İmad Dede ve Keçe Pazarı Camii Afyonkarahisar merkezinde Büyük Demirciler Caddesinde 569 ada, 42 paftada 110 metre kare alan üzerine kargir ve tek kubbeli olarak İlk defaYakupoğlu İMAD tarafından Hicri-1225, Miladi- 1810 yılında mescid olarak yaptırılmıştır. Daha sonra Yukarıpazar Mahalle halkından Hacıbeyoğlu Şişman Hacı Mehmet AĞA tarafından mescid halinde olan cami genişletilerek minare, minber, kesme taş kubbesi kurşun kaplanarak cami haline getirilmiştir. Vakıf kayıtlarında caminin ilk adı ÖKSÜZCE diye geçmektedir. Hacı Mehmet AĞA?nın yaptırdığı güdük minare nedeniyle bundan sonra Güdük Minare adıyla anılmıştır. Bu isimlerle beraber cami yanındaki türbede yatan kişinin adına izafeten İMAD DEDE Camii de denilmektedir. İmad Dede bu camide uzun yıllar imamlık yapmış, bu camiye yakın olan Hisarardı Medresesinde de yine uzun yıllar müderrislik yapmış ve birçok talebe yetiştirmiştir. Aynı zamanda Afyonkarahisar?da müftülük görevinde de bulunmuştur. İmad Dede görev aşkı ve şevkinden dolayı kırk yaşına kadar hiç evlenmemiştir. Ancak, yaşadığı şu hadise onun evlenmesine vesile olmuştur: Bir gün camide namaz kılıp çıktığı sırada bakar ki, bir sarhoşun başına çocuklar toplanmış onunla dalga geçip alay etmekteydiler. İmad Dede hemen olaya müdahale ederek sarhoşu çocukların elinden kurtarır. Sarhoş olan kişi birkaç gün sonra hocaya gelerek biraz mahcup bir tavırla kendisine teşekkür olsun diye cebinden çıkarttığı birkaç kuruşu hocaya uzatır ve der ki: ?Hocam alın bunları annem ve babam için bir Yasin-i Şerif okuyuverin.? İmad Dede bu sözlerden ve hareketlerden etkilenir. Kendi kendine der ki: ?Bir sarhoş bile olsa anne ve babasını hayırla yâd ediyor, ben neden evlenip arkamdan beni yâd edecek bir evlat sahibi olmayayım?? Günümüzde çok yakınında keçeciler sokağı bulunduğundan Evliya Çelebi?nin Seyahatnamesinde Afyonkarahisar Camileri arasından caminin adı KEÇE PAZARI Camii diye geçmektedir. Cami sekizgen bir kasnakla çevrelenmiştir. Duvarda altlı üstlü iki sıra pencere, kasnakla bir sıra olmak üzere üç sıra pencere ile aydınlatılmaktadır. Tüm pencerelerin yuvarlak kemerlidir, Kubbenin göbeğindeki daire içindeki ASHAB-I KEYF kubbe kasnağından bordür halinde ESMA-ÜL HÜSNA bordür üzerinden ise eşit aralıklarla sekiz adet daire içinde ASHAB-I KİRAM isimleri yazılıdır. Mihrap yaşmağı üzerinde bir ayet, mihrabın üst tarafında ise bir hadis yazılıdır. Ana mekânın kuzey duvarına bitişik önü ahşap korkuluklu zeminden biraz yüksekte müezzin mahfili bulunmaktadır. Müezzin mahfilinin arkasındaki sanduka içinde İmad Dede?nin  1437 de doğup 1505 de vefat ettiği oğlu Hasan Çelebi Karahisari?nin bulunduğu söylenir. Hasan ÇELEBİ Farsçadan Türkçeye çevrilmiş bir lügat hazırlamış,  İstanbul?un fethine katılmış ve bu sözlüğü Fatih sultan Mehmet Han?a armağan etmiştir. Hasan ÇELEBİ Karahisari aynı zamanda Hattat Ahmet KARAHİSARİ?nin yedi talebesinden birisidir. Hocası talebesi için aynı zanda onun için ?Manevi evladım? demiştir. Hattat Ahmet KARAHİSAR?i vefat ettikten sonra Hasan ÇELEBİ hocasının yarım kalan eserlerini tamamlamış ve kendisine varis olmuştur. Caminin kuzeybatı köşesindeki ahşap merdivenle çıkılan önde dört adet yuvarlak arkada duvara bitişik dörtgen kesitli dört ahşap kafesle çevrili kadınlar mahfili bulunmaktadır. Kadınlar mahfiline bitişik ve aynı yükseklikte batı duvarına yerleştirilmiş rafta Şişmanzade Hacı Mehmet tarafından yapılan maket camii bulunmaktadır. Bir rivayete göre maket camii çift minareli büyük bir cami olduğu ve Ulu Camiden büyük olacağından dolayı saygısızlık olmasın diye cami küçük olarak yapılmıştır. Türbeye gelince orijinal ismi İMADİYEL İSLAM türbesidir. Ana mekânı caminin güney duvarında mihrabın doğusunda yer alan pencereden bozma bir kapı ile girilir. Kapının üzeri alınlık şekline dönüştürülmüş ve yakın zamanda İMAD BİN HACI MUHİDDİN Hicri: 857 yazısı ve tarihi verilmiştir. Sandukalarda ve duvarlarda orijinal bir yazıt yoktur. Ancak burada bulunan iki sandukadan birisi İmad Dede?ye bir diğeri de eşine ait olduğu tahmin ediliyor. Tahminlere göre İMAD DEDE 1350 ile 1454 yılları arasında yaşamıştır. İmad Dede Abdurrahim Mısri Hazretlerinin yakın arkadaşıdır. İstanbul?un fethi sırasında Abdurrahim Mısri Hazretleri Akşemsettin Hazretlerini ziyarete gider, fakat Fatih Sultan Mehmet Han?ın emriyle Akşemsettin Hazretlerinin duagahı olan çadırına hiç ziyaretçi alınmaz. Dolayısıyla Abdurrahim Mısri Hazretlerinin isteği de kabul edilmez. Abdurrahim Mısri Hazretleri bu duruma çok üzülür ve Fatih sultan Mehmet Han Hazretlerine kırılır ve İstanbul?u terk ederek Afyonkarahisar?a gelerek yerleşir ve İmad Bin Hacı Muhiddin ile beraber medresede ders vermeye devam ederler. Fatih Sultan Mehmet Han Abdurrahim Mısri Hazretleri ve İmad Bin Hacı Muhiddin Hazretlerini kendilerinin İstanbul?a gelmeleri ve medreselerde ders vermeleri için Afyonkarahisar?a elçi gönderir. Bu mübarek zatlar İstanbul?da bulunan talebelerin ne kadar ilme ihtiyaçları varsa Afyonkarahisar?daki talebelerinde o kadar ilme ihtiyacı var diyerek İstanbul?a gitmeyi kabul etmezler. Nitekim bu önemli zatlar dolayısıyla o dönemde Afyonkarahisar önemli bir ilim merkezi konumuna gelmiştir. İmad Oğlu Mevlana Kasım ise Fatih zamanının ünlü bir kadısıdır. Osmanlı Devletinin ilk hattatlarındandır. O dönemlerde hattatlara ?El-Kâtip? adı verilirdi. İmad Dede Camisi için kendi eliyle bir Kur?an-ı Kerim yazmış, her kelimesinin üzerine Türkçesi yazılı olan bu Kur?an-ı Kerim şimdilerde Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü müzesindedir. Mevlana Kasım Efendi?nin Aile Mezarlığındaki mezar taşı Afyon Türk İslam Eserleri Müzesindedir. Mezar taşına göre Hicri 8 Rebiülevvel 874 Miladi 26 Eylül 1469 yılına kadar kadılık yapmış ve o yıl vefat etmiştir. Adı geçen camide günümüzde cami cemaatine cüzler dağıtılıp haftada okunan 2-3 hatmi şerifin Perşembe günleri ikindi namazından önce duası yapılmakta ve hayırsever vatandaşların getirdiği ikramlar da cemaate verilmektedir.  Bu yüzden Perşembe ikindi namazında cami tıklım tıklım dolmaktadır. Hazırlayanlar: Şaban Korkmaz-Ahmet Kaplan