Günün yazısını yazmak için başına geçtiğim bilgisayarımla sevişen parmaklarımın yeni konunun ne olduğunu sorduğu beynimi yormaya hazırlanırken gözlerim 12 yıl önce yazdığım yazılara takılıyor. Ve önceki bir çok yazım gibi adeta bugünü anlatan dört yazıya daha rastlıyordum.


Ve Çarşamba günü yani yarın uydu üzerinden yayınlanan ulusal tv TEMPO TV’deki canlı olarak yayınlanan ve Iğdırlı stk’ların düzenleyeceği ‘Iğdır Tanıtım Günleri’ ile ilgili çalışmaların anlatılacağı Gazetecilerle Gündem Özel programımıza hazırlık stresinin yanı sıra ağır gibi görünen grip rahatsızlığımın da etkili olduğu bir anda yeni bir yazı yazmaktansa bugünü anlatan 4 yazıyı bir kez daha yayınlamayı uygun buluyor ve okumanızı umarak yorumu sizlere bırakıyorum.


İşte 12 yıl önceki bugünü anlatan dünkü 4 yazım..

**Dar sokak..
‘Kürt sorununda güzel şeyler olacak’ dedikten sonra 10 bine yakın insanın KCK adı altında tutuklandığı, tutuklamalar ve operasyonların tüm hızıyla devam ettiği bir sürecin başlangıcına neden olduğu ileri sürülen Cumhurbaşkanı yine konuştu.
Tabi Cumhurbaşkanın dan önce başbakan konuşmuş ve BDP’li Milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için düğmeye basılmıştı..
Ve bugün yarın TBMM’sinde bu konu görüşülecek gibi görünüyor..


Çünkü başbakanın her konuşmasının emir, hatta kanun olduğunu artık Muhteşem Süleyman dizisinde oynayanlar bile biliyorlar..
Dizideki Süleyman’ın niye ata binmediğini soran ve kaldırılmasını, hatta yönetmeni ve de oyuncularının BDP’li siyasi aktörler gibi tutuklanıp, içeri atılması gerektiğini ima eden başbakanın ardından konuşan Cumhurbaşkanı Gül; ‘BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının, dar sokağa girmekten başka bir şey olmadığını’ belirtmesi önümüzdeki günlerin yine sancılı geçeceğinin ilk işareti olarak algılanabilir..


Çünkü Başbakanı bizden iyi tanıyan bir Cumhurbaşkanının olduğunu da biliyoruz..
Yani başbakan konuşmuşsa, konuştuğunun yerine geleceğini bilen cumhurbaşkanı devletin başı olarak uyarısını yapma görevini yerine getirmiştir..


Ancak cumhurbaşkanının bu açıklamasının ülkenin dar sokağa girmesini engellemeyeceğini de görmekteyiz..
Çünkü bu önemli uyarıya rağmen Meclis Başkanı BDP’lilerin fezlekesini komisyonlara gönderdi bile..
Ardahan Üniversitesi’nin öğrencilerinin de içinde bulunduğu onca insanın tutuklandığı, iyi şeyler olacak denilen ve bugün adı ‘Dar sokak’ olan Kürt sorununda, ilerlemenin olmadığı ülkede yaklaşan bir seçim öncesi dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla girilecek dar sokağın birden çıkmaz sokak haline dönüşeceğini hesaplamakta gerekir..
Çünkü Karayılan’ın ‘silahlanıyoruz’ açıklaması, Diyarbakır’a konuşlandırılan patriotlar ve PYD’nin Barzani’nin ordu kuralım çağrısına PKK ile destek vermesi gibi önemli gelişmelerde yaşanıyor biline..

**Antalya’yı Kaybettik, Ama Ardahan’ı Aldık..
Sanırım bir çoğunuz bu sözü kimin söylediğini hatırlamayacaksınız?
Çünkü başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere onca dert, keramet yüzünden dün yediğini bugün unutan bir toplum haline geldiğimiz bir süreçte bunu hatırlamak sanırım zor olacaktır..


Ancak bunu bu sözü hatırlatan konunun bugünkü manşetimizde yer alan ve Ardahan Belediyesi’nin özel bir bankadan su parası ve gayrimenkulleri karşılığında 500 bin TL. Kredi istediği haberi oldu.
Evet içinde bizlerinde bulunduğu bir çok esnafın evine bir ekmek götürmek için hemen her gün gelen zamları, vergileri, ssg primlerini görmezden gelip, tepkisiz kaldığı bir süreçte memurundan, köylüsüne herkesin borçlu olduğu bankaların çarkına belediyelerinde düşmeye başladığını duyuyoruz..


Çok iş yaptıklarıyla övünen AKP’li Belediyelerin bir çoğunun mal varlıkları karşılığında başta Dünya Bankası’na olmak üzere birçok para satan kuruluşlara dünden teslim olduğu bir süreci yaşayan ülkemin Ardahan belediyesinin bugüne kadar dayanması da büyük bir başarı olarak değerlendirilmelidir..


Ardahan Belediyesi’nin hizmete devam etmek için devletten alamadığı parayı, büyük bir faizle ve ipotek ile özel bir bankadan almaya çalıştığını öğrenince aklıma son genel seçimler ardından özel bir tv’de konuşan başbakana sorulan, ‘Antalya’yı kaybettiniz, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusuna, ‘Olsun. Antalya’yı kaybettik ise Ardahan’ı aldık’ demişti..
Ve ben gidip belediye başkanına, ‘Git başbakana de ki: ‘Sayın başbakan Antalya’yı kaybettik ama Ardahan’ı kazandık’ demenizin karşılığı Ardahan’a hizmet olmalı, bize biraz para desteği ver’ de demiştim..


Çünkü sayın başbakanın o sözü söylerken Ardahan’ı ne kadar önemsediğini ortaya koymak için bunu söylediğini anlamıştık..
Ama gelin görün ki; O başbakanın çok önemsediğini belirttiği Ardahan’ı çoktan unuttuğunu, belediye başkanının ise beni dinlemeyip, başbakana gidip para istemediğini Ardahan Belediyesinin banka kapılarına düşmesinden anlıyoruz..
Ama yine de gecikilmiş değil derim..

**Beldeleri kapatacak yasa geçti..
TBMM’sinde görüşülüp, jet hızıyla yasalaşan yeni Büyükşehirler kanununun Ardahan’a nasıl yansıyacağını günlerdir yazıp duruyoruz.
Ardahan’ın Hanak ilçesine bağlı Ortakent (B. Nakala) Beldesi ardından Göle köprülü (Goreveng), Çıldır Aşıkşenlik (Suğara) Beldelerini kapattıracak olan yasa şimdi Cumhurbaşkanı köşkü yolunda..


Bir hafta bilemediniz 10 gün içinde yasalaşması beklenen bu yasa ile nüfusları 2 binin altına düşen Göle Köprülü ve Aşıkşenlik beldeleri ya mahalle olacaklar, yada köy..
Evet büyüyor dediğimiz ama her gün bir resmi kurumu, bir iki beldesi kapanan, köyleri boşalan Ardahan’ın kendisiyle alakası olmayan bir yasa ile ne hallere düştüğünü maalesef üzülerek izleyip duruyoruz..


Bu gidişle 2023 yılında toplam Nüfusunun 50 ila 70 binlere kadar ineceği belirtilen iki gümrük kapısına sahip Ardahan’ın sınırları içinden geçen ve bölgeyi stratejik bir konuma sokan Doğalgaz ve petrol boru hatları da kurtaramıyor..
Çünkü dün bir işim gereği gittiğim Halilefendi Mahallesinde ki betonarme evin merdiven girişinde kovada tezek olduğunu ve doğalgazın burnunun dibinde geçtiği halde halen hayvanların gübresiyle ısındığına bir kez daha şahit oldum..


Ardahan’da yaşanan toplumsal olaylar karşısında duyarsızlıkları ile tanınanların bu kentte stkcı, ilerici, siyasetçi geçinmesi ise işin diğer acı ve ağır bir yönü..
Evet günlerdir yazıp durduğumuz, Göle Orman İşletmesinden, Çıldır Adliyesi’nden sonra iki beldemizde kapatılıyor diyerek feryat edişimiz de boşa gidecek gibi..


Çünkü bu kadar hızlı çıkmasını beklemediğimiz, yeni ikametgahlarla umutlandığımız Göle Köprülü, Çıldır Aşıkşenlik Belde Belediyeleri kapatıldı gibi..


Ve bu beldeleri kapatacak olan yasa şu an Ankara’da Çankaya yolunda..
Peki ya bizimkiler, dernekler, siyasetçiler, millet, halk hangi yolda?..
Yoksa uykuda ve hala yola çıkmadı mı?..

**Kaç yıldır Ankara’ya gitmedik?
Başta burnumuzun dibinden geçen doğalgaza rağmen hala kömür ve tezekle ısınmamızı, bitme noktasına gelen hayvancılığımızı, parası kalmadığı için bankadan kredi alan belediyelerimizi, adliyelerim ardından kapanan beldelerimizi, 50 yıldır açılmayan Çıldır Aktaş Gümrük Kapımızı, açık olmasına karşın sınır ticaret merkezinin halen yapılmadığı Posof Türkgözü kapımızı, 20 yıldır bitmeyen Ardahan/Ardanuç yolumuzu, bu yolun üzerinde bulunan Yanlızçam Kayak Tesislerimizi anlatmak için nereye gidip başvurmamız ve sorunlarımızın çözümünü söylememiz gerekir?


Tabi ki 20 yıldır bir heyetimizin bir araya gelip, getiremediği Ankara’ya diyeceksiniz.. Ama gelin görün ki geçende Sivaslıların bir araya gelip, Cumhurbaşkanına çıktığı gibi Ardahan’da 20 yıldır buna önderlik yapacak ne bir kurum, nede bir kişi var..