Bir çok belediye başkanı onca şehir planlayıcısıyla birlikte 6.2 depreminin yaşandığı İstanbul'un batıda ki son ilçesi Silivri'de bulunan İBB'nin Belediye Başkanı İmamoğlu'nun tutuklanması ardından ekonomide yaşanan yerel siyasi depremin sonrası hazinenin raflarından ılınıp, bozdurulduğu söylenen dolar milyonları sonrası 'nas var' denen faizin yeniden arttırıldığı bir sırada, 23 Nisan'da 13 saniye süren deprem ardından kendi belediyeleri dahil belediyelerden kimseyi yanına almadan deprem toplantısı yapan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha 'Deprem tellallığı yapmayın' dediği şu günlerde dikkat çeken ve asıl deprem ve acı verici bir durum olan memleketin içinde olduğu ekonomik deprem, pardon krizdir.
Bunun en bariz örneği daha öncede yerel ve genelde gündeme taşıdığımız Maliyenin yeniden hem de İstanbul depremi ardından Kütahya'da meydana gelen depremler dolaysıyla yaşanan pahalılık dolaysıyla zaten olmayan işleri iyiden iyiye duran esnafın hesaplarına yeniden hem de basın ve medya başta olmak üzere kamuoyunun depreme kilitlendiği bir esnada herkesin uyuduğu saatlerde yani gece yarısında yaptığı blokelerden daha iyi anlaşılıyor.
Çünkü sabah uyandığımda 'reklam alacağız, yazılı ve sözlü yayınlarımıza özgürce devam edeceğiz' diye umut bağladığımız bir çok esnafın vergi borçları nedeniyle hesaplarının esnafın hesaplarına bloke edildiğini 'Yaz gazeteci esnafın halini de yaz' diyerek içinde oldukları durumu anlatan mesajlar bana attıklarını görüyordum.
Bu yetmez mahalle bakkallarını batırdıklarıyla eleştirilen ama ne hikmetse belediyelerin ruhsat vermeye devam ettiği 3 harfli denen marketlerin şubelerini yanı sıra Şişli'de Kayyum'un 'tedarik sorunu var' deyip, kent lokantasını, İzmit'in CHP'li belediyesinin açtığı marketi kapattığı haberlerinin yanında ünlü bir kuruyemiş firmasının da iflas bayrağı çekip, Ardahan'da ki esnaflar gibi konkordato ilan ettiği haberini de okuyordum.
Bir dönemin Cumhurbaşkanlığı sözcüsü şimdiki Milli İstihbaratın Başkanı olan Kalın'ın bile, "Dönem dönem 'Türkiye'de ekonomik kriz var, tekrar inişe geçildi' gibi felaket senaryolarının yazıldığını, çizildiğini görüyoruz.' dediği ülkemde bu sorun kabuk bağlamayan yaradan beter bir sorun olduğunu herkesin kabul ettiği ama içinde çıkamadığı ekonomik sıkıntının iyiden iyiye başını alıp gittiği ülkede görülmeyen diğer bir konuda adalet kalmadığı söylenen Adalet Sarayların da bulunan icra dairelerinde ve postacıların bıraktığı icra takip evrakları ile dolu taşan muhtarlıklara ve icra sektörüne hitap eden internet sitelerine bakmak gerek..
Bu sorunun teyet olarak geçtiğinin söylendiği günden bu yana yaşananın teyet değil, tam tersi tepe takla olarak hala aşılamadığını ortaya koyan art arda yapılan icra ilanlarının memleketin hemen her tarafını satılığa çıkardığını görmekle mümkün. Sanal ortamda ki icralık malların satışı, adliyelerde ki icra kurumlarının ve bu davalara bakan hakimlerin önünü dolduran dosyalarla icralık olan esnaf, köylü ve vatandaşın dosyaları ile dolması ile kendisini iyiden iyiye his ettiren ekonomik dar boğazın yollarda da kendisini bir hayli his ettirdiğini azalan trafikle daha iyi anlaşılmakta.
Eski istihbarat başkanı şimdiki oğluyla tartışılan yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın !Trump sözünün arkasında durmalı.' dediği bir esnada yeşil dolarlarının hala bir çok alanı yaktığı, Altın'ın alıp başını gittiği ülkemde sanal ortam da gördüğüm bir yazı birilerini sevindirirken beni ve milyonları bir hayli üzmekteydi.
Evet sanal ortam da 'Seçim heyecanıyla geçen Mart ayında, Tapu.com yurt çapında tamamlamış olduğu gayrimenkul satışlarıyla satış hacmi rekorunu kırdı.'' başlığıyla gördüğümüz bu satırlara ve bu sayfaya baktığımız da memleketin hemen her köşesinin icra yoluyla satışa çıkarıldığını da görüp, üzülürken Erdoğan'ın yurt dışında ki gazete ve medyaya neden kızdığını da anlıyordum.
Çünkü, tutuklanan gazeteci arkadaşlarını bile yazamayacak hale düşen iç basının gerek iktidarca gerekse muhalefetçe üzerlerine gelen baskı duygusuyla ele alamadığı, hatta yaşanan ekonomik darboğaz dolaysıyla bunalıma girip, intihar edenleri bile 3. sayfalarında da olsa haber olarak veremediği ülkemin basın ve medyasının görmezden geldiği durumu manşetlerde veren ve Türkiye'de ciddi bir ekonomik kriz olduğunu haber eden yurt dışı medyası ve gazeteleri olduğunu da anlarken iç basını korkutan, dış basına kızan Erdoğan'ın da başta sanal ortamda ki icra.com sayfaları olmak üzere rafları dolduran icra ilanlarından haberinin olmadığını da düşünüyordum.. Çünkü haberi olsa İletişim başkanlığına dönüp, bu haberlere karşı neden dezenformasyon bülteni yapmadığını sorup, Fahrettin beye fırça atacağını da biliyorum.
Evet, 'sevgilim' dediği İstanbul'u bir kez daha kayıp ettiği son seçimlerinin hemen ardından 'Seçimler bitti, 4,5 yıl seçim yok, artık el ele verip, birlikte bir ittifak oluşturup, gerçek gündemimize dönelim' diyen Erdoğan'ın bu açıklamasında samimi olduğuna inanan bir vatandaş olarak bende AK Parti Genel Başkanına değil, Cumhurbaşkanının bu sözüne inanarak 'Haydi hep birlikte arazi rantçılarının ortakları olduğu söylenen deprem uzmanlarının' daha büyüğü yaşanacak deyip hepimizin titreyip, korkuttuğu İstanbul'un küçük ve kısa depremi yaşansa da yıkılmadık, ayaktayız' diyerek başta ekonomik dar boğaz olmak üzere ülkemizde var olan sorunları dağa, taşa F-16'larla dolarlarla alınan bombalar atmaktansa gerçek barışın konuşulduğu, samimi kardeşliğin tazelendiği ve ekonomik krizi kabul edip, asgari ücret zammına kapıyı kapatan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi 86 milyonun el ele verip, sorunları aştığı bir manzara yaratmamız gerekir.
Ve ansızın bir gece bir yere gidemeyip, Demirtaş'a yeni bir dava açıp, ardından da esnafın hesaplarına blokeye gitmektense vergi, sgk hatta trafik affı dahil güçlü bir genel af ile ekonomide, sosyal, siyasi hayatta yeni ve şeffaf bir barış süreci başlatıp, memlekete asıl sorun olan ekonomik krizden ve icralardan kurtaralım derim.
Yorumlar