin yaptığı toplantıda da benzer bir şekilde, plaket töreni sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi`nin temsilcilerine plaket verdirilirken, Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisine bu onur yaşatılmamıştır.


Biz bunların çok meraklısı değiliz. Ancak biz burada Cumhuriyet Halk Partisi gibi ülkemizi kuran, her taşında emeği olan bir parti olarak hak ettiği gibi ağırlanması ve protokoldeki yerini alması gerektiğine inanıyoruz. Buradan bu konuda daha hassas davranılmasını rica ediyoruz” dedi.

 BASIN MENSUPLARININ SORULARINI CEVAPLADI

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Demirkırkan’a yöneltilen sorular ve cevaplar şöyle:

-Parti Meclisi değişti. Kurultay`ın yeni Kurultay`a gebe olduğu iddia ediliyor. Siz bu konuda ne diyorsunuz?

Bu tür yorumların uç yorumlar olduğunu düşünüyorum. Kurultay`a girerken 4 tane Genel Başkan Adayımız olduğu söyleniyordu. Ancak bizim kurultayımızda Genel Başkan Adayı olmak için belirli sayıda imza toplanması gerekiyor. Sayın Genel Başkanımız, diğer adaylar yeterli imzayı bulamadığı için tek listeyle seçime girdi. Parti Meclisi`nde Sayın Genel Başkan`ın çalışma arkadaşlarını seçme özgürlüğü vardır. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi`nde demokrasi de vardır.


CHP tabanının kendine göre yorumları da vardır. Bu genel yorumdan çıkan sonuç şudur: Sayın Genel Başkan görevine devam ediyor, ancak Parti Meclisi`nde delege bir taze kan, bir yenilenme arayışı içine girmiştir. Bu anlamda Parti Meclisi`nde ciddi sayılabilecek bir değişiklik yaşanmıştır. Bu bir bayrak değişimidir. Gelen arkadaşlarımız, CHP`nin daha ileri gitmesi için çalışacaktır. Yeni bir kurultay fikrinin çok gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir hava almadım.
 
-Eylül ya da Kasım ayında bir baskın seçim planlandığı düşünülüyor. CHP, böyle bir seçime hazır mıdır? Böyle bir seçim, demokrasi açısından doğru mudur?

Adalet ve Kalkınma Partisi`nin bu tür baskın seçim yapabileceğini, kafasının bu tür şeylere çalışabileceğini biz 7 Haziran seçimlerinden sonra gördük. Ülkenin sürekli seçim güzergahında yaşamasını ben çok doğru bulmuyorum. Hepimiz gördük ki seçimler ülkemizdeki birçok işi sekteye uğratıyor.


Hem ekonomik kayıplar yaşanıyor. Hem de borsa ve sanayici beklentilerin karşılanması açısından sıkıntılara neden olabiliyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanları olarak Kurultay`dan bir gün önce davet edildik. Genel Başkanımız`la da uzun uzun ülke gündemine ilişkin görüşlerimiz paylaştık.


Cumhuriyet Halk Partisi örgütleri, Genel Başkanımız`ın da direktifleri ile ciddi olarak, her an seçim yapılacakmış gibi seçime hazırlanmaya başlamıştır. Çok kısa vadede bir seçimin olacağını düşünmüyorum, bunun da ülkemiz için faydalı olacağını düşünmüyorum.


-Son günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun "diktatör" tanımlaması tepkiyle karşılandı. Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir?


Genel Başkanıımızın konuşmasını biz salonda dinledik. Konuşmanın geneline bakarsanız, durum tespitinden öte bir şey yok. Cumhurbaşkanlığı Seçimi yapıldıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanı Meclis`e geldi ve Anayasal olarak yemin etti. Tarafsız kalacağına yemin etti. Sonra da `Ben tarafsız bir Cumhurbaşkanı değilim, artık bunlara alışın` dedi. Hareketleri ile de tarafsız olmadığını gösterdi.


Ülkemizde eylemsel özgürlüğün dışında fikir özgürlüğü kalmadı. Fikir beyan eden insanlar yargılanabilir, ama o gün hapse atılmamalı. Facebook ve Twitter`da yazdığınız her şeyden dolayı hapse atılabiliyorsunuz. Bu da bir kişinin isteğiyle oluyor. Can Dündar ve Erdem Gül hâlâ hapiste. Bunun yaşandığı ülkede ne yaşanırsa, o yaşanıyor.

-Parti Meclisi`nde ilimizde 10 delegeden 3 aday çıktı. Parti Meclisi`ne aday olma konusunda bir şart getirilmeli mi?

Kurultayımızda 3 arkadaşımız Parti Meclisi`ne aday oldu. 2 arkadaşımız, örgütümüz tarafından önerildi, bir arkadaşımız da münferit olarak aday oldu. Parti Meclisi, karar organıdır. İl Başkanları toplantısında da dile getirildi. Parti Meclisi`ne aday olunması için sınırlama getirilmesi teklif edildi. Belirli sayıda imzayı toplayabilenlerin Parti Meclisi`ne aday olması kuralı getirilebilir.
 
CHP 35’İNCİ KURULTAYI’NIN SONUÇ BİLDİRGESİ

1) “Parti Devleti Düzenine” son verilecek, saydam ve hesap verebilir bir hukuk devleti kurulmalıdır.
 
2) Yargı, siyasetin ve her türlü güç odağının kontrolünden kurtarılmalı, “özel güdümlü” yargı uygulamalarına son verilmeli, yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanmalıdır.
 
3) Darbe hukuku ve onu tahkim eden tüm düzenlemeler kaldırılmalı, hak ve özgürlükler hiçbir ayrım yapmaksızın tüm yurttaşlarımız için kesin güvence altına alınmalıdır.
 
4) Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasaları, milli iradenin kusursuz temsilini sağlamak üzere değiştirilmeli, lider sultasına son verilerek milletin vekilini milletin seçeceği, halkın iradesinin Meclis’te baraja takılmadan temsil edilebileceği demokratik siyaset rejimi getirilmelidir.
 
5) Kuvvetleri tek elde toplamaya dönük girişimler boşa çıkarılarak, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter demokrasi güçlü ve etkin kılınmalıdır. Parlamento güçlendirilmeli, parlamento üzerindeki her türlü vesayete son verilmelidir.
 
6) Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk paylaşımı, halkın ihtiyaçlarını gözeterek, en üst düzeyde katılım sağlanabilecek şekilde belirlenmelidir. Yerel yönetimler güçlendirilmeli, bu doğrultuda ilk adım olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı üzerindeki şerhler kaldırılmalıdır.
 
7) Cumhurbaşkanlığı makamı, Anayasayı çiğneyen pozisyondan kurtarılmalı, Anayasal sınırlar içine çekilerek, demokratik süreç içerisinde anayasaya saygılı bir Cumhurbaşkanı’nın göreve gelmesi sağlanmalıdır.
 
8) Düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlükleri başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
 
9) Aileden başlayarak, hayatın her alanında ve devlette her türlü otoriterleşmeye son verilmelidir.
 
10) Basın özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler ayıbına son verilmeli, medya 4. kuvvet olarak anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
 
11) Kürt sorunu salt güvenlikçi politikalarla çözülemez. Toplumsal barış, yalancı çözüm süreçleri ile inşa edilemez. Etnik köken ve inanç temelinde siyaset kıskacına alınmış olan sorun, barışın toplumsallaştırılmasını hedefleyen Üçüncü Yol Perspektifi ile aşılmalıdır. Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, milletin temsil edildiği TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir.
 
12) Laiklik, inançların ve yaşam tarzlarının güvencesidir. Devletin tüm inançlara saygılı, tüm inançlara eşit mesafede olacağı bir laiklik anlayışı güçlü bir şekilde kurulmalıdır.
 
13) Her türlü ayrımcılığa ve ekonomik, toplumsal, siyasal eşitsizliklere karşı topyekûn mücadele edilmelidir. Hak ve eşitlik temelinde kadınlar ve gençler desteklenmeli, engellilere ve toplumun dezavantajlı kesimlerine fırsat eşitliği sağlanmalıdır.
 
14) Kalkınmayı yalnızca zenginleşme olarak anlayan yaklaşıma son verilmeli, insani kalkınma öncelikleri gözetilmelidir. Yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli üretim yapan, kalkınmanın merkezine insanı koyan, güçlü ekonomi ile zengin bir refah toplumu yaratılmalıdır.
 
15) İnsanı, çevreyi ve doğal yaşamı yok sayan, para kazanma hırsını her türlü toplumsal, insani değerin önüne koyan üretim anlayışına son verilmelidir. Küresel ısınma ve çevre kirliliğine karşı ekonomide dönüşüm ve sürdürülebilirlik sağlanmalıdır.
 
16) Sosyal devlet kurulmalı, hak temelli uygulamalarla zenginliğin adaletli paylaşımı ve sosyal adalet sağlanmalıdır.
 
17) Eğitim reformuyla, aklın ve bilimsel düşüncenin egemen olduğu, bilgi çağını yakalamış, evrensel değerlerle donatılmış bir eğitim sistemi kurulmalı, eğitim kalkınmanın temeli ve motor gücü olarak çağdaş bir anlayışla ele alınmalıdır.
 
18) Üniversitelerin üzerindeki iktidar baskısı kaldırılmalı, akademik özgürlüğün temel koşulları sağlanmalıdır.
 
19) Sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmak her yurttaşın anayasal hakkıdır. Ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti sağlayan, sosyal adaleti temel alan bir sağlık politikası inşa edilmelidir.
 
20) “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi ekseninde, yayılmacı ve maceracı tuzaklara düşmeden, komşularla iyi ilişkileri esas alan, AB üyeliğini hedefleyen, inanç ve mezhep odaklı siyaseti dışlayan bir dış politika oluşturulmalıdır.
 
21) Ülkenin her yerinde huzur ve barışın tesis edildiği, terör saldırıları karşısında vatandaşların can güvenliğinin sağlandığı, insan haklarına saygılı bir güvenlik politikası oluşturulmalıdır.