Sanalda rastladığım ve geleceğin spikeri, belgeselcisi Çıldırlı 3.Sınıf öğrencisi Elif Gökçen Aktemur'un Çıldır'ı anlatan o güzel videosuna rastladığımda önce o güzel kısa paylaşımın altına olduğu gibi her paylaşımın altına ya küçük bir mesaj yada, o onca şeyi anlatan önemli konuyu, yaşanmışlıkları anlatan yazı, resim videoyu göz ucu ile görüp, anlamadan, neyi anlattığını algılamayıp,  yalandan beğenenlere baktım. Sonra dönüp, Elif'in o güzel anlatımını bir kez daha izledim. Ve bende 'en azında teşvik olsun diyerek o paylaşımın altına bir mesaj bırakıyayım' diye düşünüp mesajımı yazmaya başladım. 


Ve, 'Elif'in alnından, o güzel anlatım ve sunumu öğrencilerine hazırlayan öğretmenin de ellerinden öpüyorum..' diye başlayan mesajımın gittikçe uzandığını ve bugün yazısı haline döndüğünü görünce paylaşımın hemen altındaki kutucuğa yazdığım kısa notumu alıp, duyarsızların dolu olduğu, muhalefetin olmadığı, göçü önleyecek işleri yapmamakla ünlü iktidarın, sus pus olan stk'ları, yan gel yat bankamatikten maaşını al diyen bürokratın çok olduğu 1 Amatör Ligi daha başlamayan ama '3. lige çıkacağız' diyen Ardahan, Hanak'ı, Damal'ı, Posof'u ve Göle gibi beni delirten Çıldır'ı düşündüm..


Evet minik spikerimiz Elif Gökçen Aktemur'un serbest kürsüdeki o güzel sunumu bir gazeteci abisi olarak kıskanarak izlerken başta Çıldırlımı bilmem ama Elif'in sayın öğretmenine olmak üzere zaman zaman teşekkür ederek sayfalarından faydalandığım bu tür paylaşımları yapan Çıldır Sancağı adlı sanal sayfanın yöneticilerine, Çıldırlılara bir değil, bir çok sitemi anlatan o kısa diye başlayıp, bugünkü köşe yazıma dönüşen yazıma devam etmem gerektiğine karar verdim..


Çünkü her kış tüm yüzeyi buz tutan Çıldır Gölünde donup, Çıldır'da Gürcistan ile ortak göl olan içindeki adaları yer değiştirdiği Aktaş Gölü, Şeytan kalası gibi yolu olmayan ama altında 7 katlı mağaralar ve koç -koyun heykelleri olan Kurtkala ve onca doğal, kültürel güzelliği yokmuş gibi orada kalmalarına sitemliyim..


Bu sitem neden diye sorulacak olursa hemen derim ki; Eyyyy 'Biz Aşık Şenliğin Torunlarıyız' diye övünüp, şenliğin adını taşıyan beldeyi kapatıp, köy değil, mahalle eden Çıldırlılar'Bir gümrük kapısının da orda açılması gerek diyerek bizzat sınırına orada da başkenti Erivan'a kadar gittiğim Ermenistan ve Gürcistan'a sınır, Aktaş gibi önemli bir gümrük kapısına sahip güzelim Çıldır'ı anlatmaya çalışan bu güzel ve minik öğrencinin sunumunu yaptığı videoyu benim gibi Çıldır'ı çok bilmeyenler Çıldır'ı izlerken siz, sık sık 'Vatan-Millet-Sakarya' diyen Çıldırlıların Çıldır için yapacağı en etkili çıkışlarından biri Kurtkala kalesi gibi yolu olmayan Şeytan kalesinde bayrağımızın dalgalanmasına vesile olacak olan dev bir bayrak direğinin yapılmasının yanında seyir tepesi yapılacak denen Şeytan kalesini acilen ışıklandırmanız gerek..


Düşünün bir.. Şu an beyaz karların bir gelinlik gibi süslediği o doğada gece yanan ışıklar eşliğinde dev bir bayrak direğiyle dalgalanan al kırımızı bayrağımızın Şeytan kalesine katacağı manzara başta 'Yeni Dünya Düzeni” başlıklı özel sayısının kapağın da aralarında Erdoğan'ında bulunduğu "Dünya siyasetinde belirleyici rol" oynayacak 4 lideri kapağına taşıyan Fransız Le Point dergisi kapak yapmasa da onca ünlü, ünsüz turistik dergiler ve basın kuruluşlarının yanı sıra sanal ortamda kapak olmaz mı?


Bu arada Le Point adlı aynı Fransız dergisi 2018 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yine kapağa taşımış ve Erdoğan’ı “Diktatör” olarak nitelendiren bir başlık atmış ve kapağında “Erdoğan nereye kadar gidecek?” sorusuna yer verdiği için büyük tepki alırken, son sayısında da diğer dünya liderlerinde yanına koyup, aynı imalarda bulunmasını görmezden gelen havuz medyası kapağın içeriğinden çok, değinmeden yani görmezden gelip, bu kez 'Cumhurbaşkanı Erdoğan Le Point dergisinin kapağında' başlığı ile kısa bir haber yapmakla geçiştirdiğini de görüyoruz.


Neyse konuyu dağıtmadan Çin'den kalkıp, bir durak olmadığından, yapılacak denen ama halen yapılmayan Antrepo bulunmadığından trenlerin durmayıp, Çıldır'ı es geçip, Kafkaslara kadar uzanan ve aslında adı Ardahan-Tiflis-Bakü olması gerekirken nedense Kars-Tiflis-Bakü  Demiryolunun yanı başında geçtiği Çıldır Gölüne takılıp, kalan ve gölün Kars'ın değil, Ardahan'ın olduğunu bile anlatamayan Çıldırlılara olan sitemlerimi saymaya devam edelim.


Ey adını taşıyan beldesini kapattığınız  şenliğin torunları Çıldırlılar!.. 
İçi kırmızı, dışı kırmızı denen ama ben dahil Ardahanlıların büyük bölümünün bir türlü ısıramadığı Posof elması gibi Cancurunuzun oluştuğu ama doğru dürüst yolu olmadığından Ardahanlıların yanı sıra yerli, yabancı turistlerin hata Çıldırlılarca bile kalasına gidilip, ziyaret edilemeyen Kurtkala bölgesinin kuzeyin Çukurova'sı olduğunu ve burada eksi 30'ları bulup, Çıldır gölünü olduğu gibi Aktaş gölünün de tüm yüzeyini donduran soğukların yaşandığı memleketimde bahardan başlayıp, son bahara kadar Ceviz dahil bir çok meyve ve sebzenin yetiştiğini niye anlatamaz ve niye burada ki organik ürünleri neden hiç değilse köy pazarlarına gelmediğini düşünmez ve sorgulamasınız?


Masa üzerinde hazırlanan saçma sapan plan ve sözde projeler ile etrafına bir çivi çakılmasına izin verilmeyen yani adeta turizme kapatılan Çıldır gölü gibi çevresinde bir tesissi olan Aktaş Gölü'nün yanında bulunan ve 'medeniettir' denen yolun ortasına bir haş haşçının hançeri gibi vurulmuş olan ve bu yetmezmiş gibi Çıldır gölü gibi koruma (bir çok şeye yasak) alan olarak ilan edildiğinden tırpan çekenin bile mahkemelik olabileceğini niye anlamaz, karşı koumazsınız?


Ve yok olmaya yüz tuttuğu bir zamanda İl, İlçe Tarım Müdürlükleri değil de,Çıldırlı Nejdet Kambir isimli bir beyin tarafından yok imkanlara karşın üretimi yeniden yapılan ve Çölyak hastalığına, Gluten alerjisi olan hastalara, şeker hastalarına iyi gelen Kavılca Buğdayının yetiştirildiği çernezyo Çıldır Ovasında, o güzelim yaylarında beslenen hayvanlardan elde edilen süt ve süt ürünleri gibi bin bir çiçekli doğadan bize bal toplayan Kafkas arısının kovanları neden o kadar az ve Çıldırlı arıcı sayısı az?


Ve 9 çeşit balığının İsrail sazanına kurban edildiği Çıldır gölünün ana suyunu besleyen su kaynağı ile bölgenin en büyük dağı Kısır'da ki gibi Göle Allahüekber dağlarından çıkmaya başlayıp, Ardahan ovasından içine kanalizasyon ve çöplerin akıtıldığı, Hanak ve Çıldır'da takıldığı HES Barajlarını dolduran Hazar gölüne kadar uzanan Beşikkaya HES Barajı ile yönü değirilmesi hedeflenen Kura Nehrinin suyunun can verdiği o güzelim kanyonda bulunan barajlarda neden Baraj Balıkçılığı yapılmaz?


Evet, siyaseten, şow olsun diyerek 'O Tren Ardahan'a gelecek' demekten öteye geçmeyen ama tren raylarının sınırları içinde geçtiğinden bi haber yerel yöneticileri başta olmak üzere tüm Çıldırlılar neden büyük bir kampanya başlatıp, Doğu Expresinin Çıldır'a kadar gelip, durması dahil bu hattın üzerinden her gün gelip, geçen tüm trenler duracağı bir istasyon ve yük indirilecek, bindirilecek bir Antreponun yapılması için çağrı, hatta sanalda bir paylaşım bile yapmazlar?


Siz Çıldırlılar taaaa Kafkasya'dan ve Terekeme ve Ahıskalı kültürünüzün özünü taşıyan Azerbaycan'dan gelip, Posof üzerinden ülke sınırlarına içine girip, ülkemizi ve Avrupa'yı ısıtan doğalgazın Nahçıvan'a bile giderken neden Çıldır'da da gelmediğini sorma ve bu yönde bir şey demezsiniz?


 Ve muhtar gazeteci meslektaşım rahmetli Ümit Kılıç ve benim gibi bir kaç duyarlı kişi olmasaydı onu da Çıldır'ın 9 köyü gibi Ağcakala'yı da çalıp, Çıldır ile gölü kendi sınırları içine alma hesapları yapan Karslı siyasilerinin batı yakasından değil, doğu yakasından geçirilen KTB Rayları yanı başınızda geçerken ve hiç birinizin yanı başına, üzerine gidip, resim bile çektirmediğiniz ama yalandan 'O tren Ardahan'a gelecek' diyenlere, 'Ya kardeşim rayda gelmiş, trenlerde her gün gelip, geçiyor ama durak olmadığından durmadığını anlamıyor musunuz? diye hiç sordunuz mu?


Veya altında neolitik çağa ait  yerleşim alanları olan ve bu yerleşimlerin taş ve sal taşlarından yapıldığı ve içeriye damlarından girildiği tarihi odalar arasında da sal taşından kapıları olan, odalarının ortasında su kuyusu olan ama uluslar arası dediğimiz ama mahalle davulcularının çaldığı zurnalar eşliğinde yılda bir yapılan festivali yaparken balık değil, tavuk cız, bızı yiyip, naylon poşetlere, bira kutularına, rakı şişelerine boğduğumuz Ağcakalaya hangimiz ne kadar sahip çıktık?


Ha bu arada o 9 köyü Kars'a kaptırmasaydınız, Aşıkşenlik yani Suğara'yı kapattırmasaydınız her geçen gün eriyen Çıldır'ın hem bugün nüfusu daha çok olurdu, hem de merkezden gelen katkılardan daha çok faydalanacaktınız.. 
Ve en önemlisi DEM'in bugün veya yarından daha erken en az bir milletvekili, bir belediye başkanı çıkacak kadar nüfusunu arttırdığı Ardahan siyasetinin üzerinden etkisi olan Göle ile aynı olacaktınız..


Bilmem ama kısa bir mesaj başlayarak, günün yazı olacak kadar uzayan yazımı bitirirken Gürcistan ile ortak olan, KAI'lerin gölgesin de kurtulamayan Ardahan gibi kent merkezinin çöpünün yanı başına döküldüğü Çıldır gölünün gölgesin de kalan gölün adını alan birde gümrük kapısı olmasına karşın Çıldırlı, Ardahanlı ithalatçı, ihracatçı niye yok diye niye merak etmez, sorgulamasınız?


Ve yine o gümrük kapısına yani Aktaş Gümrüğüne giden yolun üzerinde bir su, bir çay içecek tesisin niye olmadığını düşünüp, daha çok çıldırmadan yanı başında bulunan yıldızlı dağ dahil, kent içinde ve köylerinde yeterince ağacında olmadığını ben değil, tek caddeli olan ve devam eden göç ile her an ilçe unvanını kayıp edecek diye köyleri kendisine mahalle olarak bağlayan Çıldır'ı 3.Sınıf öğrencisi Elif Gökçen Aktemur kadar içten anlatamayan, paslı teneke durakla sözde ata dede toprağına sahip çıktığını sanan Çıldırlı iş insanları, Çıldır'a olduğu gibi batıda ki hemşerilerine siyasette, ticarette, sanatta, kültürde bile sahiplenemeyen, diğerleri gibi ortalıkta görünmeyen federasyonu nerde olduğu bilinmeyen, dernekleri diğer dernekler gibi yazın saz, kışın kaz geceleri ile yarıştığı Çıldırlılara sormak gerek..