Dün yaşanan ve “CHP SUSMAMALI, DEM GÜLMEMELİ!” başlıklı yazımda bulunan “İNANMAK İÇİN BURADA SESLENİYORUM: İMAMOĞLU, CHP GENEL MERKEZİ GİBİ İÇİ BOŞ BİR AÇIKLAMA İLE DEĞİL, ŞİMDİ, ŞU AN, HEMEN ESENYURT’A GİDEREK SAMİMİ OLDUĞUNU ORTAYA KOYMALI.” mesajının ne kadar yerinde ve ön görüldüğünü üzülerek bir kez daha anlarken, bu çağrımı yani “İNANMAK İÇİN BURADA SESLENİYORUM: İMAMOĞLU, CHP GENEL MERKEZİ GİBİ İÇİ BOŞ BİR AÇIKLAMA İLE DEĞİL, ŞİMDİ, ŞU AN, HEMEN ESENYURT’A GİDEREK SAMİMİ OLDUĞUNU ORTAYA KOYMALI.” satırlarıyla hem Xtwitim aracılığıyla hem de tüm imkanlarımla İmamoğlu dahil tüm CHP ve DEM’lilere göndermeme rağmen bunu hemen görmeyip o anda harekete geçilmemesi yüzünden Silivri, yani yeni adıyla Marmara Cezaevi’nin duvarlarına çarptı.
 
Çünkü aslında görülen ama “Vanlı Prof. gider, biz de nasılsa mecliste çoğunluktayız, bizimkilerden birini, CHP’li bir meclis üyesini nasılsa belediye başkanı seçeriz” denerek ovuşturulan ellerle beklemeye alınan bu anlaşılmayan “İNANMAK İÇİN BURADA SESLENİYORUM: İMAMOĞLU, CHP GENEL MERKEZİ GİBİ İÇİ BOŞ BİR AÇIKLAMA İLE DEĞİL, ŞİMDİ, ŞU AN, HEMEN ESENYURT’A GİDEREK SAMİMİ OLDUĞUNU ORTAYA KOYMALI.” çağrım kayyumla sonuçlanacağı anlaşılınca anlaşılsa da gecikildiği için işe yaramadı.


İl saatlerde Esenyurt’ta olması gereken İmamoğlu, Bursa’da Özgür Özel’in bir sendika toplantısında gündemle, yaşananlarla alakası olmayan içi boş uzun uzadıya bir konuşma yaptı. DEM eşi başkanının gülerek geldiği grup toplantısında Erdoğan’ın konuşmasına hayranlığını anlatmaktan unuttuğu Prof. Dr. Ahmet Özer şimdi Silivri, yani yeni adıyla Marmara Cezaevi’nde ve “Kent uzlaşması” ile seçildiği yerine kayyum oturmaya hazırlanıyor.
 
Kent uzlaşması denince aklıma “Esenyurt bizim, Ardahan senin” denip, DEM’lilerin desteği ile seçilen CHP’li Ardahan Belediye Başkanı’nın Damal’da mesleği olan türkücülüğü icra etmesi, “İNANMAK İÇİN BURADA SESLENİYORUM: İMAMOĞLU, CHP GENEL MERKEZİ GİBİ İÇİ BOŞ BİR AÇIKLAMA İLE DEĞİL, ŞİMDİ, ŞU AN, HEMEN ESENYURT’A GİDEREK SAMİMİ OLDUĞUNU ORTAYA KOYMALI.” mesajımda anlatmak istediğime adeta tuz biber oluyordu.


Peki ya bir buçuk milyon nüfuslu bir kentin yüzde 49’una yakın seçmeninin oyunu alan ve 4 bine yakın insanın çalıştığı belediyenin başkanı gözaltına alınıp tutuklanırken ‘sözde’ protesto için Esenyurt Belediyesi’nin önünde kaç kişi vardı? Topu topu 700, bilemediniz bin 700 kişi… Ya kardeş olarak ilan edilen Göle ve diğer belediye başkanları? Yok canım, onlarda “kent uzlaşması” ile seçilen Ardahan Belediye Başkanı gibi iyi siyasetçi, kötü siyasetçi olmamak için suskun siyasetçi rolünü oynuyorlardı.
 
Bölge STK’ları mı? Onları hiç konuşmayalım, üzerinde hiçbir şey yazmayalım. Çünkü onlar siyasetle, gündemle, ülke ile, dünya ile değil, kaz ve gartolla meşguldür. Zaten sorduğunuzda “Biz siyasetle ilgilenmeyiz” derler, asıl işlerini kendileri itiraf ederler. Ama seçimden seçime siyasetçilerle bol bol pozlar verip, “gelene ağam, gidene paşam” demeyi de meslek edinmişlerdir.
Kısacası, Kral VI. Charles’ın ölümünden sonra babası öldü diye sevinen ve “Kral öldü, yaşasın kral!” diyerek kralığını ilan eden oğlu VII. Charles’ın sevindiği gibi birileri de aynı sevinci şimdiden yaşıyor.


İnanmıyorsanız, daha dün şu an hapiste, Silivri’de, pardon Marmara Kampüsü’nde olan Vanlı Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer ile seçim öncesi işbirliği sözleşmesi imzaladıkları ileri sürülen, seçimden hemen sonra partilerini terk edip, Özgür Özel’in bulunduğu ve Esenyurt Belediyesi Kültür Merkezinde düzenlenen bir toplantıda CHP’ye katılanlardan birinin, benden daha hızlı gazeteci kesilip, Kars Arpaçay’da kaymakamlık yapan Kayyum Kaymakam’ın Esenyurt’a atandığının haberini ilk olarak kendi WhatsApp grubunda vermesiyle bir kes daha anlaşılsa da Hz. Muhammed’in “Yalnızca bir şeyi yapmak değil, yapmamak da çoğu zaman adaletsizliktir.” anlamını taşıyan “Zulme sessiz kalan, zulmü yapan gibidir.” sözünü hatırlatıyordu.


Evet, “İnanmak İçin Burada Sesleniyorum: İmamoğlu, Chp Genel Merkezi Gibi İçi Boş Bir Açıklama İle Değil, Şimdi, Şu An, Hemen Esenyurt’a Giderek Samimi Olduğunu Ortaya Koymalı.” mesajımı anlamayıp, 24 saat sonra harekete geçtiklerini belirtip tüm CHP’lileri Esenyurt meydanına çağıran CHP, gündüz Bursa’ya, gece karanlığında adliyeye giden İmamoğlu ve sus pus olan DEM’in geciktiği ve atı alanın bir kez daha Üsküdar’ı geçtiğini izlediğimiz bir film değil, bir süreç daha noktalanmış oldu.
Şimdi sıra yeni filmin vizyona girmesini heyecanla değil, daha önce oynanmış, izlenmiş ama birkaç yeni alt yapı ile desteklenen yenisini beklemekte. Ha bu arada, ‘Kaftancıoğlu, Kılıçdaroğlu’ndan sonra sıranın hangi oğula geleceği’ yönündeki yazılarımı da yakında oynanacak olan yeni film devreye girmeden önce Google’da bulup okumanızı isterim.