Gözden kaçırmayın
Garnizon Komutanı Afyon Eğitim Vakfını Ziyaret EttiAfyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Sultan Divani Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen "739. Vuslat Yıldönümünde Mevlana ve Mevlevilik" konulu panel, 27 Aralık 2012 tarihinde ANS Kampusü 1. Eğitim Binası Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Başkanlığını AKÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karazeybek`in yaptığı panele AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. İbrahim Balık, Yrd. Doç. Dr. Selim Kaya ve Uzm. Yusuf İlgar konuşmacı olarak katıldı.
AKÜ Devlet Konservatuvarı katkılarıyla düzenlenen AKÜ Sultan Divani Uygulama ve Araştırma Merkezi Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu tarafında sunulan müzik dinletisinin ardından başladı. Panelde AKÜ Tarih Bölümü öğretim elemanı Arş. Grv. Hasan Hüseyin Güneş, Mevlana`dan şiirler okudu.
Panelde Yrd. Doç. Dr. Karazeybek, "Üniversitemiz son zamanlarda, Afyonkarahisar`ın önemli özelliklerinden ve değerlerinden biri olan Mevlevilik ile ilgili birtakım faaliyetler yapmaya başladı. Bu yıl içerisinde de Sultan Divani Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Bundan sonra da artan bir ivmeyle çalışmalarımız devam edecektir. Afyonkarahisar, Konya`dan sonra Mevleviliğin ikinci merkezi konumundadır. Bu nedenle, bu konuda çalışmaların daha da artması gerekir" dedi.
Panele konuşmacı olarak katılan Yrd. Doç. Dr. Balık, "21. Yüzyılın Stres ve Kaosundan 13. Yüzyılın Hoşgörü İklimine" başlıklı sunumunda, hoşgörü anlamında, 21. yüzyılın 13. yüzyıldan öğrenecek çok şeyi olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Balık, "Anadolu`da Selçuklu yönetiminin oluşturduğu hoşgörü ortamı, Yunus`a "hakkı gerçek sevenlere cümle alem kardeş gelir" ya da "gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz" dedirtebiliyordu. Yunus Emre`yi "severiz yaratılanı yaratandan ötürü", Hacı Bektaşi Veli`yi "gelin canlar bir olalım", Mevlana`yı ise "bizim kapımız ümitsizlik kapısı değildir" felsefesine ulaştıran, Selçuklu sultanlarının mimarı olduğu Ortaçağ Anadolu Türklüğünün kültür seviyesidir. 13. yüzyılı ve Türk Ortaçağını layıkıyla anlamamız ve algılamamız gerekir" dedi.
Yrd. Doç. Dr. Kaya konuşmasında Mevlana ve Mevlevilik ile ilgiler bilgiler aktararak, "Mevlana, Türk İslam dünyasının yetiştirdiği seçkin bir mutasavvuf, mütefekkir, alim, şair ve hepsinden de öte büyük bir gönül sultanıdır. Büyük gönül sultanı Anadolu`dan epeyce uzak bir diyarda dünyaya gelmiştir. Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh`de doğmuştur. Mevlana yaşamı, fikir ve düşünce bakımından bütün dünya halklarına ait bir alimdir. Mevlana, Anadolu`da yaşayıp, bu topraklarda vefat ettiği için Türkler tarafından sahip çıkılmıştır" dedi. Yrd. Doç. Dr. Kaya, Mevlana`nın kendi hayatını "ham idim, piştim, yandım" sözüyle özetlediğini ifade ederek, "Mevlana, hem yaşadığı dönemde hem de sonraki yaşam dili içerisinde fikirleri ve yaşantısıyla geniş kitleleri etki altına aldığından dolayı O`nun öğretileri sonraki zaman dilimi içerisinde oğlu ve torunu tarafından geliştirilerek, Mevlevilik adıyla anılmıştır. Eserleri de Selçuklu ve daha sonra da Osmanlı coğrafyası olmak üzere Hindistan ve Pakistan`da okunmuş, okutulmuş ve farklı dillere çevrilmiş ve hala daha üzerinde çalışmalar devam ediyor" şeklinde konuştu. Yrd. Doç. Dr. Kaya, sosyal medyada sıkça paylaşılan bazı sözlerin Mevlana`ya aitmiş gibi gösterilmesini eleştirerek, "gel ne olursan ol gel" sözünün aslında Mevlana`ya ait olmadığını Mevlana`nın sözünün "Biz güzeliz, gel sen de güzel ol" şeklinde olduğunu dile getirdi. Uzm. İlgar ise konuşmasında Afyonkarahisa`da Mevleviliğin gelişimini anlatarak, Afyonkarahisar`da Mevleviliğin Mevlana`nın gelişiyle ortaya çıktığını ifade etti. İlgar konuşmasında Mevlana`nın Afyon`a geliş sürecini de dinleyicilerle paylaştı.
Yorumlar
Yorum Yap