Evliyanın büyüklerinden ve müslümanların göz bebeği olan yüksek âlimlerden. Seyyid olup insanları Hakka dâvet eden doğru yolu göstererek saâdete kavuşturan ve kendilerine . Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velilerin on beşincisidir. Muhammed Bâbâ ve Emir külâl`ın talebesidir ismi Muhammed bin Muhammed dir Behâeddin ve Şâh- ı Nakşibend gibi lakâbları vardır . Allahü teâlâ nın sevgisini kalplere nakşettiği için Nakşibend denilmiştir (1318) (H.718) senesinde buharaya beş kilometre kadar uzaklıkta bulunan kasr-ı Ârifânda doğdu (1389) (H.791)`de kasr-ı Ârifân da Rebî-ul evvel ayının üçünde pazartesi günü vefat etti kabri oradadır islâm âlimlerinin en meşhurlarından olup tasavvufta en yüksek derecelere ulaşmıştır zamanında ve kendinden sonraki asırlarda onun sebebi ile pek çok insan hidayete doğru yola kavuşmuştur. Hocası Emir külâl ile yaşadığı bir kıssayı anlatalım Behâeddin- i Buhâri hazretleri şöyle anlatır. Bir kış günüydü beni bir cezbe hâli kapladı kendimden geçip kırlarda sâhra ve dağlarda yalın ayak başı açık gezip dolaşmaya başladım ayaklarım yarılıp parçalandı. Bu hâlde iken bir gece hocam Emir külâl ile sohbet etmek arzusu uyandı. Bu arzu ile huzûruna gittim talebeler etrafında toplanmış hocamda baş tarafta oturuyordu içeri girdim aralarına katıldım. Emir külâl bu kimdir dedi Behâeddin dir dediler talebelerine beni meclisten dışarı çıkarmalarını söyledi onlarda beni dışarı çıkardılar o zaman nefsim son derece azdı ve taşkınlık yapmak istedi Az kalsın nefsim irâdeme galip geliyordu fakat Allahü teâlânın ihsanıyla nefsimi serkeşlikten ve itirazdan menederek ey nefis ben bu horlanmayı. Allah için kabûl ettim beni Allahü teâlâ elbette bundan dolayı mükâfatlandırır dedim sonra başımı Emir külâl hazretleri`nin kapısının eşiğine koydum sabaha kadar öyle kaldım üzerime kar yağdığı hâlde kalkmadım. Sabahnamazı vakti Emir külâl ayağını kapının eşiğine atınca karlar arasında kalan başıma bastı Beni o hâlde görünce teveccühte bulunup müjde verdi içeri alıp teselli ederek ataklarımdaki dikenleri mübarek elleriyle çıkardı yaralarıma ilaç sürdü. Oğlum bu saâdet libası ancak sana lâyıktır buyurdu Rûhâni feyz işte bende o zaman hâsıl oldu şimdi her sabah evimden mescide çıkarken bir talebemi o hâlde görmek isterim maalesef şimdi talebe kalmadı hepside şeyh oldu.
Yorumlar