Eskiden köyün birinde bir çoban varmış. Çoban sürüden bir kara koyunu eğilmiş ve çoban ne söylerse adeta insan gibi anlıyormuş.

 Çoban sürüye kaya tuzu yalatsa, Sürüyü suya götürdüğünü Çoban kara koyuna içme dese kara koyun ciyeri yandığı halde suyu içmezmiş.


Koyunun namı tüm çevreye yayılmış. Ama kara koyunu çalmak isteyen azılı iki hırsız, bir ikindi vakti sonrası çobanın sürüyü otlattığı yere doğru yola çıkmışlar ve bir plan yapmışlar. Hırsızlardan biri iyi kaval çalarmış, diğerine demiş ki, sen şu çalının arkasına gizlen ben çobanı oyalarken sen de kara koyunu çalar eve götürüp kesersin, ben de akşam gelirim pişirip yeriz deyip, çobanın yanına doğru ilerlemiş.
Tabii koyun köpekleri hırsıza havlayınca çoban köpeklerini çağırmış ve hırsız çobanın yanına yaklaşınca selam vermiş.


Ama, hırsızı bilen çoban tedirgin olup sormuş; hayrola bu tarafa niye geldin deyince, hırsız çobana benim eşek kayboldu, onu aramaya geldim deyince, çoban senin eşeğin yoktu deyince hırsız yeni almıştım deyip çobanı ikna ettikten sonra, cebinden tütün tabakasını çıkarıp çobana uzatmış, hadi bir tütün sar da tütün bakalım demiş, ve ondan kanalını istemiş.


Çoban tütün sarmaya çalışırken, hırsız da diğer hırsız arkadaşına kaval sesi ile, alayı bırak karayı çal derken, hırsiza coban arkadaş sen cok yanik çalıyorsun deyince, hırsız bu sefer kavalla bu sana sonra sonra koyar ritmiyle çalmaya devam ederken, çobanın sırtını sürüye doğru çevirince diğer hırsız, kara koyunu çalıp köyün yolunu tutmuş.


Tabii bu arada güneş batmış, çobanın yardımcısı da köyden ekmek katık getirmiş. 
Diğer hırsızın gittiğini anlayan hırsız çobana, arkadaş Akşam oluyor ben gidiyorum, Benim eşeği bulursanız yarın köye gelirken binip getirilerek deyip ayrılmış.


Hırsız gittikten sonra, çoban yardımcısına, hava kararmadan şu koyunu bir sayalım demiş.Bir de ne görsün, kara koyun sürüde yoook.Tabii deliye dönmüş ama hırsız yanından yeni ayrıldığı için ondan şüphelenmemiş. Ve çoban yardımcısına, ben şu hırsıza bir sorup geleyim yolda birini gördüm görmedimi hemen dönerim deyip köyün yolunu tutmuş.


Bu arada koyunu çalıp eve getiren hırsız, koyunu kesmiş yüzmüş ve sakatatlarını ocağın üzerine pişirmek için koymuş bile.
Diğer hırsız da gelmiş koyunu pay edip ulaşmak için yer sofrasının üzerinde yarıya ayırmışlar bile.


Tam bu esnada dışarıdan kapıya vuran çoban seslenerek dışarı bir çık diye seslenince, hırsızlar yakalandık diyerek paniklemişler.
Ama, ev sahibi olan hırsız uykudan uyanmış numarası ile gidip kapıyı açınca, şaşırıp buyur içeri gir deyince, Çoban yok arkadaş içeri girmeyeyim, benim kara koyunu çalmışlar,  yolda her hangi bir kimseye rastladım mi deyince, Hırsız çobana beher arkadaş demedimmi ben sana bu sana sonra sonra koyar diye demiş.

 

İşte böyle dostlar, 
kısseden hisse.
Bu hikayeyi neden anlattığımı merak edenler yarını beklesinler. Cevabı yarın.
Hayırlı akşamlarınız olsun. Kalın sağlıcakla.......!