Üçüncü dünya savaşı çıkacak derken karşımıza bir anda çeteler savaşı çıkıyor.. Hem de dünyada değil, hemen yanı başımızda komşumuz Suriye'de..


Aslında 'Çeteleler savaşı'  diyeceğimiz bugünkü yaşananlara baktığımızda havalarında bir hayli soğuduğunu ve vapurlarda, sokak aralarında, cafelerde satılan salepleri düşünürken bir anda Halep diye bir kentin radikal, dinci ve onları destekleyen ÖSO adında  silahlı gruplarca işgale kalkışıldığı nedense, savaşta olmadığımız bir ülkenin ,ikinci büyük kentinin surlarına bayrağımızın gönderlere çekildiğini görmekteyiz.


Peki, 'kefen giyeriz' diyen birilerinin 82. plakamız dediği Halep neresi, bizimle ne alakası var, bu çeteler durup, dururken buraya niye girdiler ve bundan sonra ne olura bir bakalım mı?


Evet, Hatay'ın, Kilisi'in bizim olduğu gibi Suriye'nin olan ve sürekli ticaret ile üretim merkezlerinden biri olan Halep dokumacılık merkezi bir kent. Ve bu kent ipekli dokumaları ve meşhur sabunları Halep'in en önemli ihraç malı olmuş bir kent olduğunu öğreniyoruz.
İpek ve Sabun... İkisi de kaygan..


Salep'e baktığımızda ise kış aylarında tüketimi artan sıcak içecekler arasında ilk sırada gelmekte. Burada vücut ısısını artırarak, soğuktan korumasının büyük rolü vardır. Ayrıca soğuk havalarla birlikte artış gösteren grip ve nezle gibi kış hastalıklarının tedavisinde de etkindir.
Ve bu ikisi arasında yani Halep ile Salep arasında ki farka baktığımızda, Halep'in kaygan özelliği ile ipek ve sabunla anıldığını, Salep'in de Halep'e benzer  kayganlıklar yakmaması için uzun uzun üfürdüğümüz boğazımızdan geçip, ısıtırken iyileştirdiğini görmekteyiz.
Peki, bu iki anlama baktığımızda yani 'Halep mi? Salep mi?' dediğimiz de sizce hangisi bize uygun ve elimizde olan Salep'i mi yoksa elin olan Halep'i mi istersiniz? 


Bilmem ama Filistin'de Hamas'ı, Lübnan'da Hizbullah'ı süpüren İsrail'in bu kez Halep'de Salep içmek için fırsat ararken bizim Fırat'n batısı, doğusu derken ikisinden de olma korkum ve düşüncem ağır basarken bu ağırlığın yeni şehit haberleri ile değil en azından kazasız, belasız ve yeni mülteci göçü ile değil iç politikaya yönelik yapılan siyasi kararların getirdiği oy kayıplarıyla olmasını umuyorum.. 
Ha bu arada kayyumların tartışıldığı ülke birilerinin Rojava dediğini de unutmamak gerek.. 


Çünkü barış için uzatılan elin kayyumlarla geri çekildiği içte Rojava denen yer, ipeğiyle, sabunuyla kaygan olan ve 'dünyaya dokunan bir aşk' denen ipeğin ilmik, ilmik örüldüğü sınırda ki Halep'ten, ve bilmeden  kafaya dikildiğinde yakan vapur ve ara sokaklarda Salep'ten daha ağır bir konu olduğunu da unutmamak ve çok ama çok dikkat etmek gerek..