Gözden kaçırmayın

İsrail ve Lübnan arasında ateşkesİsrail ve Lübnan arasında ateşkes

Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) 71`inci Genel Kurul görüşmelerinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama`nın ev sahipliğinde düzenlenen ‘Mülteciler’ konulu zirve için aile fotoğrafı çekimine katıldı.



Aile fotoğrafı çekiminin ardından BM Genel Merkezi’ndeki Vesayet Konseyi Salonu’nda düzenlenen ‘Mülteciler’ konulu liderler zirvesi toplantısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada bir konuşma yaptı.



Mülteciler konusunda küresel krizin yaşandığı hassas bir dönemde bu zirveyi düzenleyen ABD Başkan Barack Obama’ya teşekkür ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeryüzündeki mülteci sayısının her yıl yeni rekorlar kırdığına işaret ederek, “Suriye’de 6 yıla yakın zamandır devam eden iç savaşta bugüne kadar 600 bin kişi öldürülmüş durumda.



Yaşadığı yerleri terk edenlerin sayısı 12 milyon, ülkeyi terk etmek zorunda kalanların sayısı 5 milyonu bulmuş durumda. Ülkesinden ayrılan Suriyelilerin yaklaşık 3 milyonunu ülkemizde misafir ediyoruz. Burada ifade ettiğim rakamların insan olduğunu unutmayalım. Şayet kendi ailemizden, kendi çevremizden empati yaparak bunca insanın yaşadığı dramı anlamaya çalışmazsak, sorunun çözümünü hızlandıramayız” diye konuştu.
 
"Mülteciler konusunda uluslararası toplum kötü bir sınav verdi"
“Cansız bedeni kıyılarımıza vuran Aylan bebeğin o acı görüntüleri hafızalarımızdan silinmemiş olmalı. Aynı şekilde Halep’teki bombalanan evinin yıkıntılarından çıkartılan ve bindiği ambulansta tüm masumiyetiyle oturan her tarafı kan-toz içerisinde Ümran bebeğin görüntüsünü de herhalde unutmadık” ifadelerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan,devamında şunları söyledi: “Avrupa ülkelerine gitmek için ölümüne yolculuğu göze alan bir mültecinin kucağında çocuğuyla birlikte umuda koşarken ayağına takılan çelmeyi de hatırlıyor olmalıyız.




Bunlar yaşananların sadece birer örneğidir. Uluslararası toplum bu süreçte insani ve vicdani değerlere sahip çıkamayarak maalesef çok kötü bir sınav verdi. Bebeklerin, kadınların, sivillerin öldüğü, öldürüldüğü bir dünyada kimse masum kalamaz. Geçen her gün, her saat bu insani ve ahlaki yıkımın daha da arttığını biliyoruz. Zaten çok geç kaldığımız bu krizleri durdurmak için hemen, derhal ve kararlı bir tavırla harekete geçmeliyiz.




Aksi takdirde imkânımız olduğu halde zulümleri önlemek için neden geç kaldığımızı gelecek nesillere ve tarihe anlatamayız, izah edemeyiz.”
 
Dünya çapında en fazla sığınmacı barındıran ülkelerden biri olarak neleri yaptıklarını ve nelerin yapılması gerektiğine ilişkin görüşlerini paylaşmak istediğini belirterek, Türkiye’nin insan merkezli bir anlayışla en başından itibaren sınırlarını zulümden kaçan herkese açtığını ve açmaya devam edeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemize gelenlerin etnik kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine bakmadan herkese aynı duyarlılıkla yaklaştık. Hâlihazırda sayıları 3 milyonun üzerinde olan Suriyeli ve Iraklı sığınmacıların her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyoruz” dedi.
 
"Sığınmacıları kamp hayatına mahkum etmek istemiyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin bugüne kadar sığınmacılar için faturalı olarak harcadığı paranın 12 milyar doları aştığını, bu tutar kadar da sivil toplum kuruluşları tarafından harcama yapıldığını hatırlattı ve şunları ekledi: “Buna karşılık tüm dünyadan aldığımız toplam destek sadece 512 milyon dolardır. Biz sığınmacıları kamp hayatına mahkûm etmek istemiyoruz, çadır kentlerle, konteyner kentlerle bu süreci devam ettirmek istemiyoruz.



Ve yaklaşık bu 3 milyonun içerisinden 300 bini şu anda çadır ve konteyner kentlerde misafir edilirken, diğerleri de değişik şehirlerimizde evlerde kalmaktadır. Sığınmacıların kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlamak için şehirlerimizde yaşamalarına ve çalışmalarına da izin veriyoruz ve şu anda da onlar için vatandaşlık süreçlerini de başlatmış vaziyetteyiz.




Tabii ki bu bir sosyal risk problemi de meydana getiriyor. Biz bu riski aldık ve bundan asla pişman değiliz. Bugüne kadar 15 bine yakın Suriyeliyi gerekli mesleki eğitimden geçirerek çalışma hayatına dahil ettik.”
 
 
Türkiye olarak her fırsatta göç ile kalkınma arasındaki güçlü bağa vurgu yaparak mülteci krizini uluslararası gündemin üst sıralarına taşımak için gayret gösterdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz yıl yaptığımız G-20 Dönem Başkanlığımızda ve geçen ay düzenlenen G-20 toplantısında bu konuyu gündeme getirdik. Küresel göç ve kalkınma forumu dönem başkanlığımız sırasında da bu meselede farkındalık artırıcı çalışmalar yürüttük. Geçtiğimiz Mayıs ayında ülkemizin ev sahipliğinde ilk kez düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi bu bakımdan tarihi bir toplantı oldu. Önümüzdeki dönemde de bu çalışmaları sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
 
"Türkiye`de 835 bin civarında okul çağında Suriyeli çocuk var"
Türkiye’de 835 bin civarında okul çağında olan Suriyeli çocuğun bulunduğu bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu imkânları ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla bunlardan 310 binininokulla buluşturulduğunu aktardı. Hedeflerinin, bir tane çocuğun bile eğitim hayatından, okuldan mahrum kalmaması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için tüm ülkeleri ve ilgili sivil aktörleri Türkiye’nin bu çabalarına katkıda bulunmaya davet etti.
 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mültecilerin başka ülkelerde yaşama fırsatına sahip olmalarının önemine değinerek, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin yeniden yerleştirme sayıları için belirlediği hedeflere en kısa sürede ulaşılmasını umduğunu söyledi.
 
 
Türkiye içindeki Suriyelilere koruma sağlarken düzensiz göçün önlenmesine yönelik somut adımlar attıklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son 1 yıldır mülteci krizine karşı Avrupa Birliği’yle önemli bir işbirliği çerçevesi geliştirdik. Sorunun üstesinden yük ve sorumluluğu paylaşmak suretiyle gelebileceğimizi kabul ederek karşılıklı taahhütlerde bulunduk.




Bu kapsamda aldığımız tedbirlerle 2015 Ekim’inde 7 bin olan günlük düzensiz göç rakamını son aylarda ortalama 50’ye kadar düşürmeyi başardık. Bu tablo, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle olan mutabakatı çerçevesindeki taahhütlerini başarıyla yerine getirdiğini gösteriyor. Buna karşılık 18 Mart 2016’da varılan mutabakatta Avrupa Birliği tarafından ülkemize verilen sözler maalesef tutulmadı. Suriye krizinin başından beri yalnız bırakılan Türkiye, bir kez daha aynı akıbete duçar oldu.




Biz bu meselenin üstesinden öyle veya böyle geliriz ve geleceğiz. Ama Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslar arası toplum böylesine temel bir insani krizde ortaya koyduğu tutarsızlığın hesabını ilânihaye veremez.”
 
 
Adil bir yük paylaşımı olmadan mülteci sorununun çözümü konusunda istenen hedeflere ulaşılamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, “Bugünkü zirvenin yeni farkındalıklar oluşturarak yeni taahhütlere ve elbette bunların gerçekleşeceği günlere vesile olmasını diliyorum, herkesi saygıyla selamlıyorum" sözleriyle tamamladı. DHA