İstanbul'da yaşanan ve çocukların 23 bayramı olan 23 Nisan'ı bir anda 'kentsel dönüşüm' adı altında rantsalcı müteahhitlerin bayramına çeviren İmamoğlu ismiyle gündem de düşmeyen İstanbul Silivri'de ki 6.2 şiddetinde ki deprem ardından beni arayıp, 10 yıl önce birlikte yayın yaptığımız tv program da Kocaeli depremini konuşurken İstanbul'unda içinde olduğu Marmara bölgesinde ki sanayinin kentsel dönüşümde daha önemli olduğunu bir kez daha hatırlatan yoksul Ardahan'ın bir zamanlar ünlü bakkal ve manavcısı ve  şimdi ünlü, ünsüz ve adı sanı unutulan onca Ardahanlı gencin top koşturduğu Ardahan Spor'un en büyü finansörü, rahmetli Orhan Nasıroğlu'nun oğlu Ali Rıza Nasıroğlu ile konuşurken şu an bulunduğum ve Kocaeli depremi ardından yeni bir depreme daha yakalandığım İstanbul ve bu kentte ve batıda ki diğer kentlerde ortaya koydukları başarıları ile tanıdığım iş insanlarımız hafızamda geçiyordu.


Evet halen İstanbul'dayım.. Ve halen hemşerilerimin güzel işler yaptığı metropoldeyim.. Ve Nasıroğlu'yu dinlerken bu kentte ve diğer batı kentlerde ki iş insanlarının, ülkemiz adına bu metropollerde oluşturduğu sanayi ve iş sahalarını düşünüyordum.


Çünkü bugün sanki ölü toprağı serpilmiş olan derneklerden, federasyonlardan hayır görmeyen bir çok Ardahanlı gibi iki dönem başından olduğum Ardahan Dernekler Federasyonu başkanlığım esnasında Nasıoğlu'nun tavsiye ve önerilerinin desteğiyle de  İstanbul kazan ben kepçe misali bildiğim, tanıdığım, isimlerini, işlerini öğrendiğim hemşerilerimi ziyaret etmiş 'Güçlü Bir Ardahan Lobisi' parolasıyla bir araya getirdiğimiz ve bugün marka olan Dilek Pastanelerinin adlı şirketin CEO'su Cabir Yazıci gibilerini getirmeye çalıştığım iş insanlarını hatırlıyordum.


Evet, Ardahan'da olduğu gibi İstanbul ve batı kentlerinin varoşlarında, 'Falanın oğlu adam olmuş, filanın oğlu böyle olmuş' şeklinde ki dedikodu üretenlerle değil, bazen İstanbul'u, bazen de İstanbul'un üzerinden dünyaya hüküm eden, gururla çaylarını içtiğim hemşeri iş adamlarımızı ziyaret ederken, o köylerde ki fesatlık mesleğiyle İstanbul'un kenar kentlerine gelip, mesleklerinin gereği çeper diplerinde olmazsa da cami ve çoğu dernek levhası asan köy kahvelerinden beter sözde lokallerde üretilen 'filanın oğlu adam olmuş, filanın çocuğu çok zenginleşmiş..' dedikodularıyla da karşılaşmıyor değildim.


Benim 'çeper dibindekiler, sahtekâr sanalcılar' diyerek kızdığım ve hemen hemen hiç birisinin 'Ya helal olsun, kutluyorum' diyemediği onca olumlu işler yapan, iş adamı sanayici olan ve ülke adına çok önemli işlere atılan imzaları olumsuzlaştıran zihniyetin insanlarla ata, dede ve babalarını üzerinde dalga geçmesi, aşağılamaya çalışması bu toplumun değil bir fırın, daha bin fırın ekmek yemesi gerektiğini de ortaya koymaktadır.


Halbuki bir zamanlar Ardahan'ın Vakkosu denilen mağazanın sahibi Bangisli Zeki Özer'e ait konfeksiyon da büyüyen Ensar Özer amca oğlu turizmci Abdullah Özer gibilerin, köyünde Kor Celal lakabıyla tanınan babanın oğlu Gellikli Yakup Süt'lerin, İstanbul'un ortasına dev bir fabrika yapan Çıldırlı Halit Karahan, Göle'nin bir köyünde 60'lı yıllarda çıkıp, bugün İstanbul gibi bir şehirde medya kralı Aydın Doğan'dan sonra en çok vergiyi veren ve bugün Göle'ye adına yakışır bir fakülte yapan Arhavili ama Göle'ye yerleşen bir ailenin çocuğu Nihat Delibalta'ların, Türkiye'nin sayılı mimarları arasında bulunan Büyük Harziyanlı Celal Uygur'ların, Çıldır'dan çıkıp, bugün yeni bir Posoflu rektörü olan Ardahan Üniversitesinin ilk kurucu rektörü olmasının yanında olağanüstü bir kampüs kazandıran Çıldırlı Prof.. Ramazan Korkmaz'a akraba olmayan ama bir dönem Türkiye'nin en etkili üniversitelerinden biri olan İstanbul'un üniversitesi Teknik Üniversitesinin dekanlığınınım yanı sıra hemşeri vakfının kurup, Kars, Ardahan ve Iğdır'ı bir arada tutmaya çalışan yapan Prof. Dr. Esfender Korkmaz gibi niceleri var bilmem ama saymaya kalkarsak kitaplar dolar..


Örnek mi gümrük kapısı olmasına karşın, ithalatçısı, ihracatçısı olmayan Gürcistan'a sınır Posof'tan kalkıp, geldiği başkentin, Ankara'nın sayılı iş adamlarından biri olan Sınav Dershanelerinin kurucusu, hukukçu Metin Özer ve kardeşi Orhan Özer, öğretmenlik mesleğini bırakıp, iş insanı, siyasetçi olan Hoçvanlı Orhan Gökdemir, 11 kişi yüzünden belediyesi kapatılan Gorevng'ten çıkıp turizm sektöründe yer alan Alihan Akkoç, Göle'den çıkıp Türkiye'nin önemli hayvan ithalatçısı olan Göleli Lütfü Morkoç, Hanak'ın en yoksul köyünden gelip, Esenyurt bölgesinde bugün siyaset sahnesinin bir numarası olan Mali Müşavir Togay Çoban, Göle'ye kendi imkanları ile dev bir okul kazandıran Göleli Nürettin Yılmaz, Mozaik dünyasında Türkiye'nin ilklerinden olan Ardahanlı Oktay Kaya, Kıraç gibi gelişen önemli bir yerde inşaat sektörüne imzasını atan aynı zaman da Hoçvan Gellik Derneğine Başkanlık yapan Cevdet Özer, Ümraniye gibi önemli bir yerde hem siyaset, hem de ticarette adını duyuran Kinzodamallı Turgay Akpınar, Gıda sanayinde yer alan Orakiliseli Menderes Çelik, Ahmet Gökçe, İthalat/İhracat dünyasının yanı sıra tekstile damgasını vuran Sarzepli Gürsoy Karataş, perde dünyasında marka olan Mahmut Şenel, İstanbul'da olduğu gibi Ardahan'da bir çok ilke imza atan Sedai Karahan, avize ve restoran sektöründe yer alan Hoçvanlı Naif Sural ve niceleri o babaları oğulları çocukları değiller mi?


Bilmem ama benim rahmetli babamın siyasi arkadaşı olan Cemil Temel'in oğlu Oktay Temel ile birlikte ortaokul diplomasını almak için yaya olarak gidip, geldiğimiz ve güzel günlerimin geçmesinin yanında anılarımı olduğu Kotoskaralı daha yeni babalarını kayıp eden Tatar ailesini fertleri Nihat, Hümmet, İmdat iş ve sosyal hayat arkadaşları olan mıtırf mahallesi denen Yeni mahallede birlikte büyüdüğümüm Göleli Taşkın Karakoç, deli doluluğuyla bilinen ve son bir yazımda Noel baba başlığıyla anlanmaya çalıştığım Göle Vakfı için kolları sıvayan Erdal Yılmaz, İstanbul'a dönerin tadının ne olduğunu hissettiren Hoçvvanlı İbrahim ve Halim Arslan kardeşler gibi şu an Çıldır İlçe Emniyet Müdürünün isim ve soy isim adaşı pul, civata denince akla gelen Çıldırlı iş insanı Halit Karahan, ve İstanbul trafiğine ilaç olacak denen bisikletleri üreten ama Çıldırlı derneklerin bu başarıyı göremeyip, üzdüğü  Çıldırlı Evsal İsa Yucak, ürettiği silahlarla ülkelerin ülkemize uyguladığı silah ambargosunu delen Hanaklı Şenol Özcan'lar o babaların çocukları ve Ardahanlı olmakla gurur duyuyorlar.


Ve Tay Sürücü Kursları ile İstanbul'un batı yakasında marka bir firma yaratan Veysel Karatay gibi,, Göleli olan Gürsel Tekin gibi parti kurma çalışmaları içinde olduğunu öğrendiğim iş insanı, siyasetçi Fatih Sinan Yılmaz gibi niceleri deyip, bir daha ki yazımıza bıraktığım onca değil yüzlerce Ardahanlı bugün ülkenin önemli isimleri olmasının yanında ülke siyasetinin gidişatına yön vermeleriyle tanınan, bilinen onca Ardahanlı olan insanların bunca başarısını kobuğ hainliğine katmadan o babalarının yaşıyorlarsa ellerinden öpmek, vefat etmişlerse rahmet dilemek Ardahan ve Ardahanlıya olduğu gibi ülkeye dua olacaktır diye düşünüyorum.