Sabah haberlerini izlerken meslektaşım, gazeteci İsmail Küçükkaya'ya konuk olan CHP Genel  Sekreteri Selin Sayek Böke'nin Küçükkaya'nın, 'Bizden sonra nereye gideceksiniz?' şeklindeki sorusuna verdiği cevap dikkatimi çekiyordu.

Çünkü Böke, Küçükkaya'nın bu yöndeki sorusuna cevap verirken 'Başta İmamoğlu olmak üzere Şişli Belediye Başkanı ve İBB bürokratlarını ziyaret edeceğim..' derken ziyaret edeceklerinin adını da tek tek sayarken Ardahanlı hemşehrileriminde yoğun şekilde yaşadığı İstanbul Esenyurt'un Vanlı olan ve diğer CHP'liler gibi Silivri'de tutuklu bulunan İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in adında hiç bahsetmemesi Özer gibi bir Kürt olarak benim dikkatimi nedense çekiyordu..


Evet, şu an devam ettiği söylenen ve DEM'lilerin, 'Top hükümette' dediği ama her açıklamasında nedense 'Bu ülkede bağımsız adalet var' demek zorun kalan Adalet Bakanının, 'Biz futbolmu oynuyoruz ki top bizde olsun' dediği süreçle ilgili sorular geldiğinde sözde açıklamalarla kerhen de olsa desteklediklerini belirttikleri Kürt Sorununa bakışlarında Böke gibi ne kadar samimi olduklarını da gördüğümüz CHP'nin bu haline baktığımda yarın seçim olursa CHP'nin yine iktidar olmayacağını gösteriyor gibi..


Bu görüşüme bir de bu partinin içinde yaşanan gelişmeleri ve eski genel başkanı Kılıçdaroğlu'nun Ardahan Damallı Dr. Bülent Kerimoğlu'nun da aralarında olduğu ekiple 'geçmiş olsun' ziyaretine gittiği ayağında ki hal hal ile evine hapis edilen gazeteci meslektaşım İsmail Saymaz'ı ziyaretinin hemen ardından Özgür Özel'in de bir başka ekiple al acale aynı Saymaz'a ziyarete gitmesine bakıp, sizde kendi görüşünüzü benim bu iddia ve bakışıma eklerseniz benim bu konuda ve bu kafa ile CHP'nin iktidar olamayacağına üzülmem de ne kadar haklı olduğumu sizde göreceksiniz..


Dikkat ediyor musunuz bilmem ama yıllardır ne genelde, ne yerelde tam bir şekilde iktidar olamayan CHP'de parti içi çekişmeler hiç mi hiç durulmuyor, duraksamıyor..


Genel merkezinden tutun, araları olmadığı alenen bilinen CHP Ardahan İl Başkanı ile CHP'li Belediye Başkanının yanı sıra şu an bulunduğum ve bu yazımı yazdığım Kocaeli İzmit'in CHP'li kadın Belediye Başkanı ile CHP Kocaeli Örgütünün arasında ki kara kedili aralarının olduğu CHP'nin İl, İlçe ve beldelere kadar bir türlü durulamayan bu halini gören seçmenin niye bu partiye oy vermediğini buradan da anlamak mümkün değil mi?!.


Çünkü bırakın Kürt sorununu, gerek dış, gerekse parti içi barışı bir türlü sağlamayan bir parti görünümünden bir türlü kurtulamayan CHP'nin 'yaklaşan' yada 'erken' dediği seçimlere de kafası, gözü kırılmış, kulağı kopmuş halde gideceğini görüyor gibiyiz..
Buna nede ise birbirlerinden daha çok devrimci olanların bir türlü bitiremedikleri iç kavgalar dolayısıyla halkın sorunlarına eğilen, onların sıkıntılarına ortak olan bir parti olmayı bir türlü başaramayan CHP'nin bu halinin önümüzdeki yıl olmazsa da gelecek yıl her an yapılacak denen seçimin öncesinde ve ardından da sürecek gibi..


Çünkü dün karşı karşıya olanların bugün yan yana olduğu bu partiyi gören seçmen bu partiye olan inancını her geçen gün biraz daha kaybederken, onunla dalga geçen Erdoğan ve iktidar yanlılarının bu yöndeki tezlerini daha da güçlendiriyor..
Evet , bugünlerde Silivri'yi kendilerine yol edinen ama bu yolda da açık bir ayrımcılık yaptıkları alenen görünen CHP'lilerin parti içinde yaşanan bu kavga ve tartışmalara son verip, vermeyeceklerini ve 'Hemen yapılsın' dediği bir seçimde iktidar olup, olmayacağını seçmen gibi bende çok merak ediyorum..

**Ekinin arpa, buğdaya değil demir filizine ekersek..


Ağır geçen bir kışı daha geride bırakan Ardahanlı ve ülke çiftçicinin şu günlerde yoğun bir şekilde tarlalarını sürüp, ektiğini görüyoruz.. 
Tüm zorluklara karşın ülkemin köylerinde kalıp, millettin efendisi olmaktansa işlerinin, aşlarının efendisi olmaya direnen ve yok imkanlarla dişinden, etinden ayırdığıyla karnını doyurmaya çalışan ve Tokat'ta bu ülke turp ile Şalgam ile yönetilemez' diyen çiftçilerimizin ektiği tarlaları izlerken aklıma her kış olduğu gibi geride kalan kış günlerinde yaşanan hayvan yemi sıkıntısı aklıma geldi..
Çünkü ‘bu kadar tarlanın ekildiği ülke de nasıl olur kışları ot ve saman sıkıntısı çekilir? diye düşünürken adına 'Mavi dosya' dediğim onca destek için yapılan başvuruların ekinden daha çok ama ekildi denen tarlalarda beklenen ekinin olmamasıdır..


Bu soruma cevap ararken mazot, yem, tohum, dana, inek, koyun vb. adlarıyla verildiği söylenen onca desteklere karşın yeterince ekimin yapılmadığı ve bu destekleri alanların tarla ekmektense, CHP Genel  Sekreteri Selin Sayek Böke'nin hapiste, Silivri'de olan belediye başkanının adından bahsetmediği ve onca belediye gibi çift maaşlı kayyumlarca idare edilen Esenyuırt ve diğer batı kentlerine inşaat filizi ektikleri de  aklıma geldi.. 


Çünkü, destek veriyoruz deyip, bu desteklerin nereye ekildiğini takip etmeyen bir sistem yeterli olsaydı yani 'mazot parası bulamıyoruz' denen tarlalar gerçekten ekilseydi, yem sıkıntısı çekilir mi?


Ben bilmem onu da batıda oturup, kağıt üzerinde çiftçilik yapan siz ve oy hatırı için sizi takip etmeyen iktidarın emrindeki tarım yetkilileri bilsin..