Newroz’u hatırlatan, kazma, kürek yaktıran Mart’ın yalancı bahar yüzüne inanıp, yakalandığım gribin etkisiyle erkenden uyuyup, kan, ter içinde uyanırken sabahın ilk çalan telefonumu açıp, çıkmayan sesimle ‘Alo’ dediğimde karşımda ki sesin kısık, bir o kadar boğulurcasına derinden geldiğini anlayınca ‘Acaba benim telefonumum hoparlörümü kısık’ diye bakınıyorum.
Ama sorunun benden değil, karşıda ki çekinerek, korkarak, ‘Abi Gazeteci Fakir Yılmaz sen misin?’ diyen kısık kadın sesinden dolayı olduğunu anlıyor, sabah haberlerini izlediğim YouTube’yı kısıp, telefonunu kulağıma iyice dayayıp, ‘Buyurun’ diyorum.
Karşıdaki kısık sesle ‘Alo merhaba.. ben sizin telefonunuz falandan aldım. Abi biz Ardahan Üniversitesinde okuyan kız öğrencileriz. Bir değil, bir çok sorunumuz var. Ve bu sorunların başında taciz var. Ve onca şikayete rağmen bir şey yapmayan bir yönetim anlayışı var.’ diyordu.
Ve ekliyordu.. ‘Abi biz onca sorunu yaşarken ve CİMER dahil bir çok yere şikayet ederken, kimse bu soruna el atmıyor. Siz gazetecisiniz. Yazsanıza’ diyordu..4 Kız babası olarak önce karşıda ki kızımmış gibi ağlamaklı ses tonlu onu sakinleştirip, sonra ‘İddia ettiğiniz bu konuda belge, bilgi ne varsa bana atın kızım.. Gerisi bende..’ diye teselli etmeye çalışırken, karşıda ki kısık ses ‘Abi bu anlattıklarımızı adımızı vermeden’ yazın diye ağlamaklı ses tonu ile rica ediyordu..
Ve telefon açanın yanında bir kaç kadın öğrencinin de olduğunu anlarken ARÜ’da yaşanan taciz iddiası gibi CİMER’ede yansıyan onca şikayetin Ardahan Adliyesine, savcılığa da ulaştığını da söylüyordular.
Evet, ‘şimdilik’ bu konuyla ilgili şikayet dilekçesi ulaştırılan denen savcının, kendisine verilen dilekçelerin ‘evrak kayıt numarasını karşıya vermeyen’ ve ‘biz bakıyoruz’ deyip, sorunları konusunda ARÜ yönetimine ulaştırılması adına dilekçe verenlere baştan savma cevap veren üniversite yönetiminin ve CİMER’in göçmen kuşlara adice saldıran şahinin kanadını kırmasını beklemeye bırakırken, bende Suriye’deki Alevi katliamına karşı ses çıkarmayan Ardahanlı Alevi Baronlarının da içinde olduğu memleketim Ardahan’da, rektör bekleyen, onca veziri ve bir de rezili olduğu ileri sürülen Ardahan Üniversitesinde ve ülke genelinde yaşanan onca sorun karşısında sus pus olanları bu yazıda ‘Kızım sana diyorum, Gelinim sen anla’ diyerek bir kez daha deşifre etmeye çalışacağım.
Dikkat ediyor musunuz bilmem ama onca yerel gazetesi, bi o kadar ulusal basın temsilcisinin olduğu ülkede ve Ardahan’da bir elin parmağı geçmeyecek diyebileceğimiz bir, bilemediniz iki üç kişi dışında bu ülke de ve yaşadıkları kentlerde yaşanan sorunlar çokta dile getirilmiyor.
Ya da Sarı öküz kendisi olana dek gündeme taşınmak istenmiyor..
Yerel gazetelerinin yanı sıra bir o kadar internet haber sitesine sahip olan ülke ve Ardahan’da spor diye ‘sarkıntılık’ iddialarıyla çalkanan yeni rektör bekleyen Ardahan üniversitesi başta olmak üzere valilik, kaymakamlıklar, belediyeler ve camilerinde imam olmadığından kadınları gassal olarak yetiştiren müftülük ve Amatör Ligi yaptıramayan İl Spor Müdürlüğü gibi kurumların çalışmalarını mail yolu ile kendilerine göndertip, sözde çalışmalarını al yapıştır ile haberleştirildiği bu kentte halkın sorunları, istemleri hiç mi yok?
Bilmiyorum ama yolları çamur deryasına dönen bir kentin yaşadığı onca sorunlar o kentte bulunan muhalefet partileri için bulunmaz Hint kumaşı olduğunu sık sık yazıp, dururken, muhalefetin ve kendilerine ‘gazeteciyim’ deyip, çamurlu yollarda, çöp dolu çevrede gezenleri de bir hayli çok var..
Evet, bu kentin yaşadığı sorunları konusunda bir, bilemediniz iki üç kişinin yazıp durduğu bunca sorun karşısında kör olup, kulak tıkayıp, ağız açmayanların çok olduğu bu kentte CİMERLİK ve savcılık olan ARÜ’da ki son yaşanan konuya benzer bunca sorunu dile getirmesi, söylemesi ve yazması gerekenler neredeler, ne iş yaparlar?
Onları bilmiyoruz ama onlar gibi duyarsız olan bu toplumu burada, bu köşe yazılarımda, yerelden ulusala yansıyan haberlerimiz, TEMPO TV’de canlı olarak yayınlanan ‘Gazetecilerle Gündem ‘adlı tv yayınları ile sıkça iğneleyen, ‘hakkınızı arayın’ diyenler olmaz ise acaba Milli Eğitiminin kapısının içler acısı halde olduğu bu kentin, bu ülkenin hali ne olur onu da ben düşünmek istemiyorum..
Ha unutmadan bu sitemim sadece Ardahan’dakilere mi ki..
Tabii ki hayır..
Ermenistan’ın kapısını pırıl, pırıl yapıp hazırladığını ve bizim Doğu kapısının neden açılışa hazırlanmadığını sormayan Kars’ta, Erzurum’da ve benimde aralarında olduğum ve onca sorun, sıkıntıyı değil, çıkaracağı derginin kapağını dert edinip, onu oylamaya sunan ‘Gazeteciler Platformu” adlı kuruluşunda aralarında olduğu bu ülkede ‘gazeteci’ geçinip, bizim kazcı sazcı dernekler gibi federasyonlar, konfederasyonlar ve hemşerim Gürsel Tekin gibi yeni partiler kurmaya kalkanlarda var..
Yorumlar